Aman piyasalar etkilenmesin!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

EKO ANALİZ / Alaattin AKTAŞ ala.aktas@gmail.com Bir dönem piyasa = İMKB gibi bir algılamamız vardı. Ne kadar da önemliydi borsadaki fiyat hareketleri. Siyasiler, birbirlerine karşı eleştiri malzemesi bile yapıyorlardı borsayı. "Sen şunu şunu dedin, bak borsa düştü" ya da "Biz şöyle şöyle yaptık, bakın borsa yükseldi" gibi müthiş yaratıcı, ekonomi literatürüne geçecek değerlendirmeler yapılıyordu. Öyle ya, ekonomi demek, borsa demekti; ekonominin kalbi borsada atardı. Eski Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, "Buzdolabı alıp satanın elde ettiği karla, hisse senedi alıp satanın elde ettiği kar arasında ne fark var" diyerek hisse senedi alım-satım karına da vergi getirmek isteyince kıyamet kopmuş, sözüm ona "yatırımcı çığlığı" yükselmişti borsadan. Ancak, hisse senetlerinin yüzde 70'i yabancıların eline geçince, Türk yatırımcılardaki yüzde 30 da sınırlı sayıda elde toplanınca borsa biraz "gözden düştü". Artık, ekonomi denilince aklımıza yalnızca borsa gelmiyor; bu da bir aşama, ama yine de öncelikle düşündüğümüz, baktığımız ve adına "piyasalar" dediğimiz üç kavram var; borsa, döviz ve faiz. Kimileri daha da ileri gidip, "ana piyasa" olarak borsayı görüyor, döviz ve faizden ise "alternatif piyasalar" diye söz edebiliyor. Döviz ve faiz herkesi, borsa (yabancı hareketlerinin yarattığı etkiler dışında) yalnızca hisse senedi sahiplerini ilgilendirirmiş, ne önemi var ki... İşte bu çok önemsediğimiz piyasalar olumsuz etkilenmesin diye, bir dönem sabah saatlerinde açıklanan verilerin zamanını değiştirdik. Sabah saatlerinde açıklanacak bir veri, ya o gün piyasaları olumsuz etkilerse, maazallah! Ne yaptık, açıklamaları piyasaların kapanma saatine kaydırdık. Böylece, piyasa oyuncularına açıklanan verileri sabaha kadar "sindirme", "daha iyi algılama" ve "aşırı tepki vermeme" zamanı tanımış olduk. Fiyat endeksleri, ödemeler dengesi, iç ve dış borçlar, dış ticaret verileri, Hazine'nin nakit gerçekleşmeleri, iktisadi yönelim anketi gibi verilerin açıklanma saatini, borsanın kapanış saatine kaydırdık. Ama piyasaları etkileme gücü bulunmayan bazı "önemsiz" verileri yine eskiden olduğu gibi sabah saatlerinde açıklamaya devam ettik. GSYH, bütçe, kapasite kullanımı, sanayi üretimi, işgücü istatistikleri, tüketici güven endeksi ve turizm istatistikleri bu veriler yer alıyor. Veri açıklamadaki bu saat kaydırma operasyonları, her şey bir yana, piyasadaki karar alıcılara saygısızlıktan başka anlam taşımıyor. Sanki, piyasaya yön verenler, açıklanacak verilerle ilgili hiç ön bilgiye, tahmine sahip değiller de, yapılan açıklama karşısında donup kalıyorlar. Piyasada çok sayıda kuruluş enflasyon tahmini yapıyor örneğin, bu alanda pek sürpriz yaşanmıyor. Bütçe gerçekleşmesine bakıp ithalatı, ithalattan yola çıkarak dış ticaret açığını, ticaret açığından cari açığı tahmin etmek de fazla zor olmasa gerek. Hepsi bir yana, Anayasa Mahkemesi türban kararını açıkladığında, piyasalarda yaprak kımıldadı mı? Türban kararı, enflasyondan, dış ticaretten ya da ödemeler dengesinden daha mı az önemli? Kabul edelim artık; iç gelişmeler önemini yitirdi, piyasada hakimiyet sahibi yabancılar, içeriye değil, dışarıya bakıyor. Biz ise halen "Enflasyonu şu saatte açıklarsak piyasa etkilenir" diye anlamsız saplantılarla hareket ediyoruz. Akşam üstü saatlerinde açıklanan ekonomik verilerin, medyada yeterince ve derinlemesine analizler yapılarak yer bulmasında sıkıntı yaşandığı da bilinen bir gerçek. Ekonomik verilerin, piyasayı, açıklanma saatinden dolayı olumsuz etkileyeceği bize özgü bir korku. Örneğin ABD hangi veriyi piyasaların kapanma saatine kadar bekletiyor? Bazı verileri, oluşturulma zamanından dolayı geç saatte açıklamak kaçınılmaz. Ancak, hazır verileri bir süre elde tutup açıklamak çok anlamsız. Bu konuda eskiye dönüş için bir ara girişimler olmuş ve çalışma yapılmıştı. Dileriz, bu korkudan arınırız da makul zamanlamaya döneriz.

Tüm yazılarını göster