Amerika’yı yeniden keşfetmek

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

2015 yılının başat yatırım teması “Amerika’yı yeniden keşfetmek.” Geçen hafta uluslararası yatırım bankaları tarafından yapılan sunumlarda verilen mesajlarda tüm yollar Amerika’ya çıkıyordu. 
(i)Ekonominin güçlenmesine paralel dolardaki yükseliş dalgasının süreceği, (ii) Wall Street’in yeni zirveler görmeye devam edeceği, (iii) ABD tahvil faiz oranlarında yükselişin sınırlı olacağı, (iv) güçlü doların gelişmekte olan piyasalardaki dalgalanmayı zaman zaman artıracağı. 

(i) Güçlü ekonomi, güçlü para: ABD dolarının güçlenmesi iktisadi mantığa uygun bir önerme. Avrupa ve Japonya’nın borç-deflasyon- durgunluk tuzağından çıkmakta zorlandığı, gelişmekte olan ülkelere yönelik güvenin azaldığı bir konjonktürde ABD doları emin liman olarak öne çıkıyor. 

(ii) Wall Street’te yeni zirveler: Avustralya’da yapılan G20 toplantılarında -ABD- hızlı büyümesi ve güçlü ekonomisi ile örnek ülke konumundaydı. Dünya borsalarının performansı da Wall Street’in dünyadan net bir şekilde pozitif ayrıştığını gösteriyor. 

Avrupa ve Japonya’nın borç sarmalından çıkamadığı, gelişmekte olan ülkelerin yapısal sorunlarla boğuştuğu bir konjonktürde küresel sermaye haklı olarak dolar cinsi varlıklara yöneliyor. 

MSCI ABD hisse senedi endeksinin bir, üç, beş yıllık ortalama getirileri %13 ile %18 arasında dalgalanıyor. Söz konusu getiriler dünya piyasalarının getirisini iki katına yakın. Üstelik bu yüksek getiri dünyaya göre çok daha az bir dalgalanma ile sağlanmış. 

2015 farklı bir yıl olacak gibi gözükmüyor. Avrupa’nın %0,7, Japonya’nın %1,0 büyümesinin beklendiği bir ortamda ABD ekonomisinin %2,5 büyümesi bekleniyor. Gelişmekte olan ülkelerin büyümesi %5 civarında olacak. Ancak Çin ve Hindistan gibi yıldız ülkeler hariç tutulduğunda söz konusu büyüme %3,0-%3,5 bandına geriliyor. 

Söz konusu büyüme farkı gelişmekte olan ülkelerde sık sık görülen politik dalgalanmalar, yolsuzluk skandalları, iç savaş risklerini üslenmek için yeterli değil. Dolayısıyla küresel sermayenin ABD’ye akması, doların güçlenmesi ve Wall Street’in yükselişini sürdürmesi için uygun bir ortam var. 

(iii) ABD faizleri tahminlerin altında artacak: Doların güçlenmesi Avrupa ve Japonya ekonomilerinin durgunluk, deflasyon, borç sarmalından çıkmasına yardımcı olacak bir gelişme olur. Euro ve yenin reel olarak değer kaybetmesi bu ülkelerde büyümenin uyarılması için hayati önem taşıyor. Ancak ufak bir sorun var. Dünya için iyi olan ABD için kötü olabiliyor. Güçlü dolar bir seviyeden sonra ABD ekonomisinin rekabet gücünü ve büyümesini baskılayacaktır. Bu yüzden Fed’in faiz artışlarına geç başlaması ve artış adımlarını sınırlı tutması bekleniyor. Dolayısıyla ABD tahvillerinde geçen sene görülen sert yükselişin bir benzeri beklenmiyor. 

(iv) Gelişmekte olan ülkelerde balayı bitti evlilik devam ediyor: Gelişmekte olan ülkelerde geçtiğimiz senelerde yaşanan sürü psikolojisi geçerli olmayacak. Bol paranın tüm varlık fiyatlarını yukarı çektiği güzel günlerin sonuna geldik. Avrupa ve Japonya ekonomilerindeki sert yavaşlama gelişmekte olan ülkelerin büyümesini aşağı çekiyor. Gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızı Avrupa ve Japonya ile karşılaştırılmayacak kadar yüksek olmaya devam edecek. Ancak %3-%4 civarında büyüyen bir gelişmekte olan ülke %2,5 civarında büyüyen ABD ekonomisine göre yeterince cazip değil.

Türkiye 2015 yılına gelişmekte olan ülkeler geneline göre daha avantajlı bir konumda giriyor. Avrupa ekonomisindeki yavaşlama Türkiye ekonomisini olumsuz etkiliyor. Ancak küresel büyümedeki yavaşlama ve arz fazlası enerji fiyatlarını aşağı çekerek Türkiye ekonomisini rahatlatacak.

Ortadoğu’daki sivil savaşın sona erdiği bir ortamda yıldız piyasa konumuna gelebiliriz. Ekonomi yönetiminin dünya piyasalarının bu hediyesini yapısal sorunlarımızı çözmek için akıllı bir şekilde kullanacağını ümit edelim.

Tüm yazılarını göster