2023 için Ankara derin uykudayken kentler yola çıktı bile, son örnek Man

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Son günlerin en tuhaf haberi İzmir'de üç kişinin Yunanistan hesabına casusluk yaptıkları iddiasıyla tutuklanması ve Yunanistan'dan bir diplomatını geri çekmesinin istenmesi olsa gerek. Bu haber tuhaf; çünkü Ankara'da Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumları arasında casus filmlerini aratmayacak çekişmeler, ayak oyunları yaşanıyor. Eskiden beri birbirimizi kolladığımız Yunanistan'la böyle bir sorun ortaya çıkmış, ne önemi var ki… Ankara'da, 72 milyonluk Türkiye için büyük bir mücadele veriliyor; 72 milyonluk Türkiye ise bir yandan olan bitene seyirci, bir yandan da kendi göbeğini kesme uğraşı içinde.

Cumhuriyet'in 100'üncü yıldönümü, çok önemli bir dönüm noktası. On dört yıl sonra Cumhuriyet 100 yaşını dolduracak. Daha kalkınmış, refahını daha artırmış kentler yaratmak, oluşturmak isteyenler, biraz da Ankara merkezli planlardan umudu kesmelerinden olsa gerek, yerel anlamda yoğun bir çaba içine giriyorlar. Ne yapılabilir, nasıl yapılabilir, bunun arayışı yoğunlaşıyor. Bu konudaki son örnek Manisa.

Bir süre önce Manisa Ticaret ve Sanayi Odası'nın girişimiyle Valilik, Belediye ve Celal Bayar Üniversitesi ortaklığında Manisa 2023 Platformu Girişim Grubu oluşturuldu ve Manisa'nın geleceği ile ilgili ortak aklı bulmak ve Manisa'yı bu geleceğe taşıyabilecek adımları tasarlamak üzere bir süreç başlatıldı. Bu çerçevede de ilk olarak önceki hafta sonu "Manisa 2023 Vizyonu Arama Konferansı" adı altında bir konferans düzenledi. "İdeal Kent Manisa Arama Konferansı" adı da verilen konferansa TEPAV ve Arama Katılımlı Yönetim Danışmanlığı Limited Şirketi de destek verdi.

Manisa'da gerçekleştirilen ve üç gün süren arama konferansına, çok sayıda işadamı ve akademisyenin yanı sıra, benzer toplantıları gerçekleştirmeyi planlayan başka illerin ticaret ve sanayi odası temsilcileri de gözlemci olarak katıldı. 

Arama konferansının mantığı

Arama konferansı, "ortak akıl yaratmayı amaçlayan katılımlı bir planlama metodolojisi" olarak niteleniyor. Bu tür konferansların amacı da "normal olarak direkt ilişkide bulunmayan kişileri biraraya getirip, onları katılımlı bir tasarım ve problem çözme süreci içine sokmak" şeklinde ifade ediliyor.   

Manisalıya yaramayan zenginlik

Konferansa ilişkin çağrı metninde dikkati çeken ve konferans süresince üstünde en çok durulan konuların başında "Manisa'nın zenginliğinin Manisalıya pek de yaramadığı" görüşü geliyor. Çağrı metninde bu konudaki sitem şöyle özetleniyor:

"Yabancı ve yerel sermayeye ait büyük işletmelerin üretim tesislerine ev sahipliği yapmasına; verimli arazileriyle tarımsal ürün çeşitliliğini barındırmasına; yer altı ve yerüstü zenginlikleri, lojistik avantajlar ve kültürel değerlere sahip olmasına rağmen Manisa sahip olduğu değerleri Manisa'da yaşayan ve çalışanların yaşam kalitesini artıracak tercihlere göre kullanamamaktadır. İlde nasıl bir sanayi, nasıl bir tarımsal üretim istendiği, buna yönelik altyapı ve işgücü ihtiyacı, işgücünün yeni becerilerle dönüşümü, rekabet gücünün artırılması, Manisa markasının geliştirilmesi, Manisa'nın zevkle yaşanılabilir, çalışılabilir ve ziyaret edilebilir bir yer haline getirilmesi ve benzeri konularda il aktörleri tarafından paylaşılmış bir vizyon ortaya konması gerekmektedir."

Çağrı metninde, daha sonra "Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında nasıl bir Manisa istendiğinin belirlenmesi ve buna yönelik stratejik adımların tasarlanması için süreç kapsamında bir dizi arama konferansı ve çalışma grubu toplantıları gerçekleştirilecektir. Arama konferanslarında tartışılacak stratejik önceliklerin ilin potansiyeli ve fırsatları çerçevesinde belirlenebilmesi için süreç içinde bilimsel analiz çalışmaları da yapılacaktır" deniliyor.

İzmir'e yakınlığın dezavantajı

Manisa'nın, üreten ama ürettiğini İzmir'de tüketmeye, harcamasını orada yapmaya yönelen bir şehir konumunda olduğu ve bu yüzden kentte hizmetler sektörünün gelişiminde büyük bir sorun yaşandığı ifade ediliyor. Celal Bayar Üniversitesi öğrencilerinin İzmir'de kalmayı tercih etmeleri, Manisa'da çalışanların bir bölümünün de her gün İzmir'e gidip gelmeleri, bunu yapamayanların da hafta sonunu İzmir'de geçiriyor olmaları Manisalıları rahatsız eden bir durum. Hizmetler sektöründeki gelişememenin bir sonucu olarak kentte büyük bir alışveriş merkezi yapımına bile girişilemediği belirtiliyor.

Manisa'da çalışıp, Manisa'da kazananların İzmir'de yaşamayı tercih etmesi yoğun bir eleştiri konusu. Ancak, bu eleştiride bulunanların bir süre sonra özeleştiri yaparak kendilerinin de aynı şekilde davrandığını dile getiriyor olmaları ilginç bir çelişki oluşturuyor.

Beyin fırtınasından göze çarpanlar

Manisa Arama Konferansı kapsamında oluşturulan gruplar onlarca konuyu ele aldı ve bu konular "akımlar beyin fırtınası" başlığı altında toplandı. Grupların saptadığı konular arasında dikkati çekenlere göz atalım:

-Yön, İzmir'e doğru. Manisa, İzmir'e doğru gelişiyor. İzmir'de 200 bin Manisalı yaşıyor.

-Tüm eğitimli genç kesim iş aramak için İstanbul ve İzmir'e gidiyor.

-Büyürken yoksullaşma olgusu var. Mavi yakalılar Manisa'da ikamet ederken, beyaz yakalılar dışarıda oturmayı tercih ediyor.

-Yirmi beş yıldır gerçekleştirilen projelerle sanayi gelişmiş durumda, ama Manisa sosyal yaşamını kaybetti, yirmi bin öğrenci var ama hiçbiri Manisa'da kalmak istemiyor.

-2023 yılında Manisa ya bir amele kenti ya da refah kenti olacaktır. Manisa her geçen gün gecekondulaşan bir kent durumunda. Manisa aldığı kadar göç veriyor; ancak aldığı göçler niteliksiz, verdiği göçler ise niteliklidir.

Projelendirme çalışmaları

Arama konferansı kapsamında sekiz grup oluşturuldu ve bu gruplar onlarca projeyi gündeme getirdi. Söz konusu gruplar şunlar:

"Kentleşme-yönetim grubu, sosyal-kültürel grup, sanayi-ticaret-enerji grubu, turizm-tarih grubu, sağlık grubu, eğitim-üniversite grubu, çevre-su grubu ve su-tarım grubu."

Sak: "Ne yapabiliriz?"

TEPAV Direktörü Güven Sak da konferansta "Manisa için ne yapabiliriz" başlıklı bir değerlendirmede bulundu. Sak, Manisa'da İSO 1000 kapsamında yirmi altı şirket bulunduğuna, Türkiye'nin ihraç ettiği çekirdeksiz kuru üzümün yüzde 25'inin Manisa'da üretildiğine, kentin jeotermal enerji alanında da önemli avantajlara sahip olduğuna dikkat çekti. Manisa'nın, şube başına düşen mevduat açısından Türkiye ve Ege ortalamasının çok altında bulunduğunu belirten Sak, suç ve intihar ortalamasında ise Manisa'nın Türkiye ortalamasının çok üstünde bulunduğunu vurguladı.

TEPAV Direktörü Sak, değerlendirmesini şöyle tamamladı:

"Yerel düşünme alışkanlığı kendiliğinden gelişmez, çaba gerekir. Yerel düşünme alışkanlığı bütün için faydalıdır. Türkiye'nin yerelin potansiyelini daha iyi değerlendirecek bir büyüme stratejisine ihtiyacı vardır. Önemli olan ortak düşünmeyi teşvik edecek bir tartışma platformu oluşturmaktır. Şartlar uygun olmasa da ortak düşünmek iyidir. Manisa 2023 platformu sürece sahip çıkmalıdır, ayrıca düşünmek yetmez, uygulamak gerekir."

Tüm yazılarını göster