”Azalan umutlar çağı”nda tek çıkış üretkenlik

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Rogoff'a göre, Japonya'nın kayıp 10 yılının tek nedeni finans krizi değildi. Çin tehdidi, yaşlanan nüfus, inovasyon eksikliği gibi daha uzun vadeli sorunları vardı Japonya'nın. Aynı durum ABD ve Avrupa için de geçerli. Her iki ekonominin de kayıp birer on yıl yaşamamaları, kısa vadeli talep artırıcı önlemlere değil, ekonomilerinin üretkenliğini ne kadar canlı tutup tutamadıklarına bağlı.

ABD ve Avrupa ekonomilerinde toparlama çabaları devam ettikçe, bu ekonomilerin Japonya gibi kayıp bir 10 yıl yaşamasından endişe ediliyor. Bugüne kadar, hükümetlerin bütçe açığı ve para politikaları ile talebi nasıl destekleyebilecekleri çok fazla gündeme geldi. Ekonomistlere göre, bunlar kısa vadeli önlemler. Uzun vadeli ekonomik büyüme ise öncelikle üretkenliği artırmaktan geçiyor.

IMF eski başekonomisti ve Harvard Üniversitesi profesörü Kenneth Rogoff, Japonya'nın 1992 yılında yaşadığı finans krizi ile bugünkü durum arasında endişe verici benzerliklere dikkat çekiyor. Sıkı finansal düzenlemeler ve aşırı borçlanmanın sonucunda kredi oranlarındaki yavaş büyüme bu benzerliklerin başında geliyor.

Çin'in meydan okuması

Japonya deneyiminin bugün yaşanan durumla ilgisini daha iyi anlamak açısından, Japon ekonomisinin yere düşüşünün tek nedeninin finans krizi olmadığını anlamak gerekiyor. Bu nedenlerin başında, Japonya'nın uzun vadeli sorunu olarak ön plana çıkan ciddi üretkenlik bunalımı geliyor.

Rogoff'un dikkat çektiği diğer konu ise Çin'in yükselişi. "Her ne kadar Japonya emlak veya borsa balonu deneyimi yaşamasa da, dev komşusu Çin'in hızlı yükselişi, oldukça büyük bir sorun yarattı" diyen Rogoff, durumu şöyle özetliyor: "1990'ların başında, Japonya'nın dünya genelinde ihracat piyasalarındaki hakimiyeti Malezya, Kore, Tayland, Singapur gibi Asyalı küçük komşularının yükselişi ile sarsılmaya başladı. Fakat Çin öylesine farklı bir meydan okumaydı ki, buna alışmak uzun zaman alacaktı."

Yaşlı ve daralan nüfus, inovasyon eksikliği

Rogoff'a göre, Japonya'nın dibe inmesinin ikinci nedeni nüfus yapısı oldu. Japonya finans krizi yaşamamış olsaydı bile, hem yaşlı hem de daralan nüfusu yüzünden zor durumda kalacaktı. Japonya'nın hızlı büyüme yıllarının, yatırım oranlarının çok yüksek olduğu dönemlere denk geldiğini hatırlatan Rogoff'un öne sürdüğü üçüncü neden ise inovasyon eksikliği. Neden? Çünkü üretkenliğin daha fazla bina veya malzeme üretimi değil, inovasyon üzerine kurulması gerekiyor.

"Sonuç olarak, daha sağlıklı bir finans sistemi olsaydı, Japon ekonomisi, üretkenliğini artırma sürecinde karşılaştığı zorlukları daha esnek bir şekilde karşılayabilirdi. Fakat öyle ya da böyle, bir zamanlar yüksek seviyelerde olan büyüme oranları, sert bir şekilde yere çakılacaktı. Çoğu zaman olduğu gibi, finans krizi mevcut olan diğer sorunları daha da tetikledi" diyor Rogoff.

Herşeyin sorumlusu finans krizi mi?

1930'larda yaşanan Büyük Buhran'ı hatırlatan Rogoff, o dönemde de, vergi ve para politikaları med-cezirinin çok fazla gündeme geldiğini söylüyor. "Devletin rolünü oldukça karmaşık bir şekilde artıran New Deal'ın ekonomi politikaları, üretkenliğin artmasını belli bir süre engelledi" diyen Rogoff, ABD'nin bugün, yüksek vergiler ve daha iyi bir düzenleme sistemi ile, daha yumuşak ve Avrupa tarzında bir devlet olma yolunda olduğuna dikkat çekiyor.

Rogoff'un bu kapsamda gündeme getirdiği soru ise oldukça ilginç: "ABD hükümeti destekçileri, uzun zamandır ertelenen gelir eşitsizliği gibi konulara çözüm arandığını öne sürebilirler. Fakat önümüzdeki 10 sene boyunca ABD ekonomisi yavaş bir büyüme sergilerse, bunun tek sorumlusu finans krizi olabilir mi? Yine benzer şekilde, Avrupa'nın son dönemde yaşadığı kimlik krizi, büyük ölçüde siyasi belirsizlik yaratıyor. Avrupa'da da önümüzdeki 10 sene boyunca büyüme olmazsa, bunun sorumlusu finans krizi mi olacak?"

Çözüm, üretken ekonomiler

Peki önümüzdeki on yılın "kayıp" olmaması için ne yapılmalı? Rogoff'a göre, ABD ve Avrupa'daki para politikalarının, Japon modeli deflasyon ile mücadele etmesi gerekli. Aksi taktirde borç sorunu daha da şiddetlenebilir. Bunun yanı sıra, iki-üç yıl boyunca hafif yüksek enflasyon oranının sürdürülmesinin daha iyi olacağını ifade eden Rogoff'un tavsiyeleri şöyle: "Zayıflayan kredi piyasaları karşısında, daha gevşek uygulamalara ihtiyaç duyulabilir. Vergi politikasının ise önümüzdeki yıllar içinde aşamalı bir şekilde sıkılaştırılması gerekecek. Bunun yanı sıra, tekelleşmeyi engelleme, vergi sistemlerini kolaylaştırma gibi üretkenliği artıracak önlemlerle ABD ve Avrupa ekonomilerinin dinamizmini korumaya çalışmak çok önemli."

Sosyal, ekonomik ve siyasi güçlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan üretkenlik trendlerini tahmin etmenin çok zor olduğunu söyleyen Rogoff, Nobel Ödülü sahipleri Robert Solow ve Paul Krugman'ın 1990 tarihli kitabı "The Age of Diminished Expectations"a (Azalan Beklentiler Çağı) gönderme yaparak, "Robert Solow ve Paul Krugman bir keresinde teknoloji ve bilgisayarların çoğalmasının, kâr artışında büyüme sağlayıp sağlamayacağını sorgulamışlardı" derken, politika yapıcılara şu öneride bulunuyor: "ABD ve Avrupa'nın kayıp on yıl yaşamamaları, kısa vadeli talep artırıcı önlemlere değil, ekonomilerinin üretkenliğini ne kadar canlı tutup tutamadıklarına bağlı."

Tüm yazılarını göster