Açık tavsiyeler...

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com
Bazı okuyucularımız ısrarla daha açık tavsiyelerde bulunmamızı istiyor. Israrla küresel ölçekte sistemik riskin artmaya devam ettiğini vurguluyor ve yorumlarımızın merkezine bu olumsuzluğu yerleştiriyoruz. Büyük çoğunluk ise böyle yapmıyor, kısa vadeli spekülatif dürtülerle günü kurtarmaya, anormali normal gibi göstermeye çalışıyor, sistemik riskten hiç bahsetmiyor. Durum böyle olunca kafalar karışıyor. Daha açık olabilmek için sistemik riski tanımlamak ve olumsuzluğun güçlendiği durumlardaki risk tercihlerini irdelemek gerekiyor.
1995 yılı sonrasında sistemik riskin kademeli olarak arttığını ve 2000'li yıllarda anormal düzeylere yükselerek kredi krizi serisini başlattığını düşünüyorum. Sürdürülebilir olmayan eğilimlerde ısrarlı olunması, deflasyonist veya enflasyonist korkuların dönüşümlü olarak devreye girmesi, rekabet koşulları ve gelir dağılımının olumsuzlaşması, riskten kaçınma dalgalarının kronikleşmesi, yanlış yapanlar ödüllendirilirken doğru yapanların cezalandırılması gibi eğilimler daha farklı düşünmemize izin vermiyor. Tüm bu süreç boyunca para politikası uygulamalarını bir daha sıkılaştırılmamak üzere kademeli bir şekilde gevşetilmesi sorunları ağırlaştıran ve çözüm kanallarını günü kurtarmak adına kapatan önemli bir faktör oldu.
Eğer sistemik risk artıyor ise riskten kaçınma eğiliminin, kazanmaktan vazgeçip kaybetmemeye yönelmenin daha belirleyici olması normaldir; ayrıca sorunların çok büyümeden çözülmesini zorlaması açsından da yararlıdır ve serbest piyasa anlayışının vazgeçilmez bir gereğidir. Fakat sürdürülebilir eğilimlere yeniden dönülmesini mümkün kılabilecek bu yol bilinçli olarak kapatıldı. Yalnız bununla yetinilmedi, yatırımcılar başta olmak üzere herkesin algılamaları köreltildi, zaafları sistemli bir şekilde geliştirildi, tutarlı davranış biçimleri tahrip edildi. Tüm bunlar beklentileri yönlendirerek günü kurtarmak ve çökmeye aday statükoyu korumak adına yapıldı. Şahsen ben kalemimi satmamaya çalıştım, bu büyük yanlışa ortak olmak istemedim, tam aksine herkesi uyarmaya çalıştım.
Küresel düzeyde systemic risk artar iken Türkiye'nin dışa bağımlılığını artıran politikaların çözüm olmayacağını yazdık. Hiçbir şeyin göründüğü ya da gösterildiği gibi olmadığını, orta-uzun vadede verilen sözlerin tutulamayacağını ısrarla tekrarladık. Eğilimlerin sürdürülebilir olduğu koşullarda tutarlı olan davranış biçimlerinin, tam aksi durumlarda yanlış olacağını ve sorunları ağırlaştıracağını belirttik. Bireysel bazda ayağını yorgana öre uzatılmasını, borçluluktan ve her türlü aşırılıktan kaçınmanın hayati önemde olduğunu ısrarla tekrarladık. Birikimi olanlara da kazanmaktan vazgeçip, kaybetmemeye odaklanmasını tavsiye ettik; içinde bulunulan konularda bu ihtiyaca en iyi cevap verecek ürünün altın olduğunu söyledik. Sistemik risk artıyor ise kurumsal yapıya da güvenilemezdi; mali sektör ve sermaye piyasaları da kurumsal yapının bir parçası idi. Doğru bildiğimiz söylemden vazgeçmedik!.. Ciğeri kediye emanet edin diyen sahtekarlara katılmadık, kimseyi aldatmamaya özen gösterdik. Orta-uzun vadede kırılganlık artarken kısa vadeye bakmadık ve böyle yapılmasını hiç tavsiye etmedik... Görüşlerimiz değişmedi.
Tüm yazılarını göster