Balayı bitti mi?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Neredeyse tüm dünya, işsizlik sorununun hafiflemesini krizden çıkışın temel göstergesi sayıyor. Bu, çok doğru bir yaklaşım. Ekonominin temel amacı fertlerin refahını artırmak olduğuna, işsizlik de en büyük refah düşmanı sayıldığına göre, bu konudaki gelişme çok önemli. Ancak, işsizliğin bugünden yarına üstesinden gelinebilecek bir sorun olmadığını da herkes biliyor. Krizler işsizliği bir anda ortaya çıkarıyor; ne var ki, krizden çıkışın işsizliğe olan olumlu etkisi kısa sürede görülemiyor, bu yansıma aşamalı oluyor.

Tüm dünya bir süredir sanki bir rehavet içindeydi. İşler iyi gidiyor gibiydi. Üretimde görece yükselmeler vardı, ticaret sanki biraz canlanır gibi olmuştu. Reel ekonomide üç birimlik gelişme olurken, bunun hisse senedi piyasalarına neredeyse beş birim yansıdığı gözardı ediliyor, şişkinlik biraz da görülmek istenmiyordu. Bir balon şişiyordu yine.

Geçen hafta ABD ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 3.5 büyüyünce, "Tamam işte" denildi, "Krizin geride kaldığının en önemli işareti de geldi, artık bundan sonra önemli bir sorun yaşanmaz". Bu olumlu hava, yarım gün bile sürmedi. Bu kez tüketimle ilgili gelen olumsuz veriler, havanın birden ters dönmesine yol açtı.

Aslında temel sorun başkaydı ve bu sorun henüz aşılmış değildi ki. Hani şu meşhur zehirli varlıklar sorunu. Amerikan finans sistemi halen bu sorunla boğuşmaktaydı. Hafta, yeni iflas haberleriyle açıldı.

Kriz geride kaldı mı, kalmadı mı? Bu tartışma yaşanırken, aslında gözden kaçan bir gerçek daha var. Kriz geride kalmışsa, herhalde bunun zamanını da üç aşağı beş yukarı verebilmek, o tarihte temel göstergelerin nasıl bir düzeyde bulunduğunu sıralayabilmek gerekir.

Başta ABD Başkanı Obama ve IMF Başkanı Strauss-Kahn olmak üzere bir anlamda dünya ekonomisine yön verenler krizin henüz bitmediği konusunda görüş bildiriyor ve rehavete kapılmanın tehlikesine dikkat çekiyor. Son olarak IMF Başkanı Strauss-Kahn, ekonomilerde çift dip, yani artık klasikleşen ifadeyle W yaşanmaması için ekonomik destek programlarının, işsizlik düşene kadar en az 10-12 ay daha devam etmesi gerektiğini söyledi.  

Küresel krizi geride bırakmanın nihai ölçüsü işsizliğin azalması, tamam; peki krizden çıkış sürecini başlatacak olan ne? Gerek dünyada, gerek Türkiye'de ne olacak da artık ekonomik krizin geride kalmakta olduğunu düşünebilecek ve umabileceğiz? Bu sorunun tek bir yanıtı var; güven. 

Şimdi temel sorun, güven eksikliği. Bu yüzden harcamalar olabildiğince kısılıyor. İnsanları para harcamaya yöneltebilecek gelişmeler sağlanmadan ekonomideki daralmayı aşabilmek ne bizde mümkün, ne en gelişmiş ekonomilerde. Temel sorunumuz, yarın bugünkünden daha iyi olamayız endişesi.

Tüm dünya olarak sanki bu güveni biraz biraz bulur gibi olmuştuk ki, tablo birden yine tersine döndü. Sandık ki hisse senedi piyasalarındaki gelişme, ekonominin gerçek durumunu gösteriyor. Dedik ya, reel ekonomi üç gelişirken, bunun hisse senedi piyasalarına yansıması beş oldu. Şimdi bu fark, geri veriliyor. Bu süreç bir süre daha devam ederse şaşmamak gerek.

Bizi zor günler bekliyor. Hisse senedi piyasamızda fiyatlar biraz olması gerekenden fazla artmıştı, şimdi geri çekilme yaşanıyor. Faizimiz belki normal düzeye inmişti, ama bize özgü koşullar yüzünden artık düşüşte sınıra geldik, artık artış dönemi bizi bekliyor ve bu durum başta Hazine'yi de, bankaları da, reel sektörü de olumsuz etkileyecek bir görüntü çiziyor. İşler çatallaşıyor, sanki balayı günleri geride kalıyor.

Tüm yazılarını göster