Araba devrilince...

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

İnsan doğasını çok iyi yansıttığına inandığım halk sözlerinden birinde, "Araba devrilince yol gösteren çok olur!" denir.

Gürcistan'la ilgili düşüncelerimi yazarken, önceden hiçbir bilgiye erişmemiş, bir fikri geliştirmemiş; hiç bir belge ortaya koymamış, olayların arkasından akıl yürütenler kervanına katılmak istemem.

Gürcistan'ın son yirmi yılını çok yakından gözledim; yerinde incelemeler yaptım, gözlemlerimi raporlara, gazete yazılarına taşıdım; ölçülerimi net olarak ortaya koydum, yorumlarımı ölçülerin mihengine vurdum. Geride belge bırakmış olmanın yarattığı güvenle bugün değerlendirme yapma cesaretini buluyorum.

Nelere dikkat edilmeli?

Gürcistan'da ilk ciddi incelemeleri 1990'lı yılların hemen başlarında yaptım. O dönemde Kuzey ve Güney Kafkasya ülkelerine ilişkin gözlemlerimi yaptıktan sonra, nelere dikkat edilmesi gerektiğini sıralamıştım:

Öncelikle bu bölgedeki ülkeleri yöneten insanların ciddi verilere, iyi düzenlenmiş enformasyona ve kirlilikten arınmış bilgilere sahip olmaları gerektiği yargısına ulaştım. Dünyamızın bu parçasında, coğrafyanın insanın karakterine yansımalarını, iletişimin temel aracı olan dil çeşitliliğini, kültürel farklılıkları içselleştirmeden bölgede yönetici olmanın, bumerang etkisi yapacak politikalar üretilmesine, insan ve sermaye kaynaklarının israf edilmesine yol açacağının altını özenle çizdim.

İkincisi, bölge ülkelerini yönetirken "bilgi sahibi olmanın" yeterli olmayacağını; o bilgileri ekonomik zenginliğe, dengeli ilişkilerle ve barışın korunmasına yansıyabilmesi için çok iyi "anlaşılmış" olması gerektiğini belirttim.

Üçüncüsü, stratejik açıdan sorun çözmeyen; taktik açıdan insan ve sermaye kaynaklarını israf eden yaklaşımların; hem kendilerine, hepsinden önemlisi de yöre insanına çok şey yitirtebileceğini belirttim. Bölgede yönetici olmaya soyunanların "hüner sahibi" olmalarının yetmeyeceğini, onun da ötesinde "yaratıcı" insanlar olmaları gerektiğini; "bilgelik" düzeyine erişmelerinin hepimizin yararına olduğunu anlattım.

Dördüncüsü, bölgedeki yöneticilerin, kısa vadeli sonuçlara yönelmesinin riskleri artıracağını; taam tersine uzun soluklu düşünmeleri gerektiğini; aceleci çözümlerin felaket getireceğini, o nedenle "stratejik sabır" sahibi olmalarının bir güvence olabileceğine ilişkin düşüncelere yer verdim.

Beşincisi, bu ülkelerde "değerler" üzerine değil; bütün halkların refahını artıracak "projeler" üzerinde üretilen bilgilerin, ortaya konan fikirlerin, sonuç yaracı uygulamaların "meşrulaştıracağı" karşılıklı-bağımlılık ilişkilerine özen gösterilmesi gerektiğini ileri sürdüm.

Altıncısı, insanlığın bütün "idealist" söyleme karşın, "reel politikanın" asla göz ardı edilmemesi gerektiğini; bu anlayışın bölgede, "Rusya'ya rağmen" iş yapmanın olanaksızlığını gösterdiğini, "...akıllı çobanın iki ineği birden sağma" berecisini göstereceğini; bu temel yaklaşımdan uzaklaşmamak gerektiğini düşündüm ve yazdım.

Yedincisi, olağanüstü etnik çeşitliliği, inanç farklılığı, kültür zenginliği ile Gürcistan'ın, "Tanrı'nın kendi emekliliği için ayırdığı" -Gürcüler'in anlatmayı sevdiği bir söylemdir- yer olmasının güzelliği, stratejik önemi nedeniyle, bölge ülkelerinin hepsi için önemli olduğunu; bütün komşularla iyi geçinme esasına dayalı bir anlayışla yönetilmesi gerektiği düşüncesine hep sadık kaldım.

Sağlıklı gelecekler kurma

Yazarak bıraktığım belgeler; bu konuları tartıştığım insanlar, yukarıda özetle aktardığım düşüncelere "gölge sadakati" gösterdiğimi teslim edecektir.

Şimdi kendimi araba devrildikten sonra yol göstermeye kalkanlardan görmüyorum; benim atalarımın da göçüp geldiği bu güzel ülkenin, Akkoyunlu Uzun Hasan döneminden Moğol istilalarına, İran'ın özellikle Şah Abbas'ın seferlerinden, Osmanlı egemenliğine, 70 yıla yakın Sovyet yönetiminin iyi incelenmesi gerekir. Kendi iç beyliklerinin kavgalarının yarattığı yıkımları iyi okunmuş olmalıdır ki, tarih bilinci harekete geçsin; geçmişten ders alarak daha sağlıklı gelecekler kurulabilsin.

Şimdi devrilen arabaya yol gösterme zamanı değil.

Şimdi, olup bitenin yıkımın en kısa zamanda nasıl tamir edilebileceği üzerinde tartışma, maddi ve manevi katkılar yapma zamanıdır.

Şimdi, bölge halklarının hepsinin ortak değerlerine saygılı; ortak iradelerini arkasına almış, ortak yararlarını koruyan projeler yapma günüdür.

Şimdi, gerçekten zenginlik üretimini güven altına alacak, barış inşa edecek, onu sürdürebilir kılacak ulusal ve uluslar arası kurumları yaratma anıdır.

Şimdi, düşündüklerimizi ve söylediklerimizi, hepsinden önemlisi de yaptıklarımızı sorgulama evresidir.

Şimdi "...düşmanlarımızı öğretmen yapma" günüdür. Bugünleri iyi değerlendirmeliyiz.

Tüm yazılarını göster