Adana'da iki farklı anlayış gelişiyor

Recep ŞENYURT DÜNYANIN ENERJİSİ recep.senyurt@dunya.com

Son yıllarda Adana'da iki farklı anlayış  gelişmeye başladı. Bunlardan biri, tüm olumsuzluklara rağmen üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yaparak ülkemize döviz kazandırmaya devam ederken diğeri, her şeye mazeret üretmeye, tüm olumsuzlukların kaynağı olarak başkalarını göstermeye  ve sürekli devlet yapsın mantığını ön plana çıkartmaya çalışıyor.
Adana'da, işsizlik başta olmak üzere  bir çok veride istenilen oranlarda azalma olmamakta, bazı verilerde iyileşme bir yana  daha da geriye gidişler yaşanıyor. Tüm bu olumsuzluklardan dolayı da her geçen gün moraller bozuluyor.  Adana, demorolize olan kesimlerin sesinin bu günlerde daha fazla çıkmasından dolayı adeta suçlu aranmaya çalışılan bir kent  haline gelmeye başladı.
Önceleri alttan alta dile getirilen bu günlerde ise açıkça söylenmeye başlayan Adana'nın hükümetler tarafından cezalandırıldığı yönündeki sözler; iş bulamayan işsizlerimizin, işlerini  yönetemeyen bazı işadamlarımızın, hizmet üretmede sıkıntı yaşayan belediyelerimizin, üyelerinin yeterince iş yapamadığından yakınan dernek yöneticilerinin  ve benzeri pek çok kesimin bir sloganı haline gelmeye başladı.  Bir çok kurum ve kişi Adana'nın üvey evlat muamelesi gördüğünü, umduğunu bulamadığını, teşvik paketiyle bir kez daha dışlandığını dile getirmeye başladı. Bu konudaki yorumlar o kadar akıl almaz boyutlara vardı ki bazı kesimler, bu durumu valinin iyi çalışmaması sonucu Adana'nın teşvikte beklediğini alamadığı noktasına kadar vardırdı. Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'da haklı olarak teşvik konusunda alınan kararların kişisel çabaların ötesinde nesnel bir takım kriterlere göre yapıldığını hatırlatmak zorunda kaldı.
Hükümetlerin yapmış oldukları bir takım uygulamalardan kaynaklı yanlışlıklar olduğu söylenebilir ancak her olumsuzluğun faturasını başkasına yıkmaya çalışan bir anlayışın da ne kadar sağlıklı olduğu ve  Adana'ya ne kazandıracağını da tartışmak zorundayız. Olumsuzlukların tek bir sebebinin olmadığını, birden çok sebebe bağlı olabileceğini  ve olumsuzluklarda bizlerin de payı olduğunu görmek durumundayız. Hata yada kusuru başkasında aramadan önce biz nerede yanlış yaptık ve yapmaya devam ediyoruz sorusunu herkesin kendine sormasına ihtiyaç  var.
Devlet teşvik versin, devlet şu alanda yatırım yapsın, şunları, şunları yapsın diyerek her şeyi devletten bekleyerek bir yere gidemediğimiz ortada. Bu kentte iş yapmasına rağmen; işlerini büyüten, ulusal ölçekte yapılan değerlendirme ve sıralamalarda üst basamaklara tırmanmayı başaran iş adamlarımızdan alacağımız sayısız dersler olmalı. Her şeyin suçlusu olarak başkalarını gösteren kesimleri; başkalarını suçlama kolaycılığına kaçmadan, olumsuzluklara rağmen ne yapabiliriz sorusunu soran ve buradan hareketle üretmeye, ihracat yapmaya devam eden  ve çıtayı her geçen gün daha da yukarıya taşıyan  iş adamlarımızı örnek almaya davet ediyoruz.
Unutmamak lazım ki Adana hakikaten zengin bir kent ve zenginlik de Adana'ya yakışıyor. Bizlere düşen yandık bittik edebiyatı ve her şeyi devletten beklemek değil, çok daha fazla çalışmak ve gerektiğinde de hükümetlerden destek istemek olmalı.

Tüm yazılarını göster