Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) uyardı: "Hazır gıdadan uzak

Yavuz DİZDAR yavuz.dizdar@dunya.com

Siyasi partiler her ne kadar dikkate almasalar da, toplumda sağlıklı beslenme konusunda giderek artan bir duyarlılık ve endişe var. Toplumun bilinçlenmesi, özellikle taze ve sağlıklı gıda konusunda talepte bulunur hale gelmesi konusunda biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çabalarımızın önemli bir bölümü bilgilendirme toplantısı olarak sürüyor. Bu amaçla geçtiğimiz 22 Nisan Perşembe günü Genç-TEMA'nın Trakya Üniversitesi'nde düzenlediği panele konuşmacı olarak katıldık. Balkan Yerleşkesi Konservatuar Salonu'nda düzenlenen toplantıyı her kesimden 500 civarında katılımcı izledi, bilgi alışverişinde bulunuldu. TEMA Vakfı onursal başkanı Hayrettin Karaca'nın rahatsızlığı nedeniyle katılamadığı toplantının konusu "GDO ve nişasta bazlı şeker" idi, Gıda Güvenliği Hareketi Genel Başkanı Kemal Özer ve benim konuşmacı olarak yer aldığı toplantı, özellikle gençlerin sağlıklı beslenme konusunda ciddi hassasiyet içerisinde olduklarını bir kez daha ortaya koydu. Öyle ki, siyasiler ve özellikle konunun tarafları çok iyi bilsinler, halkın temel gündemini "aş ve iş" oluşturmakta. İnsanlar artık sadece karınlarını nasıl doyuracaklarını değil, nasıl sağlıklı besleneceklerini sorguluyorlar. Çünkü vardığımız noktada paranız olsa da sağlıklı gıda bulma şansımız hemen hemen ortadan kalkmış durumda. Konuştuğumuz herkese ekşimeyen UHT süt ve homojenize yoğurtlardan uzak durmalarını, mümkünse günlük pastörize sütle yoğurt mayalamalarını söylüyoruz; anlattığımız gerekçelerden ötürü tamamen kabul görüyor. Aynı uyarıları GDO ve nişasta bazlı şeker için de yineliyoruz. Ne var ki "seçeneğimiz nedir" sorusunun yanıtı bulunmamakta. Hele hele tarım ilaçlarının denetimsiz kullanımını da hesaba katarsanız, büyük şehirlerde sağlıklı beslenme açısından aç olduğumuzu açıkça görüyorsunuz. Oysa bu durum seçim arifesinde hiçbir siyasi partinin söyleminde yer bulmamakta.

New York Times da nişasta bazlı şekerin toksik olduğunu açıkladı

Bir hafta kadar önce basına yansıyan New York Times gazetesi kaynaklı haber (Is sugar toxic?, 13 Nisan 2011), ABD'de de şeker ve özellikle de nişasta bazlı şekerin (früktozdan zengin mısır şurubu) metabolik sendrom ve kansere neden olduğu konusunda uyarılar olduğunu gösteriyordu. Geçtiğimiz hafta basına yansıyan bir diğer habere göre (Vatan, 22 Nisan 2011), Avrupa Birliği'ne üye ülkelerde yapılan gıda araştırmasında, işlenmiş ve hazır gıdalarda kansere neden olan kimyasal maddeler bulundu. Bağırsak, mesane ve böbrek kanserinin yanı sıra iktidarsızlığa sebebiyet veren akrilamid maddesine, bebek maması, ekmek, kahve ve patates cipsi gibi gıdalarda da rastlandığı açıklandı. 23 ülkede satılan 22 farklı gıdayı inceleyen bilim adamları 2007 ile 2009 arasında kullanılan kimyasal maddelerde azalma olmadığını belirtirken "Tüketici, mümkün olduğu kadar taze ürünler satın almalı" açıklamasında bulundular.

Gıda mühendisi adayları mesleklerinden endişeli

O halde görünen açık ki, endüstriyel gıdanın ciddi bir biçimde sorgulanması gerekiyor. Gıdadaki endüstriyel uygulamaların neden sorun yarattığını, bunlardan nasıl kaçınabileceğimizi iyi anlamamız gerekiyor. Gıda mühendisleri şunu çok iyi bilmeliler, Trakya Üniversitesi'ndeki toplantıda da Van'daki gözlemlerimizi bir kez daha yaşadık, anlattıklarımızın ardından genç gıda mühendisi adayı arkadaşlarımız mesleklerini ciddi biçimde sorgular hale geldiler. Ben tıp mesleğinin de artık farklı bir yerde olmadığını, meslek ilkelerinden tamamen uzaklaştığını düşünüyorum. Bununla birlikte, gıda mühendisliği tıpla karşılaştırılamayacak kadar yeni bir uzmanlık alanı, bu nedenle tıptaki eğitim eksikliği ve etik dejenerasyonunun aksine, doğruların yanlışlarının değerlendirilmesi çok daha meşakkatli bir uğraşıyı gerektiriyor. Çünkü gıda mühendisliğinde hijyen ve ambalaj konularını bir tarafa koyarsanız, mesele doğrudan yiyeceklerin tatları ve nasıl daha uzun ömürlü hale getirileceğine odaklanıyor. Bu aşamada kullanılan yöntemlerin önemli bir bölümü kimyasal katkı maddelerini içeriyor ve bunların risk analizlerinin yeterince kapsamlı ve uzun vadeli yapılmadığını herkes biliyor. Bir de meselenin homojenizasyon ve UHT gibi, katkı maddesi koymadan basınç altında gerçekleştirilen uygulamaları söz konusu, bunlara ayrıca değineceğiz. Endüstrinin derdi "uzun ömür", bizim derdimiz sağlıklı beslenmek olduğunda bakış açısı ister istemez değişiyor.

Tüm yazılarını göster