Anonymous, Kongre'ye?

Edip Emil ÖYMEN YENİLEŞİM edip.oymen@outlook.com


 

New York'un Kadıköy-Üsküdar'ı Brooklyn'de bir Kongre adayı var: George Martinez..."Wall Street'i İşgal Et" hareketinin bir  eylemcisi... Kasım'da yapılacak ABD Başkanlık ve Parlamento seçiminde bağımsız milletvekili adayı.
Nasıl oluyor da "sistem" karşıtı bir eylemci, aynı "sistem" içinde milletvekilliği adaylığına kalkışıyor? Arkadaşın yanıtı yalın: "Evet, ülkemdeki demokratik sistemin iyi işlemediğini söylüyorum. Bu bozukluğu gidermek amacıyla, aynı sistemi kullanarak milletvekili seçilmek istiyorum."
Eylemci arkadaşlarından, onu desteklemeyenler var. Ne de olsa, George'un, "sistem içinde sistemle mücadele" fikrini saflık olarak görüyorlar. Ve zaten seçilecek kadar oy alacağını sanmıyorlar.

*

Yakasına iliştirdiği "Anonymous'a Oy Verin" rozetiyle, George Martinez Amerikan Kongresi'ne girmeyi ümit ediyor. Halk, böyle bir adaya oy verir mi? Bilmiyoruz. Ama eğer seçilirse, Korsan
Parti'nin Avrupa'daki seçim başarıları gibi "daha önce örneği olmayan" bir gelişme olur.
Tam da bu konuda en "olmadık" bir değerlendirmeyi öyle önemli biri yaptı ki!

Avrupa Birliği'nde bilgi ve iletişim teknolojilerinin her şeyinden sorumlu  Dijital Gündem Bakanı Neelie Kroes, İsveç'in saygın gazetesi Svenska Dagbladet'te 14 Haziran günü yayınlanan makalesinde şöyle yazdı:
"1968 kuşağı için çevre hareketi ne anlama geliyorsa, şimdiki genç kuşak için de İnternet özgürlüğü aynı anlama geliyor. Arap Baharı, ACTA tartışması, Korsan Partilerin ortaya çıkması şunu gösteriyor: İnternet özgürlüğü önemli bir konudur. Politikacılarımız da, buna en yüksek önemi vermelidir. Eğer, tabii, işlerini kaybetmek istemiyorlarsa."

*

Şimdiye kadar, "bakan" düzeyinde bir kişinin, "sistem karşıtı" olarak tanınan bir siyasal oluşuma dair böyle bir yorum yaptığına tanık olmadık. Neelie Kroes, cesur medyatik çıkışlarıyla dikkat çeken renkli bir şahsiyet. Avrupa Birliği'nin bataklık gibi bürokrasisi içinde farklı bir ses. Bir keresinde, İnternet özgürlüğüne dair yaptığı bir konuşma sırasında, çantasından bir kelepçe çıkartıp salona gösterdi. Herkesin şaşkın bakışları arasında, "Bakınız, bu kelepçe şu an açık. Bunu hep açık tutmalıyız" diyerek İnternete (ve bilgiye) erişimin özgür olması gerektiğini söyledi.

Siyasette yenilikçilik, sadece ileri teknolojiyi veya sosyal medyayı akıllıca kullanmak değil. Yenilikçilik, aslında "el"den ziyade "akıl"da. Halka şirin görünmek ve desteğini diri tutmak için Eski Yunan'dan bu yana politikacılar popülist olmak zorunda. Ama bunu, çağın yeni yaşam koşullarına ve düşünce tarzına uydurmayı başaranlar, siyasette daha çok iz bırakıyor. Neelie Kroes bir dahaki sefere AB Komisyonu'nda görev alamasa da (ki, her halde daha da yükselecek), George Martinez, Temsilciler Meclisi'ne seçilemese de, geride bıracakları siyasal izleriyle hatırlanacaklar.

Son not: George, Wall Street'i İşgal Et Kampanyası'nın lideri falan değil. Zaten bu eylemin lideri yok- şimdiye kadar kimse "liderim" diye çıkmadı. Sözcüsü de olmadı. Sosyal medya türü "kendiliğinden" bir örgütlenme şekliyle oluştu. Nereye kadar böyle gidecek? Bunu da bilmiyoruz.

Tüm yazılarını göster