Açıklanacak GSYH'de dikkat edilmesi gereken noktalar

Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU dunyaweb@dunya.com

Yılın ilk yarısının sonunda nihayet ilk çeyrek döneme ait büyüme rakamlarını öğreneceğiz. Siz bu satırları okuduğunuzda muhtemelen büyüme gerçekleşmesini de biliyor olacaksınız. Bir sürpriz olmayacak: Bir yıl öncesinin aynı çeyreğine kıyasla Türkiye ekonomisinin çok yüksek bir hızla büyüdüğü ortaya çıkacak. Tüm yorumcular bu konuda görüş birliği içinde. Öte yandan, küresel krizden önceki zirve değeri ile karşılaştırıldığında gayri safi yurtiçi hasılamızın (GSYH) muhtemelen daha düşük bir düzeyde olduğunu göreceğiz.

Mevsimlik etkilerden ve işgünü sayısındaki değişikliklerden arındırılmış GSYH verileri kullanıldığında, söz konusu zirve değerinin 2008'in ilk çeyreğinde gerçekleştiği belirginleşiyor. Grafik 1'de 2007'den bu yana arındırılmış GSYH'nin izlediği yol yer alıyor. Artış ve azalışların daha rahat okunabilmesi için 2008'in ilk çeyreğindeki zirve değeri 100 olacak şekilde tüm GSYH değerlerini endeks haline getirdim.

2007-2009 döneminde mevsimlik etkilerinden ve işgünü sayısındaki farklılıklardan arındırılmış reel GSYH (2008'in ilk çeyreği = 100).

Açıklanacak büyüme rakamlarını değerlendirirken iki nokta önemli olacak. Birincisi, krizden önceki zirve üretim düzeyine ne kadar yaklaştığımız. Bu, bize krizin tahripkâr etkisini ne zaman tümüyle atlatacağımız hakkında fikir verecek. Grafik 1'e dikkat ederseniz 2009'un son çeyreğindeki GSYH değeri 97'ye yakın.

Farklı bir ifadeyle, 2009 sonunda, zirve değerinin yüzde 3.1 altındaydı GSYH. Zirveye ulaşmak için alınacak fazla bir mesafe kalmadı. Öte yandan 2008'den bu yana nüfusun arttığı dikkate alınırsa, fert başına gelir açısından zirve değerine ulaşmak için biraz daha zaman ihtiyacımız olduğu ortaya çıkar.

Açıklanacak GSYH verilerine ilişkin ikinci önemli nokta da özel sektör yatırımlarında toparlanmanın başlayıp başlamadığı. Küresel kriz öncesinde Türkiye'nin potansiyel büyüme hızının yüzde 5 dolaylarında olduğu hesaplanıyordu. Küresel krizde bıçak gibi kesilen yatırımlar ve kapanan şirketler nedenleriyle potansiyel büyüme hızımızın düştüğü yolunda yapılan hesaplar var. Bu hesaplar doğruysa oldukça sevimsiz bir gelişmeye işaret ediyorlar demektir.

Adı üstünde çünkü: 'Potansiyel büyüme'. Potansiyelinizi artırıcı yapısal reformlar yapmadıkça, maliye ya da para politikası yoluyla büyüme hızını kalıcı olarak potansiyelinizin üzerine çıkarmanız mümkün değil. Önümüzdeki çoklu seçim ortamında bu tür yapısal reformların ne ölçüde yapılabileceği ise büyük soru işareti. 

Bu iki nokta dışında, benim için önemli bir nokta daha var. Şu: GSYH'nin bir alt kalemi olan sanayi sektöründe yaratılan katma değerin büyüme hızı ile her ay yayınlanan sanayi üretim endeksinin büyüme hızı arasında 2009'un ikinci çeyreğinden itibaren belirgin bir farklılaşma var. Bu farklılaşma GSYH lehine. Bu farklılığın devam edip etmediğini merak ediyorum.

Mart 2006 ile mart 2009 arasında kalan dönemde, bu fark en fazla 1.9 puan, en düşük de eksi 1.8 puan olmuş. Oysa 2009'un son üç çeyreğindeki farklar, GSYH lehine çok daha fazla: GSYH'nin sanayi alt kalemindeki büyüme, sanayi üretim endeksindeki büyümeden çok daha yüksek. Sırasıyla 4, 3.7 ve 2.4 puan. Üstelik son altı çeyrektir fark hep GSYH lehine gelişiyor.

Sanayi üretim endeksi sonuçta çeşitli sektörlerdeki üretim miktarlarından hesaplanıyor. Şu kadar araba, şu kadar paket makarna gibi. GSYH ve alt kalemleri ise üretim miktarlarından değil, üretimde yaratılan katma değerden hesaplanıyor. Dolayısıyla, her iki büyüme hızının birbirinin aynı olması beklenmez. Zaten böyle bir denklik de söz konusu değil. Ama burada önemli olan, 2009'un son üç çeyreğinde aradaki farkın daha önce görülmemiş boyutlara çıkması.

Bunun iki açıklaması olabilir: Birincisi, 2009'un ikinci çeyreğinden itibaren sanayide daha fazla katma değer yaratılmaya başlanmış ve/veya daha fazla katma değerli mallar üretilmiş olabilir. İkincisi, TÜİK yenilediği girdi-çıktı tablosundan elde ettiği yeni katma değer oranları ile çalışmaya başlamış olabilir. Bilemiyorum; bakalım yeni GSYH verileri bu açıdan neler söyleyecek bizlere.

Tüm yazılarını göster