Bafra bu ülkenin aynası

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com
 
Geçen haftayı Orta Karadeniz'de geçirdim: Samsun'da üç, Sinop, Bafra, Merzifon ve Suluova'da da birer toplantı yaptım... Sinop'ta Ali Bayrak, Ömer Tuncer ve Yakup Erdem'den "hamsi" konusunda bilgiler derledim.
 
Osman Reis ve Ahmet Aydın, "Ortaklıklar ve İşbirlikleri moda değil, ihtiyaçtır" temalı değerlendirmeyi Bafra'da da paylaşmamızı istedi. Toplantı öncesinde yörede günlük siyasetin sığ ve çözüm üretmeyen anlatımının ötesinde, arka planda olup bitenleri kavramak için sondajlar yaptım.
 
Bütün toplumlarda "çözülme ve yeniden örülme süreçleri" yaşanır. Bugün bütün dünyada Sanayi Toplumu aşamasında Bilgi Toplumu aşamasına geçiliyor; Sanayi Toplumu aşamasının yapıları, işlevleri ve kültürü çözülüyor; yeni yapılar, işlevler kararlar ve kurumlar oluşuyor; yeni bir kültürün temeli atılıyor.
 
Bafra'daki çözülme süreci
 
Bafra Kızılırmak Deltası yakınlarında bir yerleşim yeri olmasının ötesinde, ülkemizin çok zengin topraklarının bulunduğu büyük bir ovaya da sahip. Sebzesinden meyvesine, tütününden otlağına, tarlasından yaylasına zengin bir coğrafya parçası.
 
Bafra'daki "gelir kaynaklarının" nasıl bir evrim geçirdiğini baktığımızda birkaç değişkene vurgu yapmak gerekiyor: Birincisi, tarımda her zaman gelir yaratmış bir yöremiz. İkincisi, tütün tekelinde yaklaşık 5 bin insan çalışmış; evine düzgün bir gelir götürebilmiş. Üçüncüsü, kereste tesisinde bin 200 kadar insanın çalıştığı söyleniyor.
Dördüncüsü, devlet dairelerinde bir 5 bin insanın görev yaptığını, kentteki ticaret
yaşamına dolaylı katkısının önemli olduğu söyleniyor. Beşincisi, barajın yapılması aşamasında ortalama 8 bin kadar insanın orada çalışmasının yörede bağımsız emekle geçinme aşamasına geçiş sürecini hızlandırdığı belirtiliyor.
Bugün baraj bitmiş, barajda çalışma sona ermiş, istihdam ise barajın ihtiyacı ile sınırlı kalmıştır.
 
Tütün tekeli kapatılmış, yeni istihdam ve gelir yaratma olanağı ortadan kalkmıştır.
 
Kereste fabrikası kapanmış, yerine daha yüksek değer üreten bir tesis kurmak mümkün olmamıştır.
 
Kamuda çalışanların artması üzerinde baskı var; kamu daha az işgücü ile hizmet üreterek verimini artırmak için çabalamaktadır.
Tarımsal alanda ise, mülkiyet düzenlemeleri nedeniyle toprakların çok küçük parçalara ayrılması, mülkiyet sahiplerinin büyük bir bölümünün kentlerde başka işlerle uğraşması nedeniyle büyük bir sıçramadan söz etmemiz için kendimizi zorlamamız gerekiyor.
 
Ülkeye farklı bakış gerekli
 
Temel ilke, elimizin menzili altındaki kaynakları etkini verimli kullanmadır. En değerli varlığımız olan toprakları etkin kullanmak gerekiyor: Mülkiyet ya da hizmet birleştirmesi yapabilmemiz için başta "tarımsal destekler" olmak üzere, diğer kolektif kaynaklara dayalı desteklerin günün koşullarına göre düzenlenmesi şart. Yöre insanının, eli taşın altında olanların bilgi ve deneyimlerini paylaşarak, mülkiyette birleşme sağlanmasa bile hizmette birleşme sağlayacak önlemleri hızla almalıyız. Toprağa dayalı işletmelerde "verimli ölçek" analizi yaparak, esnek bir destekleme mekanizması üretmenin tam zamanı... İşletmenin ölçeği büyüdükçe, destekler artmalı; toprakların birleştirilmesi ve işbirliği yapılması cazip hale getirilmeli. Yörenin ağacı, otu, sebzesi, meyvesi, çelteği, kavunu, karpuzu, çiçeği, böceği ve balığı gibi doğal ürünlerde değer üretmede sıçrama yapacak, kentin "orta sınıfını büyütecek" gelir yaratıcı alanların keşfi, hayata taşınması ivedi gündemi oluşturuyor.
 
Ülkemizin derinliklerinde yeni bir üretimi hiyerarşisi oluşuyor; bu oluşum gelecekte toplumun çeşitli sınıflarını ve siyasi tercihlerini de belirleyecek... Ülkemizdeki gelişmeleri doğru okumak için Bafra'yı doğru okumak bir ilk adım olabilir...
 
Bafra'nın, Bafra'daki kanaat önderlerinin, iş insanlarının, sivil toplum örgütlerinin, kamu yöneticilerinin, yerel yönetim birimlerinin proje-odaklı bir dizi çalışma yaparak siyasi iradenin karşısına çıkmasının tam zamanıdır... Bafra'yı sevmenin yolu, Bafra'nın zenginliğini artıracak projeler üretmekten geçiyor.
 
Tüm yazılarını göster