Arap ülkeleri demokrasi hakkında ne düşünüyor?

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

YAKIN PLAN / Didem ERYAR ÜNLÜ Arap Reform Girişimi (Arab Reform Initiative-ARI) bağımsız araştırma ve politika enstitülerinden oluşan bir ağ. Bu ağın aynı zamanda ABD ve Avrupa'da da ortakları bulunuyor. Girişimin amacı Arap dünyasında gerçekçi bir demokratik reform programı geliştirmek ve bu yönde politikalar üretmek. Girişim üç temel prensibe dayanıyor. Bunlardan birincisi Arap dünyasının, kendi gerçeklerine ve tarihine dayanan bir reform kavramı geliştirmeye ihtiyacı olduğu. İkincisi, reform sürecinin siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel alanları kapsaması şartı. Üçüncüsü de, Arap ülkelerinin farklılıkları dikkate alınan bir reform kavramının oluşturulması. Arap Reform Girişimi, Arap kaynakları olduğu kadar uluslararası yardım kurumlarından, araştırma kuruluşlarından, şirketlerden ve gönüllü bireylerden fon sağlıyor. Mısır, Fas, Suudi Arabistan, Kuveyt, Ürdün, Sudan, Lübnan, Filistin ve BAE'den düşünce kuruluşlarının oluşturduğu girişimin, İspanya, Yunanistan, İngiltere ve ABD'den de ortakları var. Arap Reform Girişimi haziran ayı başında, Arap dünyasındaki demokratik reform durumunu anlatan ilk raporunu İskenderiye'de yayınladı. Raporun özelliklerinden birisi, Arap araştırma kuruluşlarının ortak çabası ve çalışması ile gerçekleştirilen ilk rapor olması. Arap hükümetlerine baskı uygulayarak demokratik reformlar yönünde daha somut adımlar atılmasını hedefleyen rapor, Ürdün, Filistin, Lübnan, Mısır, Cezayir, Fas, Suudi Arabistan ve Yemen olmak üzere sekiz Arap ülkesinin Temmuz 2006-Haziran 2007 dönemindeki demokratik manzarasını yansıtıyor. Demokrasi endeksinin ilk sırasında Ürdün var Rapor'da yer alan "demokrasi endeksi", demokrasi yönünde elde edilen ilerlemeyi dört temel unsur çerçevesinde değerlendiriyor. Bunlar güçlü kamu kurumları; haklar ve özgürlüklere saygı; hukuk devleti; eşitlik ve sosyal adalet. Endeksin ilk sırasında Ürdün yer alırken, Ürdün'ü Fas, Filistin ve Mısır izliyor. Arap Reform Girişimi'nin İngiliz ortağı olan Avrupa Reform Merkezi araştırmacılarından Clara Marina O'Donnell ise, raporda yer alan sıralamaların bölgedeki resmin tamamını yansıtmadığı görüşünde. O'Donnell "Arap ülkeleri demokrasi hakkında ne düşünüyor?" başlıklı değerlendirmesinde, bu tür göstergelerin çoğu zaman göreceli olduğunu, fakat raporda yer alanların tamamen tartışmaya açık olduğunu ifade ediyor. "Değerlendirme unsurlarının seçimi ve bu değerlendirmelerin ne şekilde yapıldığı sürpriz sonuçları açıklıyor" diyen O'Donnell'ın, bu sürpriz sonuçlardan kast ettiği şu: "Örneğin askeri çatışmalar dikkate alınmamış; bu da Filistin'in neden iyi not aldığını ortaya koyuyor. Maaş eşitliği demokratik gelişim göstergesi olarak seçildiğinden, fakirlik çeken Yemen oldukça yüksek puanlar almayı başarmış." Güvenlik ve istikrar, demokratik hakların önüne geçti O'Donnell yazısında, raporun sunulduğu İskenderiye konferansına ve konferansta yer alan ilginç görüşlere de dikkat çekiyor. Bu görüşlerden biri Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden Rami Khouri'ye ait. Khouri, son birkaç yıldır yaşanan savaşlar ve ABD'nin "terör savaşı" başta olmak üzere yabancıların baskısı, ideolojik çatışmalar yüzünden, demokratik reform sürecinin yavaşladığını, hatta bazı ülkelerde tamamen sonlandığını düşünüyor. Güvenlik ve istikrarın, demokratik hakların önüne geçtiğini ifade eden Khouri, bunun özellikle Lübnan, Irak ve Filistin gibi çatışmaların yaşandığı bölgeler için söz konusu olduğunu ifade ediyor. Khouri'ye göre bu durumu istismar eden hükümetler de var. Bunlar istikrarı muhafaza etmek için, reformları sürekli erteleyen Suriye ve Ürdün gibi ülkeler. O'Donnell'ın dikkat çektiği bir diğer isim de konferansa Mısır'dan katılan Profesör Mustafa Kemal El Sayid. El Sayid'in şikayet ettiği konu, demokratik reformları destekleyen Arap hareketleri ile ABD ve Avrupa sivil toplumu arasında bir bağlantı olmaması. Arap grupların büyük bir bölümünün Batı desteğine karşı olduğunu söyleyen El Sayid, bu tutumu son derece yanlış buluyor ve Avrupa sivil toplumunun Latin Amerika'daki demokratik dönüşümde çok önemli bir kaynak oluşturduğunu hatırlatıyor. Arap ülkelerinde demokratik reformlar yönünde çaba olduğunu, fakat henüz başlangıç aşamasından pek ileri gidilemediğini ifade eden O'Donnell, bizzat konferans sırasında yaşanan gerçek örneklere dikkat çekerek, aslında durumun ne kadar zor olduğunu bir kez daha vurguluyor. Bu örneklerden biri, Arap Reform Girişimi üyelerinden birinin hükümet baskısı yüzünden bir sene boyunca pasif kalmış olması. Bir diğeri ise, Hizbullah, Beyrut havaalanına ulaşımı engellediğinden, Lübnanlı katılımcıların evlerine dönememiş olmaları. Arap ülkeleri demokrasi hakkında ne düşündüklerini sorgularken, 2004 yılında Türkiye'yi "demokrasisi güçlü olmayan ülke" sınıfından çıkaran ve müzakere sürecini başlatan Avrupa Konseyi de 23 Haziran'da Türkiye'deki demokratik kurumların işleyişini sorgulayacak. Kriterlerin ne derece göreceli, ne derece tartışılır olacağını göreceğiz. Pasif yatırımcıların paralarını Wall Street'e çaldırmalarının 11 nedeni Ekonomik kararları mantıklı hesaplar doğrultusunda mı alıyoruz? Nöro-ekonomi veya davranışsal ekonomi bu sorunun cevabını arıyor bir süredir. Bu bilim dalı, harcadığımız parada, öfke, açgözlülük, korku gibi unsuların birbirleri ile nasıl etkileştiklerini inceliyor. Psikolog ve ekonomi yazarı Paul B. Farrell, "Pasif yatırımcıların paralarını Wall Steet'e çaldırmalarının 11 nedeni" isimli yazısında, Wall Street'te çok büyük bir "aptal" oyununun oynandığını ve 95 milyon ABD'li yatırımcının bu oyunun gönüllü kurbanları olduğunu söylüyor. Yatırımcının beyninin yıkanmasının çok kolay olduğunu ifade eden Farrell, yatırımcıların mantıklı düşünmediğini, bunun yerine inançlar, ideolojiler, prensipler, emirler gibi gerekçeler tarafından yönlendirildiklerini savunuyor. İşte "Pasif yatırımcıların paralarını Wall Steet'e çaldırmalarının 11 nedeni: 1. Asla yanılmadığınızı bilirsiniz: Wall Street akıllı reklam kampanyaları sayesinde bilinçaltını etkiler ve beyne "ekilen" bu düşünceler gerçek olarak algılanır. 2. Zihinsel muhasebeciniz bir hırsızdır: Beyniniz zihinsel muhasebeyi sever. Bir dolar geldiği, korunduğu veya harcandığı yer doğrultusunda farklı görünür. Vergi iadelerini hızla harcarsınız. Fakat babaannenizden kalan hisse senedini korurusunuz. Wall Street taraftarı gurular, cebinize giden yolun, bu zihinsel bilinçaltından geçtiğini çok iyi bilirler. 3. Kazanmayı sevmekten çok, kaybetmekten nefret edersiniz: Psikologlar buna olasılık teorisi adını verirler. Yatırımcılar kaybetmekten o derece nefret ederler ki, kazananlardan çok, kaybedenlere yönelip, mucize için dua ederiz. 4. You throw good money after bad "Zarar çukuru inanışı" önemli bir hatadır. İşte tanıdık bir örnek: İlk gaf: Bir eve çok para ödemek. İkinci, fiyatlar yükseldiğinde evi satmayı başaramamak. Eve bir teklif gelmesi, fakat ödediğinizin altında olduğu için bu teklifi geri çevirmek. Yüksek bir mortgage ödemek zorunda kalmak. 5. Karar felç eder, dolayısıyla hiçbir şey yapmazsınız: Beyninizin seçenekleri nasıl etiketlediği sonucu etkiler. Bir red midir, yoksa seçim mi; bu kararı bir kazanç olarak mı yoksa zarardan kurtulma olarak mı görüyorsunuz? Etiketlemede yaşanan karışıklık karar felcine yol açar, beyniniz kilitlenir, hiçbir şey yapamaz ve yine kaybeder. 6. Küçük işlerle uğraşmazsınız: Büyüklük kompleksi yüzünden küçük miktardaki paralarla ilgilenmezsiniz. Bu çok yanlıştır. Wall Street bankacıların daha fazla yat sahibi olmasını ve sizin kazandığınızın 100 katını kazanmasını nasıl açıklıyorsunuz peki? 7. Önemsiz konulara çok fazla odaklanırsınız: Beyniniz önemsiz konulara takılıp kalır ve bu yüzden gerçekten önem taşıyan konuları gözden kaçırırsınız. 8. En büyük düşmanınız, aşırı güvendir: Yatırımcının en büyük hatası, gerçekte bildiğinden daha fazlasını bildiğini düşünmesi ve orta düzeyde olan herkesi yenebileceğini sanmasıdır. 9. Sürüyü takip et: Trendler dostunuz değildir. Manipüle edildiğini bildiğiniz insanların arkasına takılmak işinize yaramaz. Fiyat en yüksekken satın alıp, en düşük olduğunda sattığınıza, siz kaybedersiniz, Wall Street sizin saflığınız sayesinde zengin olur. 10. Evet, çok şey bilebilirsiniz!: Aşırı bilgi zararlıdır, aklınızı karıştırır. Wall Street yatırımcıların mantıksız ve bilgisiz olmalarını tercih eder. Onun amacı sizi böyle tutmaktır. 11. Yeni kuralları bilmek, beyin yıkamayı kolaylaştırır: Yatırımcılar bugün Wall Street'in kendilerinden yararlanmasına daha fazla istekliler. Kendileri kadar Wall Street'in de zengin olmasını istiyorlar.

Tüm yazılarını göster