Avrupa riski bitiyor mu?

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr
Yeni yılın nasıl bir yıl olacağını kestirmeye çalışıyoruz. Bunun için biten senenin sonunda belirgin hale gelen büyüme zafiyetinin zafiyetin nedenlerini doğru teşhis etmektir. 2012 yılındaki yavaşlamanın  nedenleri arasında  dışarıdan yansıyan risklerin önde geldiği kanısındayım.  Bu tür pek çok risk unsuru saymak mümkün. Ama, dış kaynaklı riskler arasında Avrupa Birliği kaynaklı risklerin önem ve ağırlık olarak ilk sırada geldiğini  düşünüyorum. 
Türkiye ekonomisinin 2013 yılında  nasıl bir gelişme çizgisi izleyeceğini kestirmek  açısından Avrupa riskinin nasıl gelişeceğini öngörmek önemli.  Avrupa riskinin  azalması ya da bütünüyle sonlanması halinde Türkiye ekonomisi için görece olumlu bir senaryo yazmak mümkün olacak. Tersi bir durumda ise 2013 için olumlu bir senaryo yazmak hayal  olur. 
                                                    *                    *                    *
Son yıllarda  Avrupa Birliğinde yaşanan iktisadi sorunların adeta tırmandığı gözleniyor.  Küresel kriz sürecinde sanki halı kaldırılmış ve önceleri halının altına süpürülmüş olan sorunların hepsi bir anda ortaya çıkmış gibi oldu. Bu gelişme Avrupa kaynaklı risklerin de hızla yükselip, etrafa bulaşması  sonucunu doğurdu.  Biz de bundan  fazlasıyla etkilendik.
 Aslında, Avrupa kaynaklı bulaşma etkisinin bizim açımızdan  daha  doğrudan ve görece daha güçlü olduğu söylemek mümkün.  Bunun temel  nedeni bizim iktisadi karar süreçlerimizde Avrupa'nın ağırlığının yüksek olması.  Tarihsel olarak, bizim en büyük ticaret partnerimiz, iş ortağımız ve en yoğun finansman kaynağımızdan söz ediyoruz. Avrupa'daki ekonomik zafiyet bizde ticaret, finansman  ve beklenti biçimlenmesi kanallarından hemen ve güçlü etki etkiler yaratıyor. Bu etkilerin 2012 yılında çok güçlü olduğunu biliyoruz.  
Avrupa Birliğinde  büyümenin fevkalade yavaşlamış olması bize doğrudan pazar daralması olarak yansıdı ve  bizim büyüme performansımızı da olumuz etkiledi. Öte yandan, sonu gelmeyen  borçlanma  problemleri ve gündemden bir türlü düşmeyen  çökme, dağılma, parasal birlikten çıkma türündeki  söylemler bizde beklenti formasyonu açısından olumsuz yansımalar yarattı. 
 
Belki daha da önemlisi, Avrupa'nın sorunları algılama, tanımlama ve çözüm yönünde siyasi karar oluşturma kabiliyetini bütünüyle yitirdiği görüşü yaygınlık kazanmaya başladı. 
                                                     *                    *                    *                                                    
Yılın sonuna doğru Avrupa Birliğinde söz konusu tablonun değişebileceğine ilişkin önemli işaretlerin ortaya çıktığı söylenebilir. Bu bağlamda irili ufaklı pek çok olumlu gelişme sayılabilir. Ama  iki önemli adımın önem ve ağırlık olarak öne çıktığını düşünüyorum. Bunlardan birisi epeydir ciddi bir zafiyet unsuru olduğu gözlenen siyasi kararsızlığı yılın sonuna giderilmeye başlanmasıdır.  Hem Birlik içinde hem de Troyka da AB'nin ve Euro'nun korunup, kollanacağına ilişkin  bir siyasi iradenin oluşması bunun en önemli işaretidir diye düşünüyorum. 
İkinci önemli adım da Avrupa Merkez Bankası yönetiminin değişmesidir. Birliğin  para otoritesinin süregelen krizi, özellikle de büyüme ve istihdam üzerindeki olumsuz yansımaları algılamasındaki katılığın aşıldığı, daha liberal ve çözüme hazır  bir Merkez Bankacılığının yolunun açıldığı  anlamına geliyor bu.  Bunu çok önemsediğimi söylemeliyim. 
Siyasi kararlılığın ve parasal çözüm yatkınlığının 2013 yılında gelişerek devam edeceğini düşünüyorum.  2013 yılında Avrupa kaynaklı risk algısının bir miktar zayıflayacağı anlamına geliyor bu. Türkiye ekonomisinin 2013 yılı senaryosu için olumlu bir unsur olacak  bu kuşkusuz. 
Ama Avrupa riski bütünüyle ortadan kalktı mı derseniz, buna olumlu cevap vermek zor. Avrupa bir süre daha, ve gittikçe azalan dozda,  risk kaynağı olmaya devam edecek gibi görünüyor.  Umarım  ileride işin bu yönüne de değinme imkanımız da olur. 
 
Tüm yazılarını göster