ABD için kötü olan Türkiye için iyi mi?

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Piyasalar haftaya ABD ekonomisinden gelen sürpriz yavaşlama işaretleriyle başlıyor. Cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam verisi yalnız beklentilerden çok daha zayıf gelmesiyle değil, Wall Street’in verdiği tepki açısından da dikkat çekiciydi. 

Eylül ayında ABD ekonomisinde beklentilerin çok daha altında ( G142bin – T200bin) tarım dışı istihdam yaratıldı. Temmuz ve Ağustos ayları istihdam rakamlarında yapılan aşağı yönlü düzetmeler ile bakıldığında son üç ayda yeni istihdamdaki sapma 120bin düzeyine ulaştı. Ağustos ayında yukarı yönlü revizyon beklendiği için açıklanan veri çifte sürpriz yaptı diyebiliriz. 

Yatay seyreden ücret verisi Eylül ayında emek piyasasında işlerin yolunda gitmediğini gösteren diğer bir gelişmeydi. Güçlü dolar nedeniyle rekabet etmekte zorlanan ABD sanayisi ücret artışlarını baskıladı. Bu nedenle yıllık ücret artışları %2.2 gibi makul bir düzeyde seyretmeye devam etti. 

Eylül ayı verisi sonrası Fed’in Aralık ayında faiz artırma ihtimali %43’ten %29’a geriledi. Bir zamanlar favori tarih olan Ekim ayında faiz artırma ihtimali ise %8 gibi sembolik bir düzeye indi. Gelişmeler sonrasında Fed’in faiz artırımını 2016 bahar aylarına taşıma ihtimali arttı. 

Çin ekonomisindeki yavaşlama nedeniyle büyümede aşağı yönlü sapmalara duyarlı olan piyasalar Eylül istihdam verisine sert tepki gösterdi. 2 yıllık ABD tahvil faizleri 7bp gerileyerek 0.57 düzeyine ulaştı. Dolar G7 ülkelerinin paralarına göre ortalama 0,2 sent değer kaybetti. 

Ancak asıl şaşırtıcı olan ABD hisse senedi piyasasının gösterdiği tepki oldu. S&P 500 sabah ilk işlemlerde %1.6 değer kaybetmesine rağmen günü %1.4 yukarıdan kapatmayı başardı. 

Wall Street’teki toparlanmanın olduğu saatlerde kapalı olduğumuz için Türkiye hisse senedi ve tahvil piyasalarındaki olumlu tepki Pazartesi gününe kaldı. Açık olan döviz piyasasında ise Türk lirası dolara karşı 2 kuruş değer kazanarak 3.01 seviyesine güçlendi. 

Piyasalar Eylül ayı istihdam rakamlarının ABD ekonomisinde kalıcı bir yavaşlamaya işaret ettiğini fiyatlamıyor. Çin ekonomisindeki yavaşlamaya ve Japonya’dan gelen durgunluk tehdidine rağmen ABD ekonomisinin %2- %2.5 bandında büyümeye devam edeceğine inanılıyor. 

Zayıf ABD istihdam verisi Türkiye piyasaları için kötü bir gelişme değil. ABD ve Çin ekonomilerinde büyümenin yumuşak iniş yaptığı senaryoda Fed faiz artırımını öteleyerek bol para dönemini devam ettirir. 

Düşük büyüme baskısı ve defl asyon endişesiyle Fed’in faiz artırımını ötelediği Avrupa ve Japonya Merkez bankalarının ilave parasal genişlemeye gittiği bir konjonktürden Türkiye gibi büyümesini dış kaynakla finanse eden ülkeler fayda sağlar. Düşük emtia fiyatları Türkiye gibi dış dengesi bozuk ve enfl asyonu yüksek ülkelere yapısal sorunlarını çözebilmek için ilave zaman kazandırır. 

Bu olumlu faktörlere rağmen ‘Amerikan ekonomisi için kötü olan Türkiye için iyidir’ temasının devam ettiğini söyleyemiyoruz. 

Küresel kriz sonrasında dünya ekonomisi ABD ve Çin’in ana motorlarını oluşturduğu bir uçak gibi. Çin ekonomisinin sert iniş işaretleri verdiği bir ortamda ABD ekonomisinin yavaşlaması küresel risk iştahını bozarak Türkiye gibi kırılgan gelişmekte olan piyasalardaki satış baskısının artmasına neden olabilir. 

İçeride politik belirsizlikler ve tırmanan jeopolitik riskler ile uğraşan Türkiye ekonomisi eşanlı olarak vuran küresel dalgalarla savaşmakta zorlanır.

Tüm yazılarını göster