Ateşbaz-ı Veli

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Mutfak Dostları Derneği ile gittiğim bir Konya gezisinde Türk mutfağı uzmanı Dr. Nevin Halıcı bizi Ateşbaz-ı Veli'nin türbesine götürmüştü. Ateşbaz, ateşle oynayan demekti. Türbeye gelenler, içeride bulunan bir tabaktan tuz alıyorlardı. Bu tuzun sofraya bereket taşıdığına inanılıyordu. Adak adayanlar ise türbeye tuz getiriyordu. Bu gelenek, bir görüşe göre Ateşbaz-ı Veli ile Mevlâna arasında geçen "tuzunu alanlar huzur bulsun, ziyaret edenlerin her derdi iyi olsun. Aşları artsın, eksilmesin, taşsın dökülmesin" şeklinde bir konuşmaya, bir diğerine göre ise Orta Asya Türk geleneğine dayandırılıyordu.

Ateşbaz-ı Veli, Hz. Mevlâna'nın çağdaşı. Kendisinin, dergâhta yetiştiği ve aşçılık yaptığı rivayet ediliyor... Hakkında pek çok menkıbe anlatılıyor. Bunlardan birisi şöyle: Bir gün dergâhın mutfağında yemek pişirmek için odun kalmamış. Dergâhın aşçısı olan Ateşbaz-ı Veli, durumu Hz. Mevlâna'ya bildirince o da latife yollu, "odun kalmadıysa ayaklarını kazanın altına sok da yemeği onunla pişir" demiş. Ateşbaz mutfağa gitmiş, ayaklarını kazanın altına sokmuş ve parmak uçlarından çıkan ateşle yemeği pişirmiş. Keramet göstermek hoş karşılanmadığından Mevlâna, durumu öğrenince hoşnutsuzluğunu "hay ateşbaz hay" diyerek ortaya koymuş.

Bu türbe, Mevlevilik'te yemeğe büyük değer verildiğinin en önemli kanıtı olarak gösteriliyor. Çünkü Ateşbaz-ı Veli adına 13. yüzyılda bu türbeyi Mevlâna yaptırmış ve dünyada bir aşçı için hazırlanmış böyle bir anıt mezar yok.

Anadolu Halk Mutfağı Derneği tarafından bu yıl ilki düzenlenen etkinliğe "Ateşbaz-ı Veli Mutfak Kültürü Ödülleri" adı verildiğini öğrenince, o günleri anımsadım ve çok doğru bir isim konulduğunu düşündüm. Bir diğer güzel yaklaşım, ödül heykelciklerinin Çankırı Kırşehir Havzası'ndan çıkarılan krsital külçe tuzdan yapılmış olmasıydı.

Ödüller, Mis Group sponsorluğunda gerçekleşen gecede sahiplerini buldu. İstinye Meyyali'de Türk mutfağından lezzetlerin yer aldığı kokteyl prolonge ile başlayan etkinliğin açılış konuşmasını yapan Anadolu Halk Mutfağı Derneği Başkanı Adnan Şahin, "çağdaş Türk mutfağının ülkemizde ve yurtdışında tanıtımına ve gelişmesine katkıları bulunan kişi ve kuruluşlara dernek olarak şükranlarını sunmayı ve bu girişimleri özendirmeyi amaçlıyoruz" dedi. Şahin konuşmasında, 7 kategoride ödül verilecek olmasına karşın, aday olan tüm isimlerin aslında bu ödülü hak ettiklerini vurguladı.

Mis Group Yönetim Kurulu Başkanı Cevat Turan ise konuşmasında, "bütün gücünü ve kazancını bu topraklardan alan grubumuz, yine bu toprakların yüzyıllardır süre gelen değerlerinin gelecek nesillere geliştirilerek aktarılmasında toplumsal ve sosyal sorumluluğu gereği bu girişime destek vermiştir. Birçok alanda olduğu gibi yeme içme ve beslenme alışkanlıklarımızın giderek yabancılaştığını görüyoruz. Bu topraklarda asırlardır birbirini etkileyerek ve zenginleştirerek üretilen mutfak kültürümüzü yeni nesillere aktarmayı misyon edindik" dedi.

Tüm adaylara verilen plaketlerden sonra "Araştırma  / İnceleme / Kitap" dalında; Sevim Gökyıldız; "İşletme" dalında Vedat Başaran (Feriye / Karakol); "Mutfak Endüstrisi Firması" dalında; Tahsin Öztiryaki (Öztiryakiler); "Sivil Toplum Kuruluşu" dalında Ahmet Örs (Mutfak Dostları Derneği); "Yazılı ve Görsel Medya" dalında Gökmen Sözen ( Food in Life Dergisi); "Gıda Üretim Şirketi" dalında Nadir Güllü (Karaköy Güllüoğlu); "Mutfak Hizmet Sektörü" dalında Saadettin Cesur (BTA) ödüllerini aldılar... Yurtdışında oldukları için törene katılamayan Ahmet Örs'ün yerine Zeynep Kakınç, Tahsin Öztiryakiler'in yerine ise Dilek Öztiryakiler sahneye geldiler.

Ödül köreni, klasik Türk eserlerini caz tarzında yorumlayan Jülide Özçelik'in performansı ile devam etti...

Son söz, Konya'ya gittiğimde Ateşbaz-ı Veli türbesinden aldığım tuzları, hâlâ saklıyorum.

Tüm yazılarını göster