Alman şirketler perakende sektöründeki potansiyelle ilgileniyor

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Alman firmalarının başta kimya, otomotiv, elektrik olmak üzere çok uzun yıllardır Türk pazarında faaliyet gösterdiklerini kaydeden Landau, Türkiye'de en sağlam büyüme potansiyeline sahip olan sektörün, perakende sektörü olduğunu kaydediyor.

Mart ayı başında Alman - Türk Ticaret ve Sanayi Odası, Innowise GmbH adına ve Almanya Ekonomi Bakanlığı desteğiyle, çevre teknolojileri, çevre danışmanlığı, makine imalatı, metal işleme, atık su işlemesi, yenilebilir enerji üretimi, ölçüm ve ayar teknikleri, atık su teknolojisi, hizmet sektörü ve bilgi teknolojileri sektörlerinde uzmanlaşmış Alman firmaları  Türkiye'ye geldi. Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası 27-30 Nisan tarihleri arasında ise sanayide enerji verimliliği konusunda ihtisaslaşmış Alman firmalarını Türkiye'ye getirecek. Amaç, Türk ve Alman firmaları arasındaki işbirliğini artırmak.

Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Üyesi Marc Landau dünya genelindeki ekonomik krize rağmen, 2009 yılının Türk-Alman ilişkileri açısından kötü bir yıl olmadığını söylüyor. Landau, Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odasının 2009 yılında 100'ün üzerinde artış kaydederek, 500 üyeye ulaştığını kaydediyor. Landau, Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen Alman firmaları Türkiye'ye getirdikleri gibi, Almanya'da yatırım yapmak isteyen Türk firmalarına da kolaylık sağlanması için çalışmalar yapmayı amaçladıklarını kaydediyor.

Alman firmalarının başta kimya, otomotiv, elektrik olmak üzere çok uzun yıllardır Türk pazarında faaliyet gösterdiklerini kaydeden Landau, Türkiye'de en fazla umut vadeden ve en sağlam büyüme potansiyeline sahip olan sektörün perakende sektörü olduğunu kaydediyor. Landau, süpermarketlerin ve alışveriş merkezlerinin sayısının çok ciddi bir şekilde artığına dikkat çekiyor.

Türkiye'nin çok fazla sayıda küçük ve orta ölçekli işletmeye sahip ekonomik yapısıyla, resesyonlara karşı, büyük işletmelerin daha fazla olduğu ulusal ekonomilere göre dayanıklı olduğunu kaydeden Landau, Türkiye'deki bankacılık sisteminin de oldukça sağlam bir yapıya sahip olduğunu ifade ediyor. Türk ekonomisinin esnek yapısı ve AB'ye yakınlığı, Uzakdoğu ekonomilerine kıyasla önemli avantajlar arasında değerlendiriliyor.

10 yıl önce kimse yenilenebilir enerjilere ciddi bakmıyordu

Marc Landau, perakende sektörünün yanı sıra, yenilenebilir enerji sektörünün de hızla büyüyen ve gelecek vadeden sektörlerin başında geldiğini belirtiyor. Landau, "10 yıl önce yenilenebilir enerjileri tanıtmaya ve bu yönde bilinçliliği artırmaya çalıştığımızda, Türkiye'deki otoriteler bu konuya çok ciddi yaklaşmıyorlardı. Oysa bugün herkes yenilenebilir enerjilerin önemini kavramış durumda. Bu sektöre yönelik yasaların bir an önce meclisten geçmesini bekliyoruz. Bunun ardından çok büyük enerji projeleri gündeme gelecektir."

Bu arada geçtiğimiz ay Ankara'da Alman işadamları ile biraya gelen Enerji Bakanı Taner Yıldız da Almanya'nın Türkiye'nin enerji yatırımlarında önemli partnerlerinden biri olduğunu belirtmişti. Bakan Yıldız, 'Türkiye ve Almanya enerjide iki benzer ülke. İkisinde de petrol ve gaz yok ancak kömür var. Almanya enerji yatırımlarında en önemli partnerlerimizden biri olacak. Almanya'da nükleerle ilgilenen firmalar var. Eminim bu firmalar Türkiye'deki nükleer süreçte de yer alacaklardır" yorumlarında bulunmuştu.

Türkiye'ye en fazla yatırım yapan ülke Almanya

Almanya'nın Türkiye'ye yönelik ihracatının 2001-2008 yılları arasında yüzde 150 oranında artışla 6 milyar Euro'dan 15 milyar Euro'ya ulaştığını kaydeden Landau, Türkiye'deki Alman sermaye iştirakli şirketlerin sayısının da aynı dönemde binden, yaklaşık 4 bine yükseldiğini kaydediyor. Landau, Türkiye'deki yabancı yatırım miktarı açısından Almanya'nın ilk sırada geldiğini kaydediyor. Türkiye'deki toplam Alman yatırımları da 2007 sonunda 732 milyon Euro iken, 2008 yılında 700 milyon Euro'nun üzerine çıktı.

Türkiye'nin 2008 yılı ihracatında birinci sıra 13 milyar dolarla Almanya'ya ait. Almanya'yı 8,1 milyar dolarla İngiltere; 7,8 milyar dolarla İtalya; 6,6 milyar dolarla Fransa ve 6,5 milyar dolarla Rusya izledi. İthalat için kaynak ülkeler sıralamasında ise 31,3 milyar dolarla Rusya; 18,7 milyar dolarla Almanya; 15,6 milyar dolarla Çin ilk üç sırayı aldı. 2008 yılında ikili ticaret bilançosu 5,723 milyar dolarla Almanya lehine sonuçlandı. Türkiye-Almanya arasındaki dış ticaret hacmi ise 2005 yılından bu yana ciddi bir artış sergiliyor. 2005 yılında 150 milyon dolar civarında olan ticaret hacmi, 2008 yılında 334 milyon dolara ulaştı.

Bir başarı örneği: WILO

Su ve Atık Su Yönetimi konusunda uzman firmalarından biri olan Almanya Dortmund merkezli WILO, 1992 yılından bu yana Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Almanya Birinci Futbol Ligi takımlarından Borussia Dortmund'un stadının su ve atık su arıtma pompa sistemi modernizasyonunu yapan WILO dünya genelinde 6 bin civarında çalışana sahip. Şirketin 2008 yılı cirosu ise 1 milyar Euro civarında oldu. WILO Türkiye ise 60 çalışan, 30 satış bayisi ve 62 teknik servisle hizmet veriyor. Türkiye'de pazar lideri konumunda bulunan WILO, Türkiye'de 35 milyon Euro'luk ciroya ulaşmış durumda. WILO Türkiye Satış Direktörü Cem Çakır, satış rakamları açısından WILO Türkiye'nin Rusya'dan sonra ikinci sırada geldiğini ifade ediyor. Türkiye'de atık su arıtmasının yüzde 80'inin, eski teknolojiye dayalı olması ve bunun modernize edilmesi gerekliliği, Türkiye'nin WILO için dev bir potansiyel oluşturduğunun en somut kanıtı. Sektöre yönelik yapılan bir araştırma, su ve atık su altyapısını modernize etme alanında 2023 yılına kadar 34 milyar Euro'luk yatırıma ihtiyaç duyulacak. Sunduğu potansiyelin yanı sıra, Türkiye bölge açısından da WILO için stratejik bir önem ifade ediyor. Yakın Doğu, İran ve Irak gibi ülkeler doğrudan Türkiye ofisi tarafından yönetiliyor.

Tüm yazılarını göster