Maliye Bakanı Mehmet Şimşek genelde medyada eleştirilir. Hakkında yazılanların çok azı olumludur. Ama Mehmet Şimşek, bu defa alkışı hak etti.
Hem de örnek bir bakan olarak, hem de siyasi hayatını riske atan bir AKP'li olarak alkışı hak etti.
Geçen hafta sonu yapılan AK Parti'nin Kızılcahamam kampında Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç kürsüye çıktı ve AKP Başkanı'nın, Başbakan'ın önünde şunları söyledi: "2011'de seçim var. İlimde bir göletle ilgili problem var. Bakanın yanına gittim, ödenek istedim. Olumsuz yanıt verdi. Kendisine 'Bürokrat değil de siyasetçi gözüyle bakın' dedim. O da bana, 'Siyaset gözlüğüyle baktığınızdan dolayı memleketi bu hale getirdiniz. Siz siyasetçiler hep böylesiniz' dedi. Böyle de yanıt verilmez."
Bunun üzerine Erdoğan, "Kimmiş o bakan, o da siyasetçi değil mi?" diye sorunca, Maliye Bakanı Şimşek yerinden kalkarak, "O bakan benim efendim" yanıtını verdi.
Erdoğan da "Böyle bakanlık yapılmaz. Ekonomide popülizm yapmayız ama bakanlık makamı hassastır. Seçilen çare aramalı. Şimdi ikiniz bir odaya giriyorsunuz, duman çıkıncaya kadar da o odadan çıkmıyorsunuz" talimatı verdi.
Mehmet Şimşek'in belirttiği gibi memleketin bu hale gelmesinin nedeni, iş başına gelenlerin devlet kaynaklarını sadece ve sadece tekrar seçilmek için harcamalarıdır.
Yıl 2009… TBMM'deki bir milletvekili daha yatırımların plan çerçevesinde yapıldığını, ödeneklerin bütçe çerçevesinde dağıtıldığını bilmiyor.
Demek ki TBMM'deki her AKP'li milletvekili her bakandan "2011'de seçim var" gerekçesi ile para koparmak, adam tayin ettirmek imkanına sahip.
Dikkat edilir ise Başbakan bu tartışmada bakanı değil, milletvekilini koruyor.
İşte bu tabloda Bakan Mehmet Şimşek alkışı hak etmiştir. Keşke görüş ve eylemini sürdürse ve keşke bundan sonra diğer bakanlara da örnek olsa.