Altın mı, toprak mı?

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

"Param var, nereye yatırım yapayım?" sorusuna cevap aranıyor.

Üzerimize 'kabus' gibi çöken tartışmalardaki ayrıntıların içeriği ise bu soruya açık açık yanıt veriyor.

* *

Örneğin, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile ilgili tartışmalar…

Bakan, ithalatçıların bugüne kadar elini kolunu sallayarak GDO'lu ürün ithalatı yaparken, çıkarılan yönetmelikle bunun sınırlandırıldığını vurguluyor.

GDO'lu ürünlerde en büyük kalem olan soya ithalatı durduruldu diye beyaz et ve yem üreticileri ayaklanıyor.

Uzun yıllardır bu konuda arada bir fikir beyan eden dernekler (-ki bu konuda fikir beyan etmek, kamuoyu oluşturmak  o derneklerin asıl işi, yani bunun için varlar…) fırsattan istifade seslerini biraz daha gür çıkarmaya ve dernek üyelerine, "biz buradayız" mesajı vermeye çalışıyor.

* *

GDO'nun çıkış nedeninin ürünü iklime, toprağa, damağa uygun hale getirmek olduğu unutuluyor.

Türkiye'nin iklim, toprak çeşitliliği, kullanmayıp atıl bıraktığı potansiyeli nedeniyle GDO'ya ihtiyacı olmadığı belirtilmiyor.

Verimli toprakların kıymeti bilinmiyor, kısa sürede bunun anlaşılacağı ancak (ben böyle düşünmesem de…) bu sürede toprakların el değiştirmiş olma ihtimalinin yüksek olduğu ise arada bir cılız bir söylemle gündeme getiriliyor.

* *

Ben niye öyle düşünmüyorum?

Örneğin 'altın'…

Altın, "Türkiye'nin tasarruf alışkanlığı yok, buna imkanı da yok" diye tabu koyanları yanıltmışa benziyor.

Doğrudur, gelişmiş ülke merkez bankalarındaki altın rezervi ile gelişmekte olan ülkelerin MB'lerinde tutulan altın rezervleri arasındaki farkı, dolayısıyla tasarruflar arasındaki farkı, FED'in kasasındaki 8 bin 200 tonluk altın ile Türkiye Merkez Bankası'nın kasasındaki 186 ton altın arasındaki fark kanıtlıyor.

İtalya, Almanya gibi ülkelerin kasalarındaki altının, günümüzün devi olarak nitelendirilen Çin, Hindistan, Japonya gibi ülkelerin kasalarındaki altın toplamının 2-3 katı olduğu da biliniyor.

Ancak Türk halkının yastık altında ki 4-5 bin ton olarak tahmin edilen tasarrufu unutuluyor.

Türk halkının aynı şekilde toprağa yatırımı da geleneksel olarak benimsediği gözardı ediliyor.

· * *

Toprak ve altın.

29 yıllık süreçte fiyatlar genel seviyesindeki artış baz alınarak yapılan hesaba göre altının şu anda 2 bin dolar seviyesinde olması gerekiyor.

Önümüzdeki dönemde, ekonominin toparlanıp enflasyonlu sürece girme ihtimalinin yüksekliği de ibreyi altına kaydırıyor.

Talep artışı ve enflasyonlu süreç tarım ürünlerini de etkileyeceğinden 'toprak' ve toprakla üretim de yatırım için ön plana çıkıyor.

Bu da bize avantaj sağlıyor; enerjimizi tartışmalara değil, elimizdeki tasarrufların değerlendirilmesine harcayıp, zamanı iyi kullanabilirsek.

Tüm yazılarını göster