Açılım ve yatırım…

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Yıllardır beklenen Rusya açılımından sonra yine yıllardır beklenen Suriye açılımı geldi.

Doğu ve Güney'deki sanayicilerle zaman zaman dert ortaklığı yaptığım için iyi bilirim. Ortadoğu'yla ticarette yeni bir dönemin habercisidir bu açılım.

Getirisini en fazla 1 ay içerisinde gözümüzle dahi görebileceğimiz bir adımdır bu açılım.

*         *

"Zamanla çözülür" deyip, birilerinin yıllarca nemalandığı sorunların üzerine gitmemenin maliyetine katlandı bu ülke…

"Zamanla biter" deyip, birilerinin daha fazla nemalanmak için yıllara yaydığı yatırımların da maliyetine katlandı bu ülke…

"Zamanı gelince gider" deyip, birilerinin kötü yönetiminin maliyetine de katlandı bu ülke…

Bu beklemelerin ve beklemelerden doğan maliyetlerin sonucudur: 5 milyon işsiz, ekonominin önünü açacağına inandığımız ama bir türlü tamamlamadığımız yatırımlar…

* *

Diğer maliyetlerin yüksekliğinden, boşuna harcanan zamanın hesaplanamayan maliyetini aklına dahi getirmedi bu ülke…

Bu beklemelerin ve beklemelerden doğan alışkanlığın sonucudur: Her şeyi birilerinden beklememiz, suçu başkasına atışlarımız, vurdumduymazlığımız… 

* *

İktisat derslerinde öğrendik, "ekonomiyi yönetenler, beklentileri yönetir" diye…

Bu nedenle büyüklerimin "İç politika ekonominin önüne geçti.", "Dış politika ekonominin önüne geçti" gibi söylemlerine, yarı haklı olmalarına rağmen anlam veremiyorum.

Ekonomiye adım attıracak beklentilerin, iç ve dış sorunların çözümünde gizlendiğini görmek ve göstermek istemeyenleri bu nedenle anlamıyorum.

* *

Şunu unutmamamız gerekiyor.

Yaşadığımız sorunları, sadece biz yaşamıyoruz.

İsrail'de, İsrailli Yahudiler'le sohbet ederken en fazla duyduğum cümlelerdi, "Birileri tetiği çekti", "Birileri bu bölgede huzurun olmasını istemiyor."

Çin'de Çinliler'le sohbet ederken de en fazla duyduğum cümlelerdi, "Birileri tetiği çekti", "Birileri bu bölgede huzurun olmasını istemiyor."

Yine Çin'de Uygurlu Türkler'le sohbet ederken de en fazla duyduğum cümlelerdi, "Birileri tetiği çekti", "Birileri bu bölgede huzurun olmasını istemiyor."

Hindistan'da Hintliler'le, Gürcistan'da Gürcüler'le, Libya'da Libyalılar'la, İspanya'da İspanyollar'la, Yunanistan'da Yunanlılar'la, İngiltere'de İngilizler'le konuştuğumda da hep aynı cümleler.

Tıpkı bizim gibi, "Birileri tetiği çekti", "Birileri bu bölgede huzurun, refahın, kalkınmanın, büyümenin olmasını istemiyor."

* *

Eskiden konuşulmazdı bunlar.

Konuşmamanın sonucudur yaşananlar.

Şimdi konuşuluyor.

Olaylarda taraf olanlar dahi, birbirlerine bu cümleleri söylüyor.

Bu nedenle savaşa kadar gidebilecek olaylar 'saman alevi' gibi parlayıp, sönüyor.

Dolayısıyla, olayları başlatanlar emeline ulaşamıyor.

Demek ki konuşmak gerekiyor.

Burada sadece diplomasiye değil, siyasetten medyaya, iş dünyasından sivil toplum kuruluşlarına kadar herkese "Neyin ne olduğunu doğru anlayıp, doğru yorumlama ve ona göre adım atma…" görevi düşüyor.

* *

Bu görevi yerine getiremezsek 5 milyon işsizin doğuracağı iç sorunların, yeni işsizlere ve bunun da daha büyük maliyetlere katlanmamıza neden olacağını görmemiz gerekiyor.

Açılımlar ve önceki gün açıklanan Orta Vadeli Program'da dikkat çeken vergi indirimleri, Kredi Garanti Fonu'nun etkiliğinin artırılması, kamu yatırımlarının etkinleştirilmesi, esnek istihdam modellerinin geliştirilmesi ve kamu harcamalarının öncelikli alanlara yönlendirilmesi gibi konulardaki net kararlar ise hükümetin 'zamana yayma', "konuşmadan, önyargıyla hareket etme' gibi alışkanlıklardan kurtulma isteğinde olduğunu gösteriyor.

Tüm bunların kağıt üzerinde kalma olasılığı dahi, beklentileri olumsuzlaştırıp, daha büyük sorunlarla tanışmamızın ihtimalini yükseltiyor.

Tüm yazılarını göster