Ayrışmanın temelinde AKP değil, petrol var

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

GLOKAL BAKIŞ / Gündüz Fındıkçıoğlu Bovespa ve İMKB 2004 başından 2007 Kasım ayına kadar yüksek korelasyon sergiledi. İlişki zaman zaman biraz zayıfladı ama dönemin bütününde korundu. İki endeks korelasyon yüzde 95 korelasyon sergiledi. Fakat kasım sonrası ve özellikle 2008'de, iliki tersine döndü: bu döenmde korelasyon eksi yüzde 20. Yüksek korelasyon döneminde Türkiye'nin ihraç ettiği Eurobonolar'la Amerikan Hazine tahvillerinin getirileri arasındaki fark (spread) İMKB-100 endeksiyle yüzde 90 oranında negatif korelasyona sahip. O dönemde, spread genişledikçe İMKB-100 düşüyor. Tabii Bovespa da aynı yönde hareket ediyor. Brezilya ve Türkiye arasında sözü edilen dönem boyunca, yani neredeyse 3 yıl süresince, yerel haberler, siyasi gelişmeler, ekonomik olaylar hayli farklı olmak durumunda olduğuna göre iki endeksi birbiriyle aynı yönde hareket ettiren ortak bir neden olmalı. Üstelik bu ortak neden farklı yerel etkilerin önemini çok azaltacak kadar da güçlü olmak durumunda. Ortak neden açıkça Amerikan Hazine tahvillerinin getirileriyle iki ülkenin ihraç ettiği dolar cinsi bonoların getirileri arasındaki farktı (spread) ve spread'ler aynı yönde hareket ettikçe endeksler de sanki birbirlerine bağlı gibi davranmaktaydılar. Burada önemli olan dolar cinsi bonoların faizleri değildir, önemli olan söz konusu spread. Elbette, geçen sene dünya tersine dönmeye başladı. Önceki yıllarda, başka açılardan gelişmiş ülke piyasalarına bağlı olmaktan henüz uzak olan iki gelişmekte olan ülke piyasası Amerikan Hazine tahvillerinin verimi üzerinden birbirlerine bağlanmakta ve özel bir tarzda globalleşmiş olmaktaydı. Petrol fiyatlarındaki artış, artışın petrol ithal eden ülkelere etkisi ve Türkiye'nin zaten kırılgan dış ticaret dengesi Bovespa'yla ve diğer gelişmekte olan piyasalarla ayrışmayı beraberinde getirdi. Grafik bunu gösteriyor. Tıpkı Bovespa'yla olduğu gibi, Güney Afrika JSE ile ilişki de petrol fiyatlarındaki yükselişle beraber kopmaya başladı. Bu kopuşun siyasi risk veya kapatma davasıyla yakından ilişkilendirilmesi yanlış olur, çünkü ayrışma çok daha önce ve bambaşka ekonomik temeller, ve enerji fiyatlarındaki artış-cari açık riski deseni üzerinde başladı. Son günlerde önde gelen hisse senedi piyasalarının çoğunda düşüş görüldü. Fakat İMKB'nin onlarla beraber hareket edeceğini zannetmiyoruz. Son zamanlarda endeksin aşağı doğru bir eğilim göstereceğini -ama trendin doğrusal veya determinist olmayacağını- öngörmüştük. Yine son iki ay içinde banka hisselerine çok dikkat edilmesi gerektiğini çeşitli dokümanlarda açıkladık. Açık ki banka hisseleri 2008 yılında endeksin yumuşak karnı olmaya devam edebilecek. Öte yandan, sektörde kâr sıkışmasını bugünün veya hatta 2008 yılının ana motifi olarak görmüyoruz. Kâr sıkışması Türk bankacılık sektörü için olsa olsa 2009 yılının önemli konusu olabilir, 2008 yılının değil. Fakat, diğer taraftan, net kâr rakamları da zaten her şey demek değil. Orta büyüklükteki bankaların kazandırmaya devam edeceğini düşünmemek için de bir neden göremiyoruz. Bovespa ve Güney Afrika JSV endeksiyle ilişkilere bakınca, İMKB ve Dow arasında trend açısından fark değil ama dalga boyu veya şiddeti açısından fark olduğu ve, yükselişlerde İMKB'nin cevap verememesi göz önüne alındığında, bir asimetrinin doğmakta olduğu görülüyor. ABD'de mortgage krizi, resesyon beklentisi, önde gelen bankalarla ilgili halen dahi artarak sürmeye başlayan kaygılar ve yazılan zararların yol açtığı düşüş Türkiye'de petrol fiyatındaki artışla tetiklenen -ama asla sadece ona bağlanmaması gereken ve siyasete de doğrudan bağlanmaya çalışılması kanımca yanıltıcı olan temel zayıflık ve gecikmelerle aynı zamana denk geldi.

Tüm yazılarını göster