Aile işletmelerinde kurumsallaşma neden gerekli?

Prof. Dr. Ünsal Sığrı - Başkent Üniversitesi İşletme Yönetimi Öğretim Üyesi

Ülkemizde ve dünyada KOBİ’lerin büyük çoğunluğu aile şirketleridir. Aile işletmeleri, pay sahipliğinin değil, esas olarak yönetimin ailede olduğu şirketlerdir. Aile şirketleri açısından; kurumsallaşma yani değişimi gerçekleştirme kabiliyetinin bulunması önemli bir niteliktir. Aile şirketleri, ekonomilerin dinamosudur. Aile şirketi, ailenin geçimini sağlamak ve/veya mirasın dağılmasını önlemek amacıyla kurulan, ailenin geçimini sağlayan kişi tarafından yönetilen, yönetim kademelerinin önemli bir bölümü aile üyelerince doldurulan, kararların alınmasında büyük ölçüde aile üyelerinin etkili olduğu ve aileden en az iki jenerasyonun kurumda istihdam edildiği şirkettir. Aile şirketlerin sosyali, siyasal ve ekonomik açıdan çok önemli bir konuma sahiptir. Aile şirketlerinin ülke ekonomisine, istihdam, üretim ve gelişimin artması, dolayısıyla kalkınma düzeyinin yükselmesi ve gelir dağılımındaki düzensizliğin azalması yönünde ciddi bir katkı sağladıkları görülür. Ekonomik katkının yanı sıra, sosyal ve siyasal açıdan bir denge unsuru olarak da ülkeye katkıda bulunurlar.

Aile şirketlerinde kurumsallaşma denilince ilk akla gelen, patronların veya kurucuların işten ellerini çekmeleri ve işin tamamının profesyonel kişilere devredilmesi gibi yanlış bir anlayış gelebilir. Hayır, patron/kurucu işi asla bırakmamalıdır. Patron çalışanları ile birlikte çalışma ruhu oluşturabilmelidir. Kurumsallaşmış şirket, otomatik pilot gibidir. Patronları-sahipleri gereksiz kılmaz, aksine onların daha verimli olabilmelerini sağlayan bir yapı kurar. Şirket aile şirketi ise, aile bireyleri o iş için uygunluk gösteriyorsa, yetki ve sorumluluk alıp devredebiliyorsa şirketin içinde yer almalarında bir problem yoktur, hatta büyük faydası bulunmaktadır. Kurumsallaşma; yönetimin bir sisteme oturtulması ve aile bireyleri de dahil olmak üzere tüm çalışanların bu kurallar doğrultusunda yönetilmesidir. Oluşturulan sistemin tüm parçaları ve görevler çok iyi belirlenmelidir.

Tanımdan da anlaşılacağı gibi firmadaki tüm faaliyetlerin (üretim, finans, muhasebe, insan kaynakları, personel alımı, satış, satın alma vb.) birbiriyle koordinasyon içinde yürütülmesi için her aşamada yapılması gerekli kurallar belirlenmeli ve yazılı prosedüre oturtulmalıdır. Bu sistem ile işletmenin şahıslara bağlılığı önlenmiş olacaktır. Çünkü şahıslar o gün düşük moralli, hasta veya yorgun olabilirler, o zaman şirketin de keyfinin o gün kaçmasına ihtiyaç var mıdır?

Patronların kurumsallaşma sürecinde işlerinin başında bulunmaları, kontrol etmeleri ve karar merci olmaları normaldir. Fakat şirketteki tüm bölümlerdeki faaliyetleri, bölümler arasındaki iş düzeni, personel alımındaki kriterler, hisse dağılımı, yönetimdeki yer alan yöneticilerin kriterleri, yönetim devir planı, şirketin hedefleri, misyon ve vizyonu yazılı olarak hazırlamaları gereklidir. Bu şekilde iş düzeni daha kolay sağlanarak, kişilere bağımlılık azalacaktır. Hazırlanan bu kurallarla birlikte aile şirketlerinde “aile anayasası” işletmenin kültürünü oluşturur. Burada önemli olan bu kuralların herkes için aynı uygulanması olacaktır.

Şirket büyüme kararı almış ve büyümenin getirdiği sıkıntıları yaşamaya başladığı zaman kurumsallaşmayı da düşünmelidir. Kurumsallaşmayı belirli sabit ve değişmez kriterlere oturtmak doğru değildir. Çünkü kurumsallaşma; işletmenin yapısına, büyüklüğüne, özelliğine, kültürüne, içinde bulunulan şartlara göre farklılık gösterebilecektir. İşte bunun için kurumsallaşma danışmanlığı hizmeti veren danışmanların işlevleri çok önemlidir. İçinde bulunulan duruma ve çalışılan işletmeye uygun olarak butik danışmanlık verilmesi, kurumsallaşmaya destek verme sürecinde çok önemlidir.

Kısaca “Kurumsallaşma = Şirketin (işin) kurumsallaşması + Ailenin (yönetimin) kurumsallaşması

- Şirkette Kuvvetler Ayrılığı” formülü ile ifade edilebilir. “Kişilerin keyfiyeti yerine, bir sistem kurmak” anlamına gelen kurumsallaşmanın neden önemli olduğu aşağıda vurgulanmaktadır:

- Kurumsal refleksin yerleşmemiş olduğu durumlarda, can havliyle gösterilen tepkiler ve alışkanlıklar öne geçer. Sürdürebilirliği ve uygulamalardaki istikrarı güçlendirir

- Kurumsallaşma, “ortak aklı” tesis edecek “katılımcı yönetime” daha fazla ağırlık verir.

- Sahiplik ve yönetim erkleri birbirinden ayrıldığında, bir sistem kurmak gereklidir.

- Düşünüp de yapamadıklarımız, zaman bulup da ele alamadıklarımız, geciktirdiklerimiz ve aklımızdan geçirip de söyleyemediklerimiz kurumsallaşmada ele alınır.

- Patronların/kurucuların günlük işleri sisteme bağlayarak, daha uzun vadeye odaklanabilmesine imkân tanır.

- Özellikle aile şirketlerinde ne “aile kalınabilmekte”, ne de “şirket olunabilmektedir”. İşte kurumsallaşma iş-şirket-aile ilişkilerinin sınırlarını düzenleyerek uyumlanma sağlayabilir.

Tüm yazılarını göster