8 gol izlemek çok güzel ama...

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

 

Antalyaspor'un sahasında Beşiktaş'ı ağırladığı karşılaşma, ofansif anlamda tam bir görsel şölene sahne oldu. Cuma günü köşemizde bu maçı analiz etmiş ve her şeyden önce karşılaşmanın "mutlak izlenmesi gereken bir maç" olduğunu belirtmiştik. Gerçekten de Antalyaspor veya Beşiktaş'ı desteklemeyen futbolseverler bile ekranları karşısında maçtan bir saniye bile gözlerini alamadan adeta çivilendiler.

Bu tip bir maçı iki ayrı biçimde analiz etmek mümkün. Bunlardan ilki bir futbolsever gözüyle maçın kritiğini yapmak ki, bu gözle bakıldığında her iki takımı da çabası, oyun anlayışı ve göze hoş gelen futbolu nedeniyle kutlamak gerekir. Ancak maça dair futbolun gerçekleri, dinamikleri ve taktiksel devinimiyle alakalı bir iki kelam etmemiz gerekirse, hem Mehmet Özdilek'in hem de Samet Aybaba'nın eleştirel cümlelere konu olması kaçınılmaz. Mağlup taraftan başlayacak olursak; Mehmet Özdilek'in Beşiktaş'ın kanatlardaki savunma problemlerini iyi tespit ettiğini ve özellikle sol kanattaki arazları başarılı biçimde kullandığını söyleyebiliriz. Ancak bunu yaparken, ileri uçtaki Diarra ve arkasındaki üçlüden (Tita, Aissati, Isaac) neredeyse hiç savunma katkısı alamaması kırmızı-beyazlı takım için 5 gollü mağlubiyeti hazırlayan başlıca etkendi. Göbekteki Uğur - İbrahim ikilisi, Beşiktaş'ın savunmadan top yaparak çıktığı tespiti üzerine alınmış bir önlem olduğundan o alanda Necip'e uygulanacak baskının siyah-beyazlı ekibi sahasına hapsetmeye yeteceği düşünülmüştü. Oysa geçmiş haftalarda da yazılarımıza konu ettiğimiz gibi Beşiktaş orta sahasının ortasındaki üçlü Necip, Oğuzhan, Fernandes olduğunda siyah-beyazlılar önlem alınması hayli zor bir ekip haline geliyorlar.

Antalyaspor'un bu yanılgısını en net biçimde Beşiktaş'ın maç içinde yakaladığı pozisyonlarda görebilirsiniz. Toplam beş gol ve goller dışındaki pozisyonların hemen hepsinde bu üçlüden en az birinin bir kanada açılarak oyuna genişlik kazandırdığını ve tehlike bölgelerine servis yaptığını izledik. Oğuzhan ve Fernandes'in tüm gollerde başrolleri kapmaları tesadüfle açıklanamayacak kadar barizdi. Bu noktaya kadar haklı biçimde övgülere mazhar olan Beşiktaş, takım savunması anlamında ise tam bir fiyasko idi.

Samet Aybaba'nın öncelikle savunma dörtlüsüne eğilmesi gerektiğini düşünüyorum. Futbolda zorunluluklar dışında rotasyonun en nadir uğradığı blok savunma bloğudur ancak Beşiktaş'ta bunun başarılabilmesi bir türlü mümkün olmuyor. Bilhassa tandemin sürekli değişmesi savunmanın dengesini bozarken Hilbert'in cezası gibi ekstra handikaplar çıktığında dörtlüde koordinasyonun sağlanması pek mümkün olmuyor.

Elbette bu noktada Uğur Boral'ın sol bek mevkiinde ciddi biçimde aksadığını da göz ardı edemeyiz. Tecrübeli futbolcunun asıl yeri sol bek olmadığından ne derece eleştirilebilir orası şüpheli fakat eğer Samet Aybaba, Tanju Kayhan ve Emre Özkan'dan da memnun değilse ocak transfer döneminde bu bölgeye bir takviye düşünülmesi gerekebilir. Çünkü ağır bir sakatlık geçiren İsmail Köybaşı'nın ne zaman ve nasıl bir form durumuyla sahalara dönebileceği meçhul. Böylesi bir maçtan sonra bu tip bir yazı yazmak belki iki takıma da haksızlık ancak spor basınında bu maçın yansımalarının gol odaklı olacağını düşünerek zaman zaman madalyona tersinden bakmak gerektiği de söylenebilir.

eşiktaş'la ilgili olarak önceki yazılarımızda da değindiğimiz husus; bu takımın bir iki nitelikli takviye ile üst sıralara ciddi bir ağırlık koyabileceği yönündeydi ki, bu görüşümüz değişmiş değil. Mevcut ekonomik yapısıyla Beşiktaş'ın Avrupa kupalarına katılması hele Şampiyonlar Ligi'ne bir şekilde dâhil olması "hayat öpücüğü" anlamına gelir.

Tüm yazılarını göster