Ah Merkez Bankası, ah!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Önce temel konularda anlaşalım…

Hiçbir kurumun attığı bütün adımların mutlaka doğru bulanacağı gibi bir kural yok. Hemen her kurum açısından söylemek mümkün; alınan kararlar, en azından bir süre sonra yanlış bulunabilir. Ya da, alınan karar, karar alıcı için doğrudur da, muhatap için yanlış, yanlış değilse de hoşa gitmeyen yönler içerebilir.

Bazı dostlar espri yapıyorlar; "Merkez Bankası olmasa yazacak bir şey bulamayacaksın" diye. Onlara selam gönderip yine Merkez Bankası ve finans kesimini yazacağız, ne yapalım…

Merkez Bankası'nda geçen hafta başkanlık değişti ya… Merkez Bankası Para Politikası Kurulu ilk toplantısında faiz oranlarını sabit tutup zorunlu karşılıklarda kısa vadelilerin oranını döviz ve TL cinsi yükümlülükler için 1'er puan artırdı ya… Yorumlar gırla… Ağırlıklı yorum, Merkez Bankası'nın sürpriz yaptığı yönünde.

Sürpriz, özünde, beklenmeyenin gerçekleşmesidir, değil mi…  Konumuz özelinde söylersek, Merkez Bankası'nın geçen haftaki toplantısında zorunlu karşılıkları artırmasıdır. Çünkü geçen haftaki toplantıda zorunlu karşılıkların artırılması beklenmiyordu ya da beklenmiyormuş!

İyi de karşılık artışını kimler beklemiyordu? Finans kesimi… Söyler misiniz, finans kesimi artış bekliyor olsa bile bunu açık açık dile getirir miydi, yoksa gönlünden geçeni ifade etmeyi, yani artış beklemediğini belirtmeyi mi tercih ederdi?

En başta söylediğimizi tekrar edelim. Merkez Bankası'nın bu politikası yanlış olabilir, en azından şimdi doğru görünür de bir süre sonra yanlış yapıldığı, hatalı davranıldığı ortaya çıkabilir. Ama içinde bulunduğumuz koşullarda genel kabul gören görüş, Merkez Bankası'nın karşılık kararının doğru olduğudur. Haydi bu kararın genel olarak doğru bulunmasından da geçtik, en azından kararlar Merkez Bankası için doğrudur; aksi olsa bu kararlar elbette uygulamaya konulmazdı.

Erdem Başçı Merkez Bankası'nda çalışmaya geçen hafta başlamış ve doğrudan Başkanlık koltuğuna oturmuş bir isim midir? Kendisi Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantılarına ilişkin son aylardaki tüm kararlarda vurgulanan "düşük politika faizi, geniş faiz koridoru, yüksek zorunlu karşılık oranı" üçgeni tercihine imza koymuş biri değil midir?

Ya da… Erdem Başçı'yı kim ne kadar tanımaktadır ki… Başçı, neye dayanılarak, zorunlu karşılık artışı gerektiği halde bir anlamda "kendi tarzını ortaya koymak adına" bu artışı yapmaktan kaçınacak ve Başkanlık ağırlığını bu yönde kullanacak biri gibi algılanmıştır?

Piyasa, yönetim değişikliğine dayandırmıyor idiyse, elindeki hangi veri setine bakarak zorunlu karşılıkta artış beklemediğini dile getirmiştir?

Piyasa, kimi zaman işine geldiği, kimi zaman eksik bilgiye sahip olduğu için bazı kararların lehine oluşmasını isteyebilir, bekleyebilir, bu da çok normaldir. Ancak, bu beklentinin dayanağı eksik bilgi ise ve bir başka kurum, yani karar alıcı kurum daha fazla bilgiye sahip ise beklentinin çok dışında bir karar oluşabilir. Nitekim, son dönemde alınan zorunlu karşılık kararları da büyük ölçüde Merkez Bankası'nın çok fazla veriye sahip olabilme, henüz kamuoyunun göremediği verileri görebilme avantajından kaynaklanmaktadır.

Eski Başkan Durmuş Yılmaz'ın görev devir teslim törenindeki konuşmasını anımsayalım. Yılmaz, Merkez Bankası Başkanı olduğu dönemi kastederek "Elinizin altında bir ordu var ve bu ordu istediğiniz her türlü bilgiyi en ince detayına kadar hemen anında buluyor, getiriyor ve önünüze açıyor. Şimdi bundan mahrum olacağız" demişti.

Bir kez daha başa dönelim … Merkez Bankası zorunlu karşılık kararında en azından birilerine göre hata yapıyor olabilir. Ama acaba Merkez Bankası'nın sahip olduğu verileri biz de görebilseydik, yine de çok farklı düşünüyor olur muyduk?

Tüm yazılarını göster