AB’nin serbest ticaret anlaşmaları, Gümrük Birliği’ni olumsuz etkilemiyo

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

AB, bir süredir Türk basınında AB'nin serbest ticaret anlaşmalarına (STA) yönelik çıkan haberlerden hoşnut değil.

"Bu haberlerin büyük bir bölümünde, AB'nin 3. ülkelerle yapmış olduğu STA'ların Türkiye'nin aleyhine bir durum oluşturuyormuş gibi gösterildiğini kaydeden, DÜNYA'nın bu yöndeki sorularını yanıtlarken, AB'nin yapmış olduğu serbest ticaret anlaşmalarının şu ana kadar Türk ekonomisi üzerinde ciddi bir olumsuz etkisi görülmediğini, fakat bununla birlikte, Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği kapsamında şirketler için öngörülen eşit koşullarda rekabet ortamının bozulmaması amacıyla Türk makamlarıyla yakın işbirliği içinde olduklarını kaydetti.

Gümrük Birliği yoluyla Türkiye'nin, AB pazarına ve 500 milyon tüketiciye sınırsız erişim imkânına kavuştuğunu ve bundan çok büyük faydalar sağladığını söyleyen Hauer, "Dünyanın hiçbir ülkesi AB ile bu kadar sıkı bir ekonomik bütünleşme gerçekleştiremedi. Gümrük Birliği'nin bir parçası olarak tabii ki Türkiye'nin de, Avrupa Birliği'nin serbest ticaret anlaşmaları yaptığı üçüncü ülkelerle bu tür anlaşmaları olmalı. Ancak bunun Türkiye açısından bazı durumlarda güçlükler yarattığının farkındayız ve Türkiye'nin bu yöndeki çabalarını desteklemek için elimizden geleni yapıyoruz" diyor.

Ulrike Hauer, "Gümrük Birliği'nin esas getirisi, AB ile Türkiye arasındaki ticareti arttırmak oldu" derken, Türkiye'nin ana ticaret ortağı olan AB'nin, Türk ihracatçılarına dünyanın en büyük pazarına serbest erişim imkânı tanıdığını ifade ediyor.

Gümrük Birliği'nin Türkiye için sağladığı yararlara da değinen Hauer, "Gümrük Birliği'nin uygulanmaya başladığı 1996'dan bu yana, AB ile Türkiye arasındaki ticaret, üç kattan fazla artarak geçtiğimiz yıl 100 milyar Euro'ya ulaştı. Gümrük Birliği sadece iki taraf arasında yarattığı ticaret dolayısıyla bir başarı öyküsü olmakla kalmayıp her iki tarafın şirketleri için eşit koşullarda rekabet ortamı yaratılmasına da hizmet etti. AB ile Türkiye arasındaki yoğun ekonomik bütünleşme, yatırım üzerinde de olumlu bir etki yarattı. Bugün, Türkiye'ye yönelik doğrudan yabancı yatırımın çoğu AB kaynaklı" yorumlarını yaparken, diğer ülkelere daha iyi erişimlerinin olması halinde Türk şirketlerinin ihracat rakamlarının daha da artacağı gerçeğini vurgulamadan edemiyor. Avrupa Komisyonu'nun bu kapsamda, serbest ticaret anlaşmalarının Türkiye ile AB'nin serbest ticaret ortakları arasında da müzakere edilmesini desteklemek ve bu süreçleri kolaylaştırmak amacıyla, her türlü çabayı gösterdiğini söylüyor. "Bu şekilde Türkiye bu anlaşmaları müzakere ederek sanayisi için daha fazla ihracat fırsatı yaratabilecek" diyor Hauer.

İkili anlaşmalar hızlı büyüyen ekonomilerle ticareti kolaylaştırıyor

Hauer'in serbest ticaret anlaşmalarına yönelik değerlendirmeleri şöyle: "AB, Dünya Ticaret Örgütü kapsamında gerçekleştirilen çok taraflı müzakerelere her zaman öncelik vermiştir. Çok taraflı müzakereler, ticaret önündeki engelleri koordineli ve tüm üye devletlerin menfaatini gözetecek şekilde azaltmanın en iyi yolunu oluşturur. Bu durum son 11 yıl içerisinde de herhangi bir şekilde değişmedi. AB, Doha'da yürütülen müzakerelerde itici güçlerden biri oldu ve olmaya da devam ediyor. Doha müzakere turunun tamamlanmasında karşılaşılan güçlüklere rağmen, bu konu AB için bir öncelik olmaya devam ediyor. Çok taraflı DTÖ kuralları, özellikle ekonomik kriz zamanlarında korumacılığın tekrar patlak vermesini önlemek ve ticareti, dünyada ekonomik refah aracı olarak desteklemek açısından önemli bir role sahip. AB, aynı zamanda, ikili anlaşmaların müzakere edilmesi sürecinde de aktif rol oynuyor. Söz konusu anlaşmalar, DTÖ'nün izin verdiğinden daha geniş bir alanı kapsayarak ticaretin serbestleştirilmesi sürecinde bize daha fazla ilerleme fırsatı tanıyor. İkili anlaşmalar çok taraflı müzakereleri tamamlayıcı nitelikte. İkili anlaşmaların tam anlamıyla DTÖ kurallarına uygun olması ve 'DTÖ+' hükümlerini içermesi konusunda son derece dikkatli davranıyoruz. İkili anlaşmalar önemli ticaret ortakları ve hızla büyüyen ekonomilerle ticareti kolaylaştırıyor, gelişmekte olan düşük gelirli ülkelerin endişelerine yanıt veriyor ve AB'nin komşu ülkeleriyle olan ilişkilerini güçlendiriyor."

Asya, AB'li üreticiler için önemli bir ihracat potansiyeli

AB'nin Asya ülkeleri ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına da değinen Ulrike Hauer, Asya'da yükselen piyasa ekonomilerinin, AB'li üreticiler için önemli bir ihracat potansiyeli yaratan piyasalar olduğunu söylüyor. Hauer, "Bu piyasalar elbette ki bizim için önemli. Asya ülkeleri 2007'de yayınlanan Küresel Avrupa Ticaret Politikası Stratejisi'nde serbest ticaret anlaşmaları için önemli ortaklar olarak nitelendirildi. Bu sebepten dolayı, ASEAN, Kore ve Hindistan ile serbest ticaret anlaşması müzakerelerini başlattık. Çin ile tam olarak serbest ticaret anlaşması olarak nitelendiremeyeceğimiz daha geleneksel bir ticaret anlaşmamız var. Çin birkaç yıl önce DTÖ üyesi oldu ve ticaretin belirli ölçüde serbestleştirilmesini de beraberinde getiren katılım anlaşması taahhütlerini karşılamaya başladı" yorumunda bulunuyor.

Tüm yazılarını göster