Ayrışma ve kredi notu merakımız

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bu sıralar yine iki eski merakımız depreşti. Bunlardan birisi kredi değerliliğimiz ve kredi notumuzla ilgili. Yanılıyor olabilirim ama şöyle bir tespitim var. Ne zaman birkaç tane düzgün veri üst üste gelse bizim aklımız bu kredi notu meselesine kayıyor. Hatta sadece merakımız artmıyor, fiilen kredi notunun yükseltilmesini de talep eder hale geliyoruz.
Kredi notu belirlemenin koşulları farklı tabii. Temelde risklilik düzeyinin belirlenmesine çalışılıyor. Belirlenen riskin niteliği ve düzeyinin ekonomide yarattığı kırılganlık görülmeye çalışılıyor. Sonuçta bütün bunlar tek bir notla idade edilen total bir değerlendirmeye indirgeniyor.
Bu işin resmi kurallarla bağlantılı yönü. İşin başka yönleri de var kuşkusuz. Bazen kayırma falan olduğu izlenimini veren işler de oluyor. Hatta, küresel krizin ardından,  bu tür işlerin bayağı yoğun olduğunu düşündüren bir tablo çıktı ortaya. Bunun yanısıra işlerin bütünüyle uydur kaydır şeklinde yürütüldüğü izlenimine kapılmak da yanlış. Kredi derecelendirme işininyapan tarafında da kullanan tarafında da  epeyce bir ciddiyet ve  titizlik olduğu görülüyor.  Hatta,  kriz sonrasında epeyce dayak yiyen kredi derecelendirme kurumlarının bu ciddiyet ve titizlik işine daha fazla sarıldıkları  da söylenebilir.
Bir taraftan kurumsal titizlik düzeyinin artması  bir yandan da dünya ahvalinin hala aksak tempo  gidiyor olması  iki de bir not arttırılsın diye ayağa kalkmayı nafile bir çaba haline getiriyor diye düşünüyorum. Son verilerimiz düzgün olsa dahi,  temel denge bozukluğumuz,  yani cari açığımız hala hürmetli bir seviyede varlığını sürdürüyor. Üstelik, güney sınırımızda da çatışma olsılığı taşıyan bir uyumsuzluk yaşanıyor.  Bunlar hep risk.  Dünyanın neredeyse risk manyağı olduğu bir ortamda bu  ölçüde zafiyet muhtemelen eskisine kıyasla daha da önemli bir risk unsuru olarak algınıyor.
                                                       *                    *                    *
Bu sıralarda bu kredi notu artışı meselesinin yeniden ve daha da kuvvetli bir söylemle gündeme taşınmasının nedeninin  ikinci merakımızla bağlantılı olduğunu sanıyorum. .  Malum, bu sıralarda bir de ayrışmış olduğumuz gibi bir tez çıktı ortaya.
Dünyadaki öteki ekonomilerden ayrıştığımız düşünülüyor. Kim böyle düşünüyor bilmiyorum ama bana sorulan sorular içinde ayrışma ile ilgili olanların sayısı birden yükseldi.  Böyle bir merak oluşmaya başladığını da da artan soru hacminden anlıyorum.

Ayrışmışlığımız pozitif bir vurgu ile öne sürülüyor kuşkusuz. Öteki ekonomilerden "pozitif ayrıştığımız" söyleniyor. Öteki ekonomilerden daha iyi bir durumda olduğumuz, daha başarılı bir performans gösterdiğimiz  anlamına geliyor bu pozitif ayrışma meselesi. Bu tabii açık ifadesi. Örtülü olarak söylenmek istenen daha farklı tabii. Bir miktar öğünme ve şişinme de var bu örtük söylemin içinde. Küresel kriz herkesi yere yapıştırdı,  kimse tam manası ile  ayağa kalkamadı hala, biz yıkılmadık ayaktayız, onlardan daha güçlü ve başarılıyız, pozitif ayrışmış durumdayız  demeye getiriliyor.

Ağır geçen bir kriz sürecinin ardından tam toparlamaya başladığımız algısı doğmuşken istim kaybetmeye başladığımız ve  istim kaybının  sert bir yavaşlamaya dönüşeceği beklentisine sürüklendiğimiz  bir ortamda yeni veriler yumuşak bir iniş yapıldığını söylemeye başlayınca bu kadar rahatlama, bu kadar şişinme olabilir diye düşünebilirsiniz. Yıllardır boğuşup durduğumuz Avrupa  silkinip ayağa kalkamazken bizim büyümeye başladığımızı görmek bu şişkin düşüncelere biraz keyif boyutu da katabilir.  Bunların  böyle hissedilip, söylenmesinde de bir sakınca olmayabilir. 

Ekonomide süregelen bir çok zaafa karşılık böye bir ulusal duygu seline kapılmış olmak da anlaşılabilir bir şeydir belki.  Ama bu tür duyguların bileşkesinden iktisadi güç vehmetmek, ortaya bir güç tablosu koymay  soyunmak başka bir şeydir.  Hele bu tezden kredi notumuzun da artık yükseltilmesi gerekir gibi bir talep üretip, eski bir merakımızı kaşımak çok da akıl karı  bir iş değildir.

Son haftalarda ekonominin görece daha düzgün bir hareket rayına oturmakta olduğuna dair işaretlerin ortaya  çıktığı doğru.  Son veriler bu izlenimi veriyor. Ancak henüz bu gelişmenin istikrarlı ve sürdürülebilir bir trende dönüşüp dönüşmeyeceği dahi belli değil. Bu koşullarda fazla ateşlenmenin manası yok diye düşünüyorum.

Tüm yazılarını göster