Avrupa'nın büyükleri sıkıştı

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Şuna bakın, ne günlere kaldık. Neredeyse Avrupa'nın bir zafiyetine dokunan yazı yazmadan, en hafifinden iki çift söz etmeden gün geçirmiyoruz.  Eskiden gelişmişlerin bize reva gördüğü muameleyi sanki aynen iade ediyor gibiyiz. Bir gün Avrupa ekonomisinin durgunluğuna, bir gün büyüme sıkıntısına, sonraki gün siyasi tıkanıklığına hemen ertesinde koordinasyon boşluğuna dokundurmadan yapamıyoruz.

Arada bir acaba nefsimizin derinliklerinde yer etmiş bir intikam duygusunun dışa vurumu mu bu diye düşünüyorum. Bereket dünya basınını da Avrupa ile aynı biçimde ilgileniyor. Bakıyorum adamların Avrupa eleştirisi bizmkileri neredeyse çırak çıkartacak.

Siz de bezmişsinizdir ama bu gün yine bir Avrupa yazısı okuyacaksınız. Bu defaki yazı tam anlamıyla AB yazısı da sayılmayabilir. Biraz da IMF var işin içinde.

                                             *                   *                   *

Malum geçen hafta IMF-Dünya Bankası'nın  alışılmış yıllık ortak toplantılarının sonuncusu yapıldı. Pek çok konu ele alınıp, değerlendirildi. Standart olanların dışında en ilgi çeken konu IMF'nin AB ile ilgili değerlendirmeleri ve önerileri oldu.

IMF'nin dünya ekonomisinde  hal ve gidişe ilişkin olarak bu raporda sunduğu tahminlerinin fazlasıyla karamsar olduğunu artık sağır sultan bile duydu. Bu karamsarlıktan bizim de nasibimizi aldığımız biliniyor. Ama sanırım bu işin aslan payını AB aldı. 

IMF en çarpıcı mesajını Avrupa'ya verdi. Buna göre Euro bölgesi 2012 yılında sadece yüzde 1.1 oranında büyüyebilecek. Bu bölgenin geneli için yapılan tahmin. Tekil ülkelerden bir kısmında, o da işlerin iyi gitmesi koşuluyla, büyüme hızının sıfıra yakın, ama pozitif sayılarla ifade edileceği  tahmini de yer alıyor IMF raporunda.

Bu tahminler IMF'nin Avrupa'nın daha bir süre  resesyonun kıyısında dolaşmaya devam edeceğini düşündüğünü gösteriyor. Kısacası, IMF Avrupa'nın en azından gelecek yıl da sırtını yerden kaldıramayacağını düşünüyor.

                                             *                   *                   *

IMF'nin sadece Avrupa'nın büyüme tahminleri ile yetindiği söylenemez. Bağımsız gözlemciler gibi IMF de Avrupa ekonomisinde,  özellikle de Euro alanında ortaya çıkmış olan  ekonomik ve siyasal tıkanmanın aşılamaması halinde sistemin bütünüyle kilitleneceğini ve dünya ekonomisinin yeniden krize sürükleneceğini görmüş durumda. IMF'nin sayısal tahminlerin ötesine geçtiği ve Avrupa'ya politika oluşturma ve politika koordinasyonu gibi konularda daha öngörülü davranmasının ve daha çabuk   hareket etmesinin tavsiye edildiği anlaşılıyor. Ben tabiri yumuşatıp, IMF'nin bir tavsiyede bulınduğu şeklinde yansıtıyorum durumu.  Sanırım biraz da sert bir uyarı, bir tür baskı  sözkonusu olmuş.

Her neyse IMF'nin bu yeni Avrupa girişimi sonuç vermiş gibi görünüyor. Avrupa'nın politika yapıcılarının bu uyarı ya da baskıdan etkilendiği anlaşılıyor. Dikkat ettiyseniz hemen toplantının ardından AB'den yeni önlemler geleceğine ilişkin sinyaller gelmeye başladı.

Örneğin, Avrupa Merkez Bankası'nın muhafazakar davranmakta gösterdiği israrın  kırılması bunlardan birisi. Bankanın Ekim ayı başında faiz indirimine gideceği, özel sektör tahvili satın alarak bir tür parasal miktar genişlemesi yapacağı fısıltıları duyulmaya başlandı bile.

Öte yandan, Avrupa kurtarma fonu olarak tanımlanabilecek olan EFSF'nin genişletilerek bir kaç milyar Euroluk yeni bir imkanın sağlanması da atılan bir başka adımı oluşturuyor. Burada da önemli bir direnç noktasının aşıldığı anlaşılıyor. Görece küçük güney ülkelerinin borç sorunu ve bunun finansmanı için gerekli fon akışının Avrupa daki sıkıntının özünü oluşturduğu biliniyor. Avrupa'nın büyükleri olan kuzey ülkelerinin de gerekli fon akışını sağlama yönünde bir süredir isteksiz davrandığı, siyasal uyumsuzluk çıkarttığı da malum. IMF nin sıkıştırması ile Avrupa'nın büyüklerinin direncinin kırıldığı ve Birliğin çökmesini engellemek üzere gerekenin yapılması konusunda uzlaşmaya ikna oldukları anlaşılıyor.

Son sıralarda Avrupa ekonomisindeki sistemik kilitlenme tehdidinin arttığı ve sorunun  bulaşıcılık dozunun tırmanma eğilimi gösterdiği gözleniyordu. Bu açıdan bakıldığında alarm zillerinin son perdeden çalmaya başladığını söylemek mümkün. Bu aşamada IMF'nin zil seslerini duyduğu ve gereken girişimi yaptığı söylenebilir. Alarm zillerinin çaldığı ve zil sesinin giderek yükseldiği bir başka sorunlu alan da ABD ekonomisi. IMF'nin  bu konuda da gereken girişimi ya da baskıyı yapmakta aynı beceriyi göstermesi gerekiyor.  

Tüm yazılarını göster