Almanya Euro'yu bırakmaz, AB bitmez

Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

Almanya'nın Euro'yu bırakacağı söylentisi dolaşıyor. İrlanda görüşmeleri sırasında, Merkel'in diğer ülkeleri bununla tehdit ettiği konuşuluyor. Temel yapıda sıkıntı olsa da, para birliklerinde her zaman bir kazanan vardır. Avrupa para birliğinde kazanan hiç şüphesiz Almanya'dır. Almanya bugün güçlü bir ekonomiye, son 18 yılın en düşük işsizlik oranına ve sıfır enflasyona sahip. Avrupa ihracat piyasasında tekel pozisyonunda; Avrupa Merkez Bankası'nda(AMB) bütün kontrol elinde. Bu şartlar altında Almanya parasal birliği niçin terk etsin ki?

Almanya'nın Euro'yu savunması için başka sebepler de var. Sorunlu ülkelerdeki bankaların batması, borçların geri ödenmemesi, Almanya'nın işine gelmez. Çünkü tahvillerin bir kısmı Alman bankacılık sektörüne ait. Ayrıca; Euro projesi ağırlıklı olarak Alman politik rejiminin bir projesiydi. Siyasi anlamda çok yatırım yapıldı. Bu ekonomik, politik ve finansal nedenlerden dolayı, Almanya Euro'yu bırakmaz. Diğer ülkelerin aleyhine olacak şekilde, büyük avantajlar kazandı. Almanya zaman zaman sert mesajlar verebilir, ancak Alman refahının sürmesi için elinden gelen bütün çabayı gösterecektir. Darboğazdaki ülkeleri; 'Sıkı tedbir politikaları iyidir; Avrupa yardım için hazır' gibi söylemlerle ikna etti. Kartlarını iyi oynuyor.

Bir parasal birlikte kazanan ve kaybeden olmalıdır. Almanya kazanan olduğunu biliyor, kaybedenlerin bunu fark etmemesi için de her şeyi yapıyor. Almanlar, Euro tahvilinin çıkartılması gibi majör değişikliklere de karşı çıkıyorlar. Euro ve Almanya için en büyük risk; sorunlu ülkelerin, Alman bankacılara ve AMB'ye karşı ayaklanmaları olur ki, bu da şimdilik pek mümkün görünmüyor. Kısaca; sıkıntılı ülkelerdeki sosyal patlama radikal önlemlerin alınmasına yol açmadıkça, Almanya AB içindeki sorunları ötelemeye çalışır.

AB'deki gelişmeler küresel piyasalar için risk yaratmaya devam ediyor. AMB'nin geçen haftaki açıklamaları ve ABD istihdam raporunun hayal kırıklığı yaratması, piyasalardaki satış baskısını azalttı. Euro biraz toparlandı. Bir önceki hafta 'EUR/USD 1.20'ye gidiyor' diyen piyasa yorumcuları, hemen '1.40' seviyesini gündemlerine aldılar. Olabilir, fakat önce 1.3440-1.3470 bölgesinin aşılması gerekiyor. Kapanış anlamında bu bölgenin üzerine çıkmadıkça, son beş haftadır görülen Euro-negatif ortam sona ermez. İrlanda parlamentosundaki bütçe görüşmelerinden çıkacak sonuca göre Euro'nun kısa dönemdeki gidişatı belli olur.

Çok soru aldığım konu başlıklarından birisi altın. Bunu tahminlerimin genel olarak doğru çıkmasına bağlıyorum. Çin yönetimine yakın bir yayın organında dün çıkan 'Bu hafta sonu faizler artırılacak' haberine rağmen, altın $1,429 seviyesine yükselerek yeni bir rekor kırdı. Altının bu seneki getirisi yüzde 30 civarında. Sene başından beri yazılarımda özellikle vurguladığım gümüşün getirisi ise yüzde 70. Değerli metallerin her portföyde yer alması gerektiğini savunan birisi olarak, yükselişler benim için şaşırtıcı değil. Merkez bankası alımlarının, arkasında fiziksel altın bulunan borsa yatırım fonlarına yoğun sermaye akışının ve düşük faiz ortamının 2011 senesinde de sürmesi beklenebilir.

1973 senesinden başlayarak yaptığım analize göre; ABD kısa dönem reel faizler yüzde 3'ün üzerine çıktığında altının yıllık getirisi negatif oluyor. ABD reel faizlerinin bugün negatif olduğu düşünüldüğünde, faizin yüzde 3'ün üzerine çıkması için biraz daha zaman olduğunu söyleyebiliriz.    

Tüm yazılarını göster