Asya'nın engellenemez yükselişi

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Yaşanan küresel kriz son on yıldır gözlemlediğimiz iki ana eğilimden sapmaya neden olmadı. (i) Küresel sermaye,  bileşik kaplar misali, emeğin ucuz, büyüme potansiyelinin yüksek olduğu gelişmekte olan Asya ülkelerine akmaya devam etti. (ii) Emtia fiyatları kısa bir süre düştükten sonra tekrar uzun dönemli yükseliş eğilimine geri döndü.

Asya'nın dünya genelindeki yükselişi Türkiye ekonomisinde sanayinin ve dış ticaretin yapısında önemli değişikliklere yol açtı.  Gümrük birliği ve coğrafi yakınlık dolayısıyla Avrupa ülkeleri ihracat açısından en büyük ortağımız olmaya (%57) devam etti. Ancak ithalat tarafında Avrupa'nın ağırlığı azalırken Asya'nın payı arttı.

Daha önce mal ithal edilen gelişmiş ülkelerin üretimlerini Asya'ya ve özellikle Çin'e kaydırmaları dış ticaret dengelerinde kalıcı bir değişime neden oldu. Bu değişimin sonucunda AB ülkelerinin dış ticaret açığımızdaki payı %50'nin üzerindeki seviyelerden %25'in altına gerilerken, Asya ülkelerinin dış açığımız içindeki payı %25'ten %60'a yükseldi.

Gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı büyüme nedeniyle artan enerji maliyetleri dış dengemizdeki bozulmayı hızlandırdı. Türkiye'nin enerji ithalatı 2009 yılında 5 milyar dolar seviyesinden 2008 yılında 41 milyar dolara yükseldi. Aynı dönemde enerji ithalatının dış açığa oranı %35'ten,  %58'e yükseldi. 

Türkiye'nin dış ticaret açığının ülkeler bazında incelenmesi durumu daha net bir şekilde ortaya koyuyor. 2009 Kasım ayı itibariyle dış ticaret açığımız 33 milyar dolar düzeyinde. Enerji ithalatımızda baş rolü oynayan Rusya 15 milyar dolar ile dış ticaret açığımızın %44'ünü oluşturuyor. Çin ile olan dış ticaret açığımız 10 milyar dolar ile toplamın %29'ünü oluşturuyor.

En fazla dış ticaret açığı verdiğimiz altı gelişmekte olan ülkenin (Rusya, Çin, Kore, Ukrayna, İran, Hindistan) dış ticaret açığımızdaki payı %95 düzeyinde. Bu ülkelerin dış ticaret açığımızdaki payı son on yılda 62 puan yükseldi.

Türkiye'nin dış ticaret dengesindeki bozulmanın nedenlerinin tartışılması büyük önem taşıyor. İşgücü maliyetinin düşüklüğü ve devasa ölçek ekonomisi Asya ülkelerine Türkiye'ye göre önemli bir avantaj sağlıyor. Türkiye ekonomisinin katma değeri düşük alanlarda Çin gibi Asyalı üreticilerle rekabet etmesi çok zor.

Ancak 2002-2008 döneminde uygulanan sıkı para politikasının Türk lirasının aşırı değer kazanmasına neden olduğunu ve dış ticaret dengesindeki bozulmayı hızlandırdığını da kabul etmek gerekiyor. Asya ülkelerinin ve özellikle Çin'in parasının değer kaybettiği bir dönemde Türk lirasının değer kazanması dış ticaret dengemizdeki bozulmayı hızlandırdı. Döviz kurunda kalıcı bir düzeltme olmadan dış ticaret dengemizin sürdürebilir seviyelere gerilemesi kolay değil.

Tüm yazılarını göster