Öncelikle başımız sağ olsun. Merkez bankamızın bağışı sıkça tartışıldı. Biz de bu konuya hızlıca bakalım. Belize’nin merkez bankası, Eğitim Bakanlığı ve Belize Kızılhaç’ının da olduğu altı kuruluşa, Kasım 2022’de “Lisa Kasırgası” için 85.000 dolar bağış yapmış. Tabii ki 30 milyar TL ile kıyaslanmaz. Belize’de aktiflerine oranı on binde üç buçuk iken bizde binde dokuz virgül altı seviyesinde.
Kıyaslayabilmek adına, Belize’nin 2000’de Keith fırtınası sonrası 2003’e kadar yaşadığı GSYİH’daki eğilim ve eksi oran, 1973-1976 yıllarında ABD’nin petrol krizi sonrasında yaşadığı ile aynı boyutta. Banka Meclisinin görev ve yetkileri arasında, “Madde 22” bağış kararını düzenliyor ancak tutar ve şartları, Bankacılık Kanunundaki “özkaynakların binde dördünü aşamaz” gibi oran yok. Öte yandan, depremzedelere ilk bağış ve yardım da bu değil. 2012 ve 2015 “Yıllık Raporlarında” detayları var.
Krizlerde Merkez Bankaları Merkez bankalarının kuruluş amaçları: savaş ve kamu finansmanı. Yani ihtiyaç anında özüne dönmek gerekebilir. Allah göstermesin tabii. Mesela Ukrayna Merkez Bankası’nın Eylül 2022 faaliyet raporundan, hazinesinin çıkardığı savaş bonolarından alması. Ancak yan etkileri nedeni ile durma kararı aldılar.
Civil War’un ekonomik etkisiyle kurulan Federal Rezerv Sistemi, 2. Dünya Savaşında ABD hazinesinin tahvil faizlerinin düşük kalmasına destek vermiş ve savaş bonolarının satışını gerçekleştirmiş. Masaaki Shirakawa, 2011 tarihli “Great East Japan Earthquake” depremi sonrasında BOJ’un piyasaları yatıştırmak ve likit tutmak için tahvil alımı yaptığını söylüyor.
2021 tarihli kitabında (Yale Uni. Press, s.231) ise ikincil piyasadan hazine kâğıdı almak ile hazineye direkt finansman arasında çizgi çizmenin zor olduğunu, “Lender of Last Resort” fonksiyonunun devletler için olmadığını belirtiyor.
Okazaki, vd. (2021) 1923’deki “Great Kanto Earthquake” depremi sonrasında şirket ve bankaları desteklemek için BOJ’un “Deprem (Likidite) Bonosu” çıkardığını yazıyorlar. Klomp (2020) 85 ülkede, 1960-2015 arasında, 400’den fazla deprem üzerinden, politika bağımsızlığı olanlarda kısa vadeli politika faizlerinin ilk yılda düştüğünü söylüyor.
Klomp ve Sseruyange (2020), deprem sonrasında bağımsız merkez bankasına sahip ülkelerin enflasyonunun daha düşük gerçekleştiğini, ancak ekonomik toparlanmaya yönelik çıktı açığının daha büyük olduğunu belirtiyorlar. Powell “biz iklim politikası yapıcısı değiliz” demişti. Hansen (2022) ise merkez bankalarının para politikasının maliye politikasına karşı zayıf olsa da doğal (iklim) krizler(in)e müdahil olmasının kredibilitelerini arttıracağını söylüyor.
COVID pandemisinde Fed, Treasury ile ortak CARES Act kapsamında “Main Street Lending” programı ile kar amacı gütmeyen kuruluşlara kredi imkânı sundu. Hazine bakanı Mnuchin, kredi limitlerini geri çağırdığında, Fed ve Powell çok sert tepki gösterdiler. İngiltere’de emeklilik fonları batmasın diye BOE’nin U dönüşü ile tahvilleri geri almaya başlaması da bir felakete engel olmak içindi. Karar okuyucunun.
Merkez Bankası küreseldeki örnekler gibi hazine kâğıtları karşılığında veya likidite bonosu ile kaynak sağlayabilir miydi? IMF sonrası nakit avans hesabı kapandığından direkt borç imkânı zaten yok. Hatta bizim örneğimizde by-pass etmek, work around var. Bu gibi durumlarda (inşallah hiç gerekmez) hangi ürün, yöntem, politika seti, süreç izleneceğini, nasıl denetleneceğini, vb. tartışmamız daha önemli. Özetle, enflasyonist (y)etkiyi, şeklini tartışalım tabii. Yıllardır Fed gibi karşılıksız kaydi para yaratan ve para politikasında merkez bankasından ayrı, büyük yeri olup hiç konuşulmayan hamiline çek ve ciro/ciranta mekanizmasıyla, kanununa aykırı vadeli çek uygulamasına sahip ülkede sadece merkez bankası tartışmak tek başına yeterliyse tabii.