21. Yüzyılda kapitalizme nasıl bakmalıyız? -2

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Geçen hafta sormuştuk: İş çevriminin dalga boyu düşürülebilmiş, kapitalizm daha iyi huylu hale getirilebilmiş miydi? Bu önemli çünkü 21. Yüzyıla nasıl bakacağımızı şekillendirebilir. İki tez mühimdi: (1) II. Dünya Savaşı sonrası kapitalist çevrim daha az oynak hale gelmiş miydi? (2) 1980'lerde zaten daha az oynak hale gelen iş çevrimi daha da az dalgalanmaya başlamış, resesyonlar kısa süreli, büyüme dönemleri uzun süreli olmaya başlamış mıydı? Resesyonlarda dibe vurulduğu hala doğruydu, ama vurulan dip daha az derin ve dipte geçen süre daha kısa mıydı? Neden?

1960 sonrası Arthur Burns'ün etkisi ve 1980'lerin ortasında DeLong ve Summers'ın Burns'e verdiği destekle, Amerikan iş çevriminin 1945 sonrası daha yumuşak hale geldiği, volatilitesinin de azaldığı kabul ediliyordu. Acaba iş çevrimi sadece iki dünya savaşı arası döneme göre değil, 1914 öncesine göre de daha iyi huylu mu olmuştu? İkinci Dünya Savaşı harcamaları bu dönemde refahı gerçekten de hızla artırmış mıydı? 1907, 1920/21 ve 1945 sonrası NBER'ın kaydettiği 10 resesyon 1929'la nasıl kıyaslanabilirdi? Christina Romer Burns kökenli tezi sorguladığında, 1980ler biterken, bu konuda küçük bir literatür doğuyordu.      

Tartışma hem veri kümelerinin farklılığına, hem de tekniklerin değişik olmasına dayalı olduğu için, veri üretimini de, ekonometriyi de ilgilendiriyor. Tartışmanın sonucuysa kapitalizmin doğasının ne kadar değiştiği sorusuna bir cevap oluşturabilir. 2007-09 krizinin ışığında daha ampirik ve daha heterodoks yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğu, gerek iktisat, gerek finans, gerekse risk yönetiminde köklü değişiklikler olması gerektiğini düşünenlerin sayısı hayli fazla. 1929 öncesi güvenilir makro serilerin olmadığı, resmi NIPA (National Income and Product Accounts) serilerinin 1929 sonrası oluşturulmaya başlandığı düşünülünce, ABD'de 1929 öncesini de işin içine katacak uzunlukta seriler oluşturmanın çok fazla yolu olmadığı görülüyor. Öncesi için NHA (National Income Account) verileri var. 

Bir başka yöntem dinamik faktör analizi yoluyla toplulaştırılmamış, sektörel seviyedeki verilerden genel gitmeyi denemek olabiliyor. Verilerde yapısal kırılmalar veya boşluklar varsa, ki HNA verilerinde bu var, bu yöntem etkili olabilir. LSE'de yapılan bir çalışma 1914 öncesi iş çevriminin genelde düşünüldüğünden daha düşük volatiliteye haiz olduğu ve bu dönemin 1945 sonrasından daha oynak olmayabileceği şeklinde. Bir başka vurgu 1914'ün hemen sonrasında gelen, 1920-21 resesyonunu da içeren dönemin düşünüldüğünden daha dalgalı olduğu. Bu durumda 1929 krizi birdenbire ortaya çıkan nadir bir olay, "şişman kuyruklu" bir olasılık dağılımın gerçekleşmesi değil, daha normal bir hadise olarak algılanabilir. 1945 sonrası iş çevrimindeki ılımlılığın bir istatistiksel illüzyon olduğu iddiası ilginç bir iddia olmakla beraber, nominal ve reel volatilite ayrımı ve kullanılan tekniğe bağımlılık yüzünden o kadar açık bir sonuç olmayabilir.

Her durumda, kapitalizmin gelişmiş ülkelerde ve en uzun genişleme dönemlerinde dahi temel niteliğini yitirmediği, Marx' ın "normal iş çevrimi" dediği şeyin de hayli volatil olduğu görüşü gelecekte nelerin olabileceğine dair bir ipucu veriyor. Kapitalizm gayet dalgalı bir seyir izleyecek. Üstelik bahsettiğim analizler ne Marx'la alakalı, ne de herhangi bir heterodoksi öğesi taşıyor. Tamamen neoklasik... 

Tüm yazılarını göster