Artık farkına varalım, turizm dibe oturuyor

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Her şey üst üste geldi, gelmeye de devam ediyor. Geçen yıl kasımda Rus uçağını düşürdük, bu ülkeyle ilişkiler son yıllarda görülmedik ölçüde bozuldu. Putin, Rus turiste Türkiye ambargosu koydu. Ambargo aylar sonra kalktı ama Rus turist yönüyle bu yıl kaybedilmişti bir kere. Türkiye'nin çeşitli kentlerinde peş peşe patlayan bombalar Batılı turistleri de Türkiye'den uzak tutmaya başladı. Sıkıntı büyüktü de, biz gerçeği kabullenmeyen tutumumuzu değiştirmemeyi tercih ettik. Küçük önlemlerle bu devasa sorunun üstesinden gelebileceğimizi sandık. 

Ama gelemedik, öyle kolay kolay gelemeyeceğiz de. Turizm Bakanlığı ve TÜİK'in açıkladığı yılın ilk yarısına ilişkin veriler elimizde ve kaygı duyulan yönde bir gidişat içinde olduğumuzu izliyoruz.

Yılın ilk yarısındaki turist sayısı geçen yılın yüzde 28 altında kaldı. Öyle ki, turist sayısındaki azalma, her ay bir önceki aydan daha yüksek. Ocakta yüzde 6 olan düşüşün oranı, haziranda yüzde 41'e çıktı. Altı aylık verilere göre, Türkiye'ye en çok turist gelen 20 ülkeden yalnızca 3'ünde geçen yıla göre artış var, yalnızca 3'ünde...

Bir yandan hem turist sayısı azalıyor, bir yandan da turistler kişi başına daha az harcama yapıyor. Geçen yılın ilk altı aylık döneminde 751 dolar olan kişi başına ortalama harcama, bu yıl 647 dolara indi. Yüzde 14'e yakın bir azalma var. Belli ki bu yıl Türkiye'ye daha az harcama yapan ülkelerden gelenlerin sayısında artış yaşanıyor. Gürcistan bu konuda en tipik örnek. Batılı ülkelerden de daha az harcama yapan gelir düzeyi görece daha düşük olanların geldiği belirtiliyor.

Hem sayı, hem de kişi başına harcama azalınca doğaldır ki turizm gelirinde de çok ciddi bir düşüş ortaya çıktı. TÜİK verilerine göre geçen yılın ilk yarısında 10.5 milyar dolar olan turizm geliri, bu yıl 6.7 milyar dolarda kaldı. Üçte biri aşkın bir azalma söz konusu. 

Bu arada turizm gelirinde Merkez Bankası'nın ödemeler dengesinde yer alan rakamla TÜİK'in açıkladığı rakamlar arasında bir miktar fark olduğunu, bunun tanımdan kaynaklandığını, ama uzun vadede rakamların birbirine yaklaştığını belirtelim. 

27 milyar dolar hayal

Turizmde işlerin iyi gitmiyor olmasının bir dizi sonucu var. Antalya yöresinde tarım ürünü üreticileri perişanları oynuyor, çünkü turistik tesislerin talebi neredeyse bıçak gibi kesilmiş durumda. Yalnızca Antalyalı üreticiler değil ki bundan etkilenen... Türkiye'nin her yerinde turizme dönük çalışan her türlü mal ve hizmet üreticileri de etkileniyor bu durumdan. Turizmdeki sıkıntı daha az istihdam demek, bir süre sonra göreceğiz daha az vergi demek. Her ne kadar bütçe içinde çok fazla önemi olmasa da turizm kaynaklı vergi geliri azalacak. 

Daha büyük sorunu ise döviz geliri yönünden yaşayacağız. Türkiye bu yıl turizmden 27 milyar dolar gelir elde etmeyi öngörüyordu. Bu rakama, yurtdışında yerleşik Türk vatandaşlarının Türkiye'de yapacakları harcamaların dahil olmadığını belirtelim. 27 milyar dolar, yabancılardan beklenen gelirdi. 

Ama bakıyoruz, ilk altı ayda üçte biri aşan (yüzde 36) bir gelir düşüşü var. Bu oranı 27 milyar dolara uygulasak yaklaşık 18 milyar dolarlık bir gelir rakamıyla karşı karşıya kalacağız demektir. 

Bu iyimser bir rakam. Biliyoruz ki Türkiye turizm gelirlerinin yaklaşık yüzde 40'ını ilk yarıda, yüzde 60'ını ikinci yarıda elde ediyor. Ve şunu gözlüyoruz zaten, gelen turist sayısında her ay daha belirgin bir düşüş var. Dolayısıyla yılı daha önce de defalarca dile getirdiğimiz gibi 15 milyar dolar civarında bir turizm geliriyle kapatmamız söz konusu olabilir. 27 milyar dolarlık turizm geliri varsayımıyla yaklaşık 29 milyar dolar olarak öngörülen cari işlemler açığı da turizmdeki kayıp paralelinde daha fazla olabilir. O yüzden, cari işlemler dengesindeki göreli iyileşmeye fazla bel bağlamamak gerekir. 

15 Temmuz'un etkisi 

Bir de 15 Temmuz gibi bir musibet var başımızda. 15 Temmuz darbe girişiminin turizm üstünde nasıl bir etki yaptığını henüz tam bilmiyoruz. Kısmen temmuzda olmak üzere ağustosla birlikte turist sayısındaki gerileme çok dramatik bir hal alabilir.

Bir yandan Türkiye'nin güvenilir ve normal bir ülke olduğunu dile getiriyor, ama neredeyse tüm askeri birliklerin kaplarında iş makineleri ve kamyonlarla nöbet tutmaya devam ediyoruz. Yalnızca askeri birliklerin mi, Çankaya Köşkü'nün kapısında içi moloz dolu devasa kamyonlar bekliyor, insanlar yaya kaldırımlarında gecenin bir vakti oturmuş askeri birliklerin Köşke saldırmasını önlemeye hazırlanıyor. 

Kendi kendimize "Hala tehlike var" demiş olmuyor muyuz, "Hala tehlike geçmedi, her an her şey olabilir" demiş olmuyor muyuz... Çankaya Köşkü'nün bulunduğu yer, Ankara'daki diplomatik temsilciliklerin ağırlıkla bulunduğu bir semt. Yabancılara nasıl bir görüntü verdiğimizi hiç düşünmüyor muyuz...

Basit önlemlerle olmaz 

"Bize bir şey olmaz"cılık oynamaya devam ediyoruz hala. Turist sayımız, mevsim henüz tam gelmediği halde üçte bire yakın azalmış, turizm gelirimiz üçte birden fazla gerilemiş; yani yılın ikinci yarısında bu düşüşlerin oranı daha da artacak ama biz hala "2017 turizmde patlama yılı olacak, bu krizden daha güçlü çıkacağız" gibi hamasi nutuklar atmaktan geri durmuyoruz. 

Türkiye'nin sorunu algı... Türkiye'ye bakışı olumluya döndüremediğimiz takdirde biz turizmde 2017'yi de kaybederiz, sonrasını da... Bakalım bu gerçeğin farkına ne zaman varacağız...

Tüm yazılarını göster