Avrupa Birliği ABD'den de ayrışıyor

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Avrupa Birliği ve ABD küresel kriz çıkışında en sorunlu iki ülke oldu. Bu ikili, adeta kader birliği yapmışcasına, benzer sorunlarla karşılaştılar, benzer çözüm problemleri yaşadılar. Sanki aynı yolun yolcuları gibi bir izlenim verdiler.

Bugünlerde bu konu bağlamında kafalar biraz karıştı gibi. Kafa karışıklığının bir kısmı bu  ülkelerdeki belirsizliklerden kaynaklanıyor. Ama esas kafa karşılığını üreten mesele bu yol arkadaşlarının yolunun ayrılıyor olduğuna ilişkin izlenim.

Avrupa Birliği ve ABD birebir aynı olmasa da benzer problemlerle boğuşuyor. Problemler benzer olmakla birlikte şimdilerde bu sorunların dozları biraz ayrışmış gibi görünüyor.  AB'de sorunlar ısrarla tırmanıyor ve  etki  dozları artıyor. ABD'de ise azalmasa bile sorunların boyutu ve dozu sanki stabilize olmuş gibi.

                                             *                    *                  *

Aslında AB ve ABD'nin temel problemleri oldukça benzeşiyor. Geldikleri noktada her iki kıtanın birisi yapısal öteki de konjonktürel başlığı altında toplanabilecek iki tip iktisadi sorunu olduğu söylenebilir.  Hem AB hem de ABD küreselleşmenin getirdiği yeni devinim hızına ve şiddetlenen rekabet ortamına ayak uydurmakta zorlanıyor. Uzun erimli sorunların  kaynağında bu temel yapı problemi yatıyor. Küresel krizden çıkış sürecinde gözlenen  denge sorunları da iktisadi problemlerin konjonktürel nitelikli olan parçasını oluşturuyor.

Bu iki iktisadi soruna eklenen bir de güncel siyasi sorun var. Hem AB'de hem de ABD'de siyaset güncel sorunların çözümünde dahi ciddi zafiyet sergiliyor.

Bu sorunlardan hareketle Avrupa Birliği'nin geleneksel kader ortağı ABD'den  ayrışmaya başladığı izlenimini doğrulamak mümkün. ABD ekonomisinin konumu ve temel dinamiklerinin hızlanan küresel devinime ve dozu artan rekabete uyum sağlama bağlamında Avrupa'ya kıyasla daha yatkın ve imkanlı bir ortam sağladığını söylemek mümkün.

                                             *                   *                   *

ABD'nin AB'den daha homojen bir toplumsal, siyasal ve coğrafi yapılanma sürecinde oluşmasının değişen ve sertleşen küresel koşullara uyum sağlamakta önemli bir avantaj sağladığı söylenebilir. Öte yandan, ABD'nin uzun süredir teknolojik gelişmenin öncülüğünü ve liderliğini yapıyor olması da görece daha yüksek bir uyum kabiliyeti sergilemesinde etkili oluyor kuşkusuz. Nihayet, iş süreçlerinin ve iş ilişkilerinin yapılanmasında gözlenen farklı pratiklerin de ABD'ye hızlanan küresel ivme ve artan rekabet açısından daha imkanlı koşullar sağladığı açık.

Kriz sonrasında yaşanan konjonktürel sorunlar açısından AB ve ABD arasında ciddi bir benzeşme olduğu söylenebilir. Görüntüye bakılacak olursa her iki tarafta da artan kamu açıkları, hızlanan borç dinamiği ve hızla yükselen borç düzeyi sorunları var.

Bu nitelikteki sorunların çözümü kuşkusuz siyasi irade gerektirir. Ancak, mevcut durumda her iki tarafta da söz konusu irade açısından sorun olduğu gözleniyor. AB ve ABD'de  siyaset organı bu sorunları çözümüne dönük iktisat politikası önlemlerini oluşturmakta ve uygulamakta yetersiz kalıyor.

Ortadaki görüntü bu açıdan aralarında önemli bir fark olmadığı izlenimini veriyor. Ancak bu bağlamda taraflar arasında çok önemli bir fark var. Siyasi yetersizlik ABD'de güncel siyaset çekişmesinin ürünü olarak ortaya çıkıyor. Buna karşılık AB'de, Birliğin oluşma biçiminden kaynaklanan, neredeyse kalıcı bir siyasi karar zafiyetinin etkin olduğu gözleniyor. İsterseniz buna AB'nin yapısal siyasal zafiyeti de diyebilirsiniz. Yani iktisadi yapı sorunlarına ilave olarak siyasi yapı sorunu da var Avrupa Birliğinde.

Sonuç olarak Avrupa'nın konjonktürel gelişmelerden çok yapı sorunları nedeniyle en yakın yol arkadaşından ayrıştığı söylenebilir. Yapı sorunları çözülemezse bizim bildiğimiz Avrupa Birliği kalmayacağı gibi tarihin yazdığı Avrupa'nın da yok olacağını bu yargıya eklemek doğru olur sanırım.

Tüm yazılarını göster