AB'deki sarsıntı kaygı veriyor, neyse ki hükümet "bize bir şey

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Gün geçmiyor ki AB ülkelerinden biri sıkıntıya girmesin. Önce küçük ekonomili ülkelerde başladı. İrlanda'yı Yunanistan izledi. Ardından Portekiz ve İspanya sendeledi, şimdi sırada İtalya var. Hani kimilerinin "batırılmasına göz yumulamayacak kadar büyük" diye niteledikleri İtalya… Batırılmasına göz yumulamazsa, kurtuluş nasıl olacak; o da tam bilinemiyor. Sorun, suya atılan taşın yarattığı dalgalar gibi yayılıyor.

Birçok ekonomik veride, ekonomik göstergede AB üyesi ülkelerin çoğundan daha iyi durumda olduğumuz biliniyor. Ancak, bu gerçek bizim AB'den etkilenmemizi ne yazık ki önlemiyor. Klasik, "kelebek etkisi" yaşanıyor…

Türkiye, dış ticareti yönünden, özellikle de ihracatı yönünden AB'ye adeta bağımlı durumda. Özellikle AB üyesi ülkelerde olmak üzere, tüm dünyada ekonomik büyümede bir yavaşlama beklenen önümüzdeki süreçte bu bağımlılığın çok olumsuz etkiler doğurması kaçınılmaz. Türkiye'nin ihracat için başka ülkelere, başka coğrafyalara adeta saldırıyor olmasının altında da bu bağımlılığın verdiği rahatsızlık yatmıyor mu zaten…

AB'nin payı yaklaşık yüzde 50

Türkiye bu yılın ilk beş ayında 54.3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu ihracatın yüzde 48 oranında 26.1 milyar dolarlık kısmı AB üyesi ülkelere yapıldı.

AB üyelerinin ihracattaki payı 2007 yılında yüzde 56 düzeyinde bulunuyordu. İzleyen yıllarda yüzde 50'nin altına inen pay 2008 yılında yüzde 48, 2009 ve 2010 yıllarında da yüzde 46 oldu.

Türkiye, AB'ye olan ihracatının Topluluk'taki ekonomik büyümenin yavaşlaması yüzünden azalmasını, hatta yerinde saymasını önleyemezse dış ticaretteki sıkıntılarına bir yenisini eklemiş olacak. AB'nin boşluğu başka ülkelerle doldurulabilecek mi, o da hemen sağlanabilecek bir gelişme değil. Dolayısıyla, özellikle İtalya'ya sıçrayarak boyutu genişleyen ve şiddeti artan krizin bizi etkileme olasılığı da her geçen gün artıyor.

Bu arada, ihracatımızın yaklaşık yarısını AB ülkelerine yapıyoruz; ancak ithalatta bu ülkelerin payı yüzde 40 dolayında seyrediyor. İlk beş aydaki 98 milyar dolarlık ithalatın 38 milyarını AB ülkelerinden, 60 milyarını diğer ülkelerden gerçekleştirdik.

Her ne kadar ithalattaki yüzde 40, mutlak değer olarak ihracattaki yüzde 50'den daha yüksekse de, AB'nin dış ticaretimizde aldığı pay farklılık gösteriyor. İhracatın payının yüksek olması da bizi sıkıntıya sokacak bir etken olarak karşımızda duruyor.

Döviz kompozisyonu da sorunlu

AB'nin ihracatta aldığı payın yüksekliği, doğal olarak dış ticaretin döviz kompozisyonuna da yansıyor. İlk beş aydaki ihracatın yüzde 49'u euro cinsinden, yaklaşık yüzde 45'i dolar cinsinden, yüzde 6'sı da diğer dövizler cinsinden gerçekleştirildi. Bu paylar, geçmiş yıllarda da hemen hemen aynı düzeyde bulunuyordu.

İthalatta ise çok farklı bir tablo var. İthalatın yaklaşık yüzde 34'ü euro, yüzde 61'i dolar, yüzde 5'i de diğer dövizler cinsinden gerçekleştiriliyor.

AB'deki krizin etkisiyle euro dolara karşı değer yitiriyor ve gelecekte bu değer kaybının daha da hızlanacağı tahmin ediliyor. Paritede dolar lehine, dolayısıyla doğal olarak euro aleyhine gelişen bu tablo, Türkiye'yi iki yönlü olumsuz etkileyecek.

İhracatçının eline giderek değer yitirmekte olan bir para, yani euro geçecek. Ama öbür tarafta ithalatçı da her geçen gün değer kazanmakta olan bir parayla, dolarla ithalat yapacak.

Üstelik Türkiye artık önemli ölçüde "ihracat için ithalat yapan" bir ülke konumunda. Dolayısıyla, bazı ihracatçılar ile bazı ithalatçılar aynı kişi ya da şirket. Bir başka ifadeyle, bu kişi ya da şirketler "pahalanan dolarla ithalat, ucuzlayan euro ile ihracat" yapmak durumunda kalacaklar.

Hükümet farkında, ama…

Hükümet etme anlayışında zaman zaman da olsa pek alışık olunmayan yaklaşımlar sergileniyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB'deki sorunlara dikkat çekerek, bu sorunların Türkiye'yi de etkileyebileceğini ve çok dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Hani hep alışmışız ya "Bize bir şey olmaz" türü yaklaşımlara; Babacan bu çıkışıyla herkesi şaşırttı doğrusu.

Ali Babacan, Yunanistan ve İtalya'daki gelişmelerden hükümet olarak kaygı duyduklarını belirterek, "Tüm risk göstergeleri rekor seviyeye çıktı. Hemen yanı başımızda güçlü bir deprem olursa bundan Türkiye'nin etkilenmemesi diye bir şey söz konusu olmaz. Avrupa'da olabilecek ciddi sarsıntı, Türkiye'de de hissedilir. Soruna kısa sürede kalıcı çözümler üretilmesini umuyoruz. Aksi takdirde dünyada 2008-2009 benzeri başka sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıya kalma ihtimali var" dedi.  

Daha sonra Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de benzer bir açıklama yaptı. Şimşek, Avrupa'daki sorunların Türkiye'yi etkileyebileceğinin altını çizme gereği duydu.

Başbakan Yardımcısı Babacan, Avrupa'daki sorunlara dikkat çektiği konuşmasında daha sonra "Ekonomi politikalarında son derece ihtiyatlı gitmemiz gereken bir dönemdeyiz" görüşünü dile getirdi.

Babacan'ın "ihtiyatlı hareket edilmesi gerektiği" yolundaki görüşüne kimsenin itiraz etmesi söz konusu değil. Ancak, bir sorunu görünce ona karşı önlem almak da kaçınılmaz. Babacan, Türkiye'nin kısa vadeli önlemlere başvurup başvurmayacağı yolundaki soruyu yanıtlarken, ayrıntıya girmeyip ilgili kurumlara üç ay önce en kötü senaryoya karşı hazır olmaları talimatı verildiğini söylemekle yetindi.

Öyle anlaşılıyor ki, sorunun büyüklüğü görülüyor görülmesine ama, herhangi bir önlemin ya da önlemler paketinin uygulamaya konulması henüz söz konusu değil. Ya da kim bilir, sorunu görüyoruz da, bu soruna karşı yapabileceklerimiz çok sınırlı…

Ancak yine de, hükümetin krizin varlığını ve Türkiye'yi etkileyebileceğini kabul eden bir yaklaşım sergiliyor olması da kazanç sayılmalı…

Avrupa'daki darboğaz bizi işte bu tablo yüzünden sıkıntıya sokabilir…  
    2011 (5 aylık) 2010 2009 2008 2007
Ülke gruplarına göre dış ticaret (Milyon dolar)      
İhracat Toplam  54 263  113 883  102 143  132 027  107 272
  AB  26 108  52 685  47 013  63 390  60 399
  Diğer ülkeler  28 155  61 198  55 129  68 637  46 873
  Pay (%)          
  AB 48,1 46,3 46,0 48,0 56,3
  Diğer ülkeler 51,9 53,7 54,0 52,0 43,7
İthalat Toplam     98 017     185 544    140 928    201 964    170 063
  AB     37 980     72 243    56 588    74 802    68 612
  Diğer ülkeler     60 037     113 301     84 341     127 161     101 451
  Pay (%)          
  AB 38,7 38,9 40,2 37,0 40,3
  Diğer ülkeler 61,3 61,1 59,8 63,0 59,7
Döviz cinslerine göre dış ticaret (Milyon dolar)      
İhracat Toplam    54 263  113 883     102 143  132 027  107 272
  Euro    26 707  54 848     49 023  61 486  53 951
  Dolar    24 215  51 652     46 900  62 984  45 554
  Diğer dövizler    3 342    7 384    6 219    7 557    7 767
  Pay (%)          
  Euro 49,2 48,2 48,0 46,6 50,3
  Dolar 44,6 45,4 45,9 47,7 42,5
  Diğer dövizler 6,2 6,5 6,1 5,7 7,2
İthalat Toplam     98 017     185 544     140 928     201 964     170 063
  Euro     33 249     62 375     49 015     64 175     60 944
  Dolar     59 976     114 033     84 867     130 385     102 304
  Diğer dövizler    4 791    9 136    7 046    7 404    6 816
  Pay (%)          
  Euro 33,9 33,6 34,8 31,8 35,8
  Dolar 61,2 61,5 60,2 64,6 60,2
  Diğer dövizler 4,9 4,9 5,0 3,7 4,0
Tüm yazılarını göster