4 Şubat baştan beri bir senaryo muydu?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

TÜFE ocak ayında yüzde 1.1 arttı ve aralık sonunda yüzde 8.17 olan yıllık artış, ocak sonunda yüzde 7.24'e geriledi. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, yıllık enflasyonda en az bir puan gerileme olduğu takdirde, PPK'yı 4 Şubat'ta olağanüstü toplayarak faiz indirimine gidebileceklerini söylemişti. Böylece, 4 Şubat toplantısının şartı gerçekleşmemiş oldu. Nitekim Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada da Para Politikası Kurulu'nun önceden belirlenmiş tarih olan 24 Şubat'ta toplanacağı duyuruldu. Yani 4 Şubat'ta, (bugün) olağanüstü toplantı yoktu.

Bu köşede 2 Şubat'ta yer alan yazımızda "4 Şubat açıklaması buzdağının görünen kısmı mı" diye sormuş ve şöyle devam etmiştik:
"Faiz konusu biraz soğumuş görünüyorken, PPK'nın olağanüstü toplanması hiç gündemde yokken ve hele hele bu toplantının yapılacağının bir hafta öncesinden açıklanması gibi bir beklenti kesinlikle söz konusu değilken, Erdem Başçı durup dururken neden 4 Şubat toplantısına işaret etti? Merkez Bankası faizi indirmeden böyle bir indirimin sonuçlarını görmek, daha çok da göstermek mi istedi? Şüyuu vukuundan beter bir durum ortaya çıkmadı mı sonuçta? Faiz inmeden, indiği takdirde neler yaşanacağını gördük."

Peki dün ne yazdık bu köşede, hatırlayalım:

"Faiz indiği takdirde ne olacağı ortaya çıktığına göre, bakarsınız Merkez Bankası yarın (bugün) olağanüstü toplantı yapmaz ve 24 Şubat'taki olağan toplantıyı beklemeyi tercih eder. Olur mu olur!"
Nitekim oldu. Merkez Bankası, bugün için işaret ettiği olağanüstü toplantıdan vazgeçti. 

Bugün yapılabileceği duyurulan toplantıdan vazgeçilmiş olmasının görünürdeki nedeni belli. Yıllık enflasyon bir puandan daha az düştü, o yüzden de ara toplantıya gidilmiyor. Acaba gerçek bu kadar yalın mı?

Merkez'in stratejisi miydi?

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı enflasyon raporunu açıkladığı toplantıda ocak ayı enflasyonunun bir puandan fazla düşmesi durumunda PPK'yı ara toplantıya çağırabileceğini söylediğinde "Merkez Bankası ocak enflasyonunu biliyor mu" şeklinde yorumlar yapılmıştı. Biz de bu görüşü dile getirmiş ve Merkez Bankası'nın enflasyonun bir puandan fazla düşeceğini öngördüğü için böyle bir açıklama yapıldığını yazmıştık. Kabul edelim, o görüşte yanıldık. 
Öyle görünüyor ki, Merkez Bankası ocak ayı enflasyonunu biliyor ya da tahmin ediyordu; ancak, gerçekleşmenin yüksek olacağını, böylece ocak sonundaki yıllık oranın aralık ayına göre bir puandan daha az gerileyeceğini öngörüyordu. Başkan Başçı, belli ki bu görüşe dayanarak hem enflasyon raporunu açıklarken, hem önceki gün Budapeşte'de "faizi, enflasyonu gördükten sonra" indirebileceklerini ısrarla dile getiriyordu. Hem Merkez Bankası'ndan geçen cuma günü yapılan açıklama da ara toplantıdan vazgeçileceğinin işaretlerini taşımıyor muydu? 

Bilek güreşini kim kazandı?

Erdem Başçı, 4 Şubat'ta ara toplantı yapabileceklerini açıkladığında, bu durum Merkez Bankası'nın "boynunu bükmüş" bir şekilde yenilgiyi ve siyasi baskıları kabullenmek zorunda kaldığı biçiminde yorumlanmıştı. 

Ama daha sonra gördük ki, bu açıklamayla birlikte aslında bilek güreşi için masaya oturulmuş. Ve o masadan en azından şimdilik Merkez Bankası galip kalkıyor. 
Onca baskıya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Çıldırtır bunlar" şeklindeki çıkışlarına rağmen Merkez Bankası ara toplantıdan vazgeçmiş durumda. 

Aslında, "Merkez Bankası ara toplantıyı hiç düşünmüş müydü ki" diye de sormak gerekir. Her ne kadar yıllık enflasyon bir puandan fazla düşmüş olsaydı bugün için toplanılması kaçınılmaz gibi olacaktı. Ama biraz önce de belirttiğimiz gibi Merkez zaten bugün hangi düzeyde bir oran çıkacağını biliyor, en azından tahmin ediyordu. Yani 4 Şubat toplantısı, bize öyle geliyor ki hiçbir zaman söz konusu olmamıştı, ta baştan beri bir senaryoydu. 

Üstelik onca baskıya, onca müdahaleye rağmen, hem de kendi açıkladığı olağanüstü toplantıdan vazgeçmiş olmak, Merkez Bankası'nın siyasi baskılara karşı korumasız ve rüzgarda savrulan bir yapıda olduğunu mu gösterirdi, yoksa tam tersini mi?

Merkez şimdilik kazançlı, ama...

Merkez Bankası sözlü operasyonla piyasa üstündeki gücünü gösterdi. Faize hiç dokunmadan, dokunursa ne olacağını ortaya koymuş oldu. Bu, Merkez Bankası açısından kazanç sayılmalı.

Ancak, Başçı'nın 4 Şubat'ta ara toplantı yapılabileceği yönündeki açıklamasıyla başlayan süreç, kamuoyunun Merkez Bankası'na bakışı yönüyle de sorgulanmalı elbette. Merkez Bankası kendi açısından belki çok doğru bir adım attı, piyasaları yönlendirdi, en üst düzeydeki siyasi baskıları da savuşturdu; ancak bunun piyasalarda nasıl algılandığı da önemli. Yapılan kesinlikle doğru olsa bile, piyasalar "Merkez Bankası yanlış yaptı" ya da "Bağımsızlığına gölge düşürdü" diye yaklaşıyorsa, bu da yapılanın pek alışık olunmayan ve bu yüzden pek anlaşılamayan bir uygulama olduğunu gösteriyor. 

Para, şaşırtılmayı pek sevmiyor. Hele hele yabancının parası. O yüzden, kısa vadede amacına ulaşmış gibi görünse de, Merkez Bankası'ndan piyasaları germeyecek, daha dingin bir ortam yaratma yönünde adımlar atması da bekleniyor.    
 

Tüm yazılarını göster