Ahmet Ertürk'ün veda mesajı

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Piyasa sisteminin işleyişini kavramak isteyenlerin, nakit ve mukavele gelişmelerini yakından bilmeleri gerekir. Merakınız "yönetim kalitesine" yönelikse, "hesap verebilirlik" konusunu görmezden

gelemezsiniz. Çünkü iyi yönetimin temel ölçülerinden biri, belkide en önemlisi "hesap verebilir" olmaktır.

İyi kurumları mükemmele taşıyan yöneticilerin çok temel özelliklerinden biri "mütevazi" olmadır. Ama "müteva zilik" uzun yıllar kurumların başında kaldıktan sonra sessiz sedasız köşenize çekilerek, yetmezliği "sessizliğin " perdesi altında saklamak hiç değildir.

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk' ün görevden ayrılırken, EGD'nın düzenlediği toplantıda medya mensuplarına hesap verme cesareti ilgimi çekti; o nedenle toplantıya katılarak gözlem yapma fırsatını

buldum.

Kendi rolümü belirlerken, "...niceliklerden çok, niteliklerle uğraş" i lkesini seçtim. O nedenle, güncel kültürün dışında, uzun dönemli geleceğe bırakılabileceğine inandığım ilkesel yaklaşımın anlaşılabilmesi için üç teknik içerikli soru yönelttim:

Yönetiminiz sırasında, "teknik" ve " ahlaki" yönüyle sizi tatmin eden "iş yapma tarzınızın", bir başka anlatımla "metodunuzun" ne olduğunu açıklar mısınız?

Yönetiminiz sırasında banka ve diğer işyerlerinde "kötü yönetimin" yarattığı olumsuz sonuçların altını çizdiniz. Size göre, "kötü yönetim" kavramının içeriğinde hangi bileşenler var?

Yaşadığımız büyük krizi analiz edenler, "gözetim ve denetim eksikliğinin" altını önemle çiziyor. Gözetim ve denetim bağlamında TMSF döneminizde nasıl bir işlev gördü?

Hesap verebilirlik

Ertürk 'ün yanıtları net oldu: Altı yıllık yönetim deneyiminde teknik ve ahlaki yönüyle, "şeffaflık" ve "hesap verebilirlik" ilkesine uymuş olmanın huzuru içinde olduğunu söyledi.Bu iki ilkeyi hayat a taşımadan, kamu ve özel kesim işyerlerinde yapılan işleri içimize sindirmemizin mümkün olmayacağının altını özenle çizdi.

Anlayabildiğim kadarıyla "iyi niyet ve ahlaki tutarlılığın" herkeste olması gereken bir değer olarak algılıyordu. Asıl önemlisi, iyi niyet ve ahlakı tutarlılığın bilgiyle desteklenmesi idi. Özellikle banka sistemi açısından "risk yönetimini" bilmek ve uygulamak da gerekiyordu. Eğer işyeri yönetimleri, paydaşlara karşı "etik sorumluluklarını" idrak etmemişse, kötü yönetimin, yanı kasıtla başkalarının

hakkını gasp etmenin tuzağına düşüyordu.

Ulusal ve küresel ölçekte boşluklar görüldüğü zaman onun tıkanması, topluma zarar vermeyecek duruma getirilmesi yönetimlerin görevi idi. Kriz öncesi dönemde, bu anlamda bir "gözetim ve denetim" özensizliği yaygındı. Şimdi, yeni düşünceler, yeni tasarımlar ve yeni inşa çalışmaları ilkelerin, kuralların ve kararların ödünsüz denetimini öne çıkarıyordu.

Bağımsız kurumların önemi

Ertürk, medya mensuplarının soruları üzerine değişik soruların yanıtlarını da verdi: Her sistem gibi ülkemizde de "sistemin zaafları" kadar " uygulama zaflarını" da dikkate almak gerektiğini

anımsattı.

Algıladığımız kadarıyla bir başka önemli mesaj, toplumun kaynaklarını kasıtlı olarak harcamış olanlara "ahlaksız" dediğimiz zaman, yargı ya da başka mekanizmalar önümüze dikilmemeliydi.

Ertürk, "Zoru yapmak kolay, imkansız yapmak biraz zaman salır" ilkesinden hareketle, işlerin zorluğundan yakınma yerine, işin üzerine gidilmesi gerektiği konusunda bir uyarı yapma ihtiyacını

duyuyordu.

BDDK ve TMSF gibi kurumların " bağımsızlıklarını" koruma, paydaşların haklarını korumanın önemli araçlarından biriydi, buna hep birlikte sahip çıkmak gerekiyordu.

Ülkemizdeki "iş kültürü " üstüne çok önemli bir saptamayı paylaşmazsam, veda mesajları eksik kalır: " Ülkemizdeki bazı iş insanları, alın teri olmadan kazanma alışkanlığından vazgeçemiyor," diyordu. Ekonomi kültürünü değiştirme sürdürülebilir büyümenin güvencelerinden biri. Eğer, kolektif kaynaklardan zengin olma düşlerini hala sürdürenler belli bir ağırlık oluşturuyorsa,

şapkalarımızı önümüze koyup enine boyuna düşünmemizin zamanıdır.

Daha bir dizi saptamanın yapıldığı, altı yıllık birikimin düz aynalara yansıtıldığı bir toplantıya tanıklık ettik. Kamu ve özel kesimde üst düzey görev yapanlar için örnek olur umuduyla...

Tüm yazılarını göster