Bana sanayi üretimini söyle, sana büyüme hızını söyleyeyim!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Hepimizin bildiği atasözüdür; “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim”. Bu sözü ekonomiye uyarlamak, birçok veri arasında bağlantı kurarak tahminler yürütmek mümkün. Biz de öyle yapalım dedik ve TÜİK’in geçen hafta açıkladığı ilk çeyreğe ilişkin sanayi üretimi verisinden yola çıkarak, GSYH kapsamındaki sanayi sektörü ve toplam GSYH değişimine ilişkin tahminde bulunabilir miyiz, sorusunu sorduk kendimize. Bir tahmin çıktı tabii ki ortaya, ne kadar tutar, bunu da zaman gösterecek. Ne kadar zaman mı, yaklaşık bir ay; TÜİK, yılın ilk çeyreğine ilişkin GSYH gerçekleşmesini 11 Haziran Salı günü açıklayacak çünkü.

TÜİK’in sanayi üretimi, GSYH için en önemli ve en öncü gösterge. TÜİK’in açıkladığı sanayi üretimi, neredeyse bire bir denilecek ölçüde GSYH’ye yansıyor. Toplam GSYH’nin yaklaşık dörtte biri sanayi sektöründen oluşuyor, yani sanayinin ağırlığı çok fazla. Dolayısıyla sanayi üretimindeki gidişat, GSYH gerçekleşmesine ilişkin çok ciddi bir ipucu niteliği taşıyor.

En kötü ikinci başlangıç

Sanayi üretimi-GSYH bağlantısından önce, sanayi üretiminde ilk çeyrekte ortaya çıkan tabloya değinmekte yarar var.

Sanayi üretimi, ilk üç ayın toplamında (marttan marta değil) geçen yıla göre yüzde 1.3 oranında artış gösterdi. Bu oran, GSYH ile bağlantısı bir yana, tek başına da pek iç açıcı bir gösterge değil.

TÜİK, sanayi üretimine ilişkin baz yılını bu yılbaşında 2010’a çekti ve geriye doğru da 2005 yılına kadar olan verileri açıkladı. Daha önceki yılların verileri ise önümüzdeki günlerde açıklanacak. İşte 2010 bazlı bu yeni seriye göre, 2006-2013 dönemini kapsayan sekiz yılda ilk çeyrek itibariyle en kötü ikinci dönemi bu yıl yaşıyoruz. İlk çeyrekteki sanayi üretimi en kötü performansı, küresel kriz yılı olan 2009’da göstermişti. Sanayi üretimi söz konusu yıl ilk çeyrekte 2010’un aynı dönemine göre yüzde 22.3 gerilemişti.

Bu yıl gerileme yok, ancak artış yalnızca yüzde 1.3 düzeyinde. İlk çeyrek itibariyle ikinci en düşük artış da yüzde 3.9 ile geçen yıl oluşmuştu.

GSYH ilk çeyrekte yüzde 1.1 mi büyüdü?

Biraz önce de vurguladık; TÜİK’in sanayi üretimi ile GSYH kapsamındaki sanayi sektöründeki büyümenin hemen hemen aynı düzeyde oluşması beklenir ve olması gereken de budur zaten. Nitekim bu iki veri birbirinden çok farklı değişimler de göstermedi geçmiş yıllarda. Bu yıl, sanayi üretimine ilişkin baz yılının değiştirilmesinden kaynaklanan küçük bir fark ortaya çıkabilir; ancak bu farkın iki veri arasındaki bağlantıyı tümüyle koparacak boyutta olacağı sanılmıyor.

Dolayısıyla ilk çeyrek büyümesine ilişkin elde en güçlü veri, yine bu dönemdeki sanayi üretimi verisi.

2006-2012 dönemini kapsayan yedi yılın ortalaması, ilk çeyreklerde sanayi üretiminin yüzde 5, GSYH kapsamındaki sanayi sektörünün yüzde 5.2 arttığını gösteriyor. Aradaki o küçük fark da belli ki alt sektörlere ilişkin ağırlıklandırma ve ölçme yöntemine dayalı göz ardı edilebilecek ayrıntılardan kaynaklanıyor. İlk çeyreklerde sanayide oranlar böyle gerçekleşirken toplam GSYH artışı ise yüzde 4.3 dolayında oluşmuş durumda.

Sanayi üretiminin, bu yıl ilk çeyrekte geçen yıla göre yüzde 1.3 düzeyinde bir artış gösterdiğini belirttik. Bu orana, geçmiş yıllardaki bağlantı uygulanırsa, GSYH’deki sanayi sektörünün yüzde 1.4 arttığı, toplam GSYH artışının ise yüzde 1.1 dolayında kalacağı sonucuna ulaşılıyor.

Yapılan hesaplamalar, ilk çeyrekteki GSYH artışının yüzde 1.1’lik tahminin artı-eksi en fazla 0.2 puan dışına çıkabileceğini gösteriyor. Yani şu durumda ilk çeyrekteki büyüme en kötü olasılıkla yüzde 0.9, en iyi olasılıkla yüzde 1.3 olarak hesaplanıyor.

İlk çeyrekler itibariyle 2006-2012 döneminde en kötü ve en iyi yıl olan 2009 ve 2010 devre dışı bırakılarak hesaplama yapıldığında da sonuç değişmiyor. 2013’ün ilk çeyrek büyümesi yine yüzde 1.1 olarak bulunuyor.

Kötü bir başlangıç olacak

Türkiye ekonomisi 2008 yılının son çeyreğinde küçülmeye başladı ve bu durum 2009’un ilk üç çeyreğinde de sürdü. Türkiye, küresel krizin girdabında 2008’in son çeyreğinde yüzde 7, 2009’un ilk üç çeyreğinde de sırasıyla yüzde 14.7, yüzde 7.8 ve yüzde 2.8 küçüldü. 2009 yılının tümü de yüzde 4.8’lik bir daralmayla kapatıldı.

2008-2009 dönemi küresel kriz yıllarıydı, bir izah, bir gerekçe vardı. Oysa şimdi Dünya’da en azından 2008-2009 dönemindeki gibi bir kriz yok. Ama kriz tümüyle aşılmış değil,  hala var ve bir süre daha devam edecek.

Son üç çeyrekte yüzde 4.9 gerekiyor

Türkiye’nin elinde sihirli bir değnek de yok aslında. Geçen yıl yüzde 4’le başlanıp, yüzde 3.2’ye revize edilen, ama yüzde 2.2’de kalan büyümede bu yıl yine yüzde 4 olarak öngörülen hedefe ulaşılır mı, hiç de kolay görünmüyor. Hele hele ilk çeyrek büyümesi yüzde 1’in üstünde ancak tutunmuş gibiyken, yüzde 4’ü yakalamak, kalan üç çeyrekte çok iyi bir performans sergilenmesine bağlı. Öyle bir işaret de ne yazık ki yok.

Yeri gelmişken hemen belirtelim; eğer ilk çeyrekteki büyüme yüzde 1.1’de kalırsa, yılın tümünü öngörülen yüzde 4’te tamamlayabilmek için son üç çeyrek büyümesini ortalama yüzde 4.9’da tutmak gerekiyor.

Bu, ne kadar mümkün olabilir sizce; ya da mümkün olabilir mi?

Tüm yazılarını göster