“Ana akım makro ekonomistler zaten muazzam bir inanılırlık ve saygıyı kaybetmiş durumdalar ve onların değişime karşı inatçı dirençleri yarardan çok zarar getiriyor. Keynes'in Genel Teori'nin açılış paragrafında bize hatırlattığı gibi onların politikaları "yanıltıcı ve yıkıcı" olabilir.”
Louis-Philippe Rochon, IMF Finance & Development dergisinde Nobel ödüllü iktisatçı Angus Deaton’ın gayet heterodoks makalesine (Mart 2024), Medium.com’dan cevap verdiği makalesinden (Nisan 2024) alıntı bu cümle. Angus tek değil diyor. Post-Keynesci iktisat ismi Marc Lavoie cümlesine atıf yapıyor: “Ana akım makroekonominin mevcut durumundan kayda değer bir memnuniyetsizlik var.” 2008 krizi sonrası kredi derecelendirme kuruluşları gibi ana akım ortodoks, neoklasik iktisat(çılar) sıkça sorgulanıyor.
Lavoie para arzının endojenliği noktasında ödünç verilebilir fonlar teorisi ve Wicksell’in doğal faiz oranı ile çeliştiğini ve faiz oranının dışsal olarak belirlenmesini gerektiğini söylemektedir (Yozgatlı, 2007). Linkleri bağlamak isteyenler için tanıdık ama bir o kadar uzak geldi mi? “The Monetary Policy Institute Blog” kurucularından Rochon ve arkadaşları uzun zamandır işlemeyen satınalma gücü paritesi (PPP), Phillips Eğrisi gibi neoklasik iktisat ve para politikalarına şekil veren teorileri sorguluyorlar.
“Institute For Financial Transparency” direktörü Richard Field, Rochon’un makalesindeki bu paragrafa atıf yaparak, bir diğer Nobel ödüllü Janet Yellen’in eşi Akerlof'a atıfla kendi sitesinde “Why Haven’t Economists Embraced the Information Matrix?” yazısında şu paragrafı yazıyor: “Ünlü Limon Problemi makalesinin yayınlanmasından sonra Profesör Akerlof, mesleğin matematiksel modellerin kullanımına doğru kaydığını belirtiyor. Bu durum, bir makalenin hakem değerlendirme sürecinden geçebilmesi için matematiksel modellerin kullanımının neredeyse bir gereklilik olduğu akademik dergilerden daha doğru olamaz.”
Dünyada bunlar olurken bizde ise ortodoks para politikasını tek doğru diye sunan ve heterodoks iktisatı yok sayan veya ti’ye alan ana akım yorumlar ile neoklasik dikteler, serbest piyasa makyajlı neoliberalizmin çıktısı olarak aslında tekelci anlayışı ile haberlerde, yazılarda, ekonomi programlarında öne çıkarılıyor.
Reel faiz şarttır, swap hariç net rezerv, kredi mevduattan verilir, bankalar merkez bankasından ucuza fon alıp pahalıya satıyor, denk bütçe, bütçe açığı için vergi toplamak ve kamuda tasarruf şarttır, enflasyon salt parasal bir olgudur, merkez bankasının zararı için hazine para verecek, kur korumalı mevduat dolarizasyondur, asgari ücret enflasyonu arttırır, ve daha niceleri.
İşte bu neoklasik ezberlerin her dönemde, her şartta ve ortamda salt doğru olduğu, çözümlerinin ise bir tek ortodoks para politikası ile sağlanabileceği katolik inancının tezatıdır oksimoron. Deaton, Rochon, Akerlof, Lavoie gibi isimler dünyada bu yüzden epistemolojiyi öne çıkarıyorlar. Merkezin zararı 818 milyar çok konuşuldu. Ama KKM merkeze devredilmiş olmasına rağmen 10 aylık süreçte hazinenin 650 milyara yaklaşan faiz yükü konuşulmuyor.
Bu şekilde devam ederse yıllıkta muhtemelen merkez bankasını yakalayacak. Ana akımın iddiası neydi? Faiz artışı kuru baskılayacak, bütçe açığı kapanacak, dış ticaret açığı azalacak, enflasyon düşecekti. Geldiğimiz noktada dış ticaretteki düşüş enerji ve altın ithalatı kaynaklı. Diğerleri hepimizin malumu. Tüm rakamlar heterodoks denilen dönemden daha yukarıda. Gerçi heterodoks da sayılmazdı ama. Satıcı enflasyonu, kar güdümlü enflasyonu burada çok yazdık. Çok limitli sayıda heterodoks isim uzun süre dile getirdi.
Zabıta çözümler enflasyonu çözmez diyen ana akım fahiş fiyata karşı hafta sonu café, restoran boykotunu gündeme getirdi. Aynı ana akım yorumlar benzer şekilde merkez bankasının zararını tartışırken Fed’in rekor 1.3 trilyon zararını konuşmak bir yana dursun, Fed’in muhteşem iletişimli (?!) ortodoks para politikasının başarısını öve öve bitiremiyor. Sıfır farkı olunca gözden kaçıyor muhtemelen. Fed enflasyon hedefinden hala 2 katı uzak. Merak edenler 11.07.2023 tarihli “Yüzde Beş” yazıma dönebilirler. Neoklasik, neoliberal iktisat müfredatının ekonomik asimilasyonunun fayda maliyet analiz zamanı gelmedi mi?