Atma, din kardeşiyiz!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Sözün aslı biraz değişik tabii, ama o haliyle yazdığımızda yanlış anlayan ve kasıtlı olduğumuzu düşünenler çıkabileceği için bir kelimeye yer vermemeyi uygun gördük. Ne demek başlıktaki bu deyim? Türk Dil Kurumu'nun Türkçe sözlüğüne göre, "Söylediklerin hep yalan, abartma; ama biz bunun farkındayız" anlamını taşıyor. Bir süre önce kaybettiğimiz merhum Ali Püsküllüoğlu'nun Türkçe deyimler sözlüğünde ise deyimin "Palavra savurma, birbirimizi biliriz; söylediklerin hep yalan, çok abartıyorsun" biçiminde açıklandığını görüyoruz.

Geçen hafta dünyada yer yerinden oynarken, finans krizi kimi görüşlere göre zirve yaparken Türkiye tatildeydi. ABD'de 700 milyarlık paket reddedilmiş, tüm dünyayı bir karamsarlık sarmıştı. Uzun bayram tatilinin çok iyi denk geldiği, Türkiye'nin ilk etapta etkilenmekten böylece kurtulduğu dile getiriliyordu. Bayram tatili boyunca durum daha iyi özümsenir, böylece Türkiye'deki etkilenme çok daha az olurdu. Bu görüşü dile getirenler, hükümetin zirvesindeki isimlerden adeta azar işittiler. Türkiye'nin uluslararası finans krizinden etkilenmemesinin tatille ne ilgisi vardı; biz sağlam ekonomik yapımız sayesinde piyasalar kapalı olmasa da zaten etkilenmezdik. Gerçi bir gün "Biz sapasağlamız" diyenler, ertesi gün "En az biz etkileniriz", bir sonraki gün "Krizi fırsata çeviririz" gibi açıklamalar yapıyorlardı; ama en tipik açıklama kuşkusuz "Etkilenmiyor olmamızın bayramla ne ilgisi var" şeklindeki görüştü.

Bayramın son günü ABD'de 850 milyar dolara yükseltilen paket de kabul edilmişti, artık kim tutardı bizi, öyle olması gerekmez miydi? Ama, takke düştü, kel göründü. Cuma günü piyasalar açıldığında bir de gördük ki, tatilde gerilen yay boşalıyor, dünya borsalarının zamana yaydıklarını biz bir günde veriyoruz. Demek ki neymiş; bize de bir şeyler olurmuş ve tatil sayesinde olacakları ertelemişiz, hepsi bu.

Bir yandan, "Dünyaya entegre olduk" diyeceksiniz, bir yandan üç gün sonra ortaya çıkacak bir gerçeği saklamaya çalışacaksınız. Bu durumda, "Atma din kardeşiyiz" denmez de ne denir...

Ayrıca, "Bize bir şey olmaz" diyerek kime moral vermiş oluyorsunuz ki. Sokaktaki vatandaşın dışarıda olup bitene bakıp paniğe sürüklenmesi, ekonomiye zarar verecek davranışlara yönelmesi zaten söz konusu değil. Sorun, çok parası ya da borcu olanların, özellikle de Türkiye'de parası olan yabancıların takınacağı tutum. E onları da böyle söylemlerle etkileyemeyeceğinize göre...

Bazı olumsuz verilerin piyasalara sıcağı sıcağına yansımasını önlemek önemli olabilir. O yüzden bayram tatili iyi bir fırsat oluşturmuş, ancak dünya piyasalarındaki krizin derinliği karşısında bu tatil, sorunun Türkiye'de yansımasını yalnızca bir süre ertelemeye yaramıştır. Dünyadaki sorun üç-beş gün içinde sona erecek gibi olsaydı, Türkiye'de bayram sonrasında hiçbir şey hissedilmeyebilirdi tabii ki.

Bir yandan Türkiye ekonomisinin dünyadaki olumsuz gelişmelerden etkilenmeyecek kadar güçlü olduğunu savunurken, bir yandan da içerideki bazı verilerin açıklanma saatini geciktirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Neden, piyasalar etkilenmesin diye. Bu konu daha önce kaç kez dile getirildi. Yıllarca sabah saatlerinde açıklanan veriler "aman piyasalar rakamlardan sıcağı sıcağına etkilenmesin, rakamlar özümsensin" diye, son yıllarda piyasaların kapanış saatinde ilan ediliyor. Bu verilerin başında enflasyon geliyor, cari işlemler dengesi geliyor. "Ekonomimiz çok sağlam, dünyadaki olup bitenden etkilenmeyiz ya da çok az etkileniriz" diye adeta dünyaya kafa tutacağımıza, önce kendi verilerimizden korkmaktan vazgeçmek gerekmez mi? 

Tüm yazılarını göster