Açıklayacak paket olmamasının dayanılmaz ağırlığı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Başlığı, ünlü Çek yazar Milan Kundera'nın, yine ünlü romanı Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği'nden kopya çektik, itiraf edelim. İfade benzerliğinden öte içerik olarak çok fazla ortak yön yoksa da, hükümetin ve ekonomi yönetiminin, kendini çok ağır bir yük altında hissettiğini gözlüyoruz ve bunun adeta dayanılmaz bir ağırlık oluşturduğunu düşünüyoruz.

Başbakan Erdoğan, son ulusa sesleniş konuşmasında ve Kızılcahamam'da yaptığı konuşmada ekonomik önlemlerin bölüm bölüm açıklandığını ve uygulamaya konulduğunu söyledi. Bazı kesimlerin önlemleri kavramak istemeyen bir görüntü sergilediği görüşünü savunan Başbakan, bu görüşleri dile getirirken yine esti gürledi; şimdi bankalardan "çekenleri", işler normale döndüğünde bu kez bankalara "çektirmeye" davet etti. Erdoğan'ın da açıklamasından anlaşılacağı gibi, bir yandan önlemlerin topluca açıklanmak üzere biriktirilmediği dile getiriliyordu getirilmesine ama, bir yandan da kamuoyuna "ekonomik istikrar paketi yolda" havası pompalanıyordu. AKP'nin hafta sonundaki Kızılcahamam kampına da böyle bir hava verildi; ekonomik paket burada son şeklini alacak ve bu hafta sonu açıklanabilir hale gelecek, gibi bir beklenti yaratıldı.

İşte bu aşamada, Ekonomi Muhabirleri Derneği'nden, üyelerine bir davet ulaştı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, dernek üyeleriyle kahvaltıda bir araya gelecekti. Varsa bile ekonomik paketin Başbakan tarafından açıklanacağı bekleniyordu. Dolayısıyla Nazım Ekren ne açıklayabilirdi?

Nazım Ekren'in açıklayabileceği çok önemli bir detay olabileceği pek sanılmıyordu. Nitekim düşünüldüğü gibi de oldu. Ekren, uzun uzun dünyada bu krizin nasıl çıktığını ve sonrasında alınan önlemleri anlattı, daha sonra da Türkiye'nin devreye soktuğu önlemlere değindi. Herkesin merak ettiği, doğal olarak, bundan sonra ne gibi önlemlerin devreye sokulacağıydı; yani paket paket diye günlerdir beklenen önlemler neydi? Nazım Ekren'e, "Şu an itibariyle ekonomik önlemler paketinin nitelik ve nicelik olarak yüzde kaçı açıklandı, geride yüzde kaç kaldı" şeklinde bir soru yöneltildi. Ekren soruyu espriyle geçiştirmeyi tercih etti;  "Açıklanmış haliyle yüzde 100'ünü biliyorsunuz" demekle yetindi.

IMF ile anlaşma konusunda da, mevduat güvencesinin artırılması konusunda da somut bir bilgi alınamadı Ekren'den. Başbakan Yardımcısı, IMF'nin bir başka bakanın görev alanına girdiğini söylerken haklıydı, ancak bu durum biraz da ekonominin koordinasyonuyla görevli bakan olmayışını da ortaya koyuyordu.

Nazım Ekren'e, 2009 için vatandaş da, şirketler de planlarını revize ederken, devletin başlangıç hedefleriyle yola devam etmesinin ve yüzde 4 büyüme, yüzde 15 vergi artışı gibi iddialı hedeflerini değiştirmemiş olmasının gerçekçi olup olmadığı sorusu da yöneltildi. Bu soruya da doyurucu bir yanıt alınamadı.

Başta da dedik ya, Ankara'da sıkıntılı bir hava var. Ekonomi yönetimi ve hükümet, sanki "nereden çıkardık şu paket lafını, neden böyle bir beklenti yarattık" diye hayıflanıyor gibi. Çünkü yok; anlaşılan içi dolu, dişe dokunur bir ekonomik istikrar paketi yok. İşte olmayan paket de bir türlü açılamıyor, açıklanamıyor; Başbakan da, "Açıkladıklarımız niye paketten sayılmıyor" diye kızıyor.

Sahi, şimdiye kadar açıklananlar, varsa eğer, paketin nitelik ve nicelik olarak yüzde kaçını oluşturuyor? 

Tüm yazılarını göster