2013'e merhaba

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bugün yeni yılın ilk çalışma günü. Umarım yıl sonu kutlamalarının  "ertesi gün ağırlığı" nı üzerinizden atmış, yüzünüzde güller açarak çalışma maratonuna başlamışsınızdır.

Yeni yıl yeni bir çalışma döneminin başlangıcı demektir. Yeni çalışma dönemi yeni planlar, yeni programlar anlamına gelir. Cetvel-kalem, somut biçimde yıllık program  yapanlarımız da vardır.  Çoğumuzun yeni yıl plan- programları da zihinsel egzersiz olmanın ötesine geçmez. 

Somut veya soyut fark etmez. Bu tür programların  gerçekleştirilme  yüzdesi oldukça düşüktür. Kimimiz yıl başı hedeflerinden sapmayı mutsuzluk kaynağı haline getirir.  Bunu hiç dert etmeyip, nihai hesaplaşma için yılın sonunu bekleyenimiz daha çoktur.
Kişisel programlar yapıp, yıl için hedefler konulmasında bir sakınca yok tabii. Ama hedeflerden ne kadar saptığınızı görmeniz için önünüzde daha üçyüz altmışbeş gün  var. Üstelik, arada revizyonlar da yapabilirsiniz. Hedeflerde revizyon siz i hem gerçeğe yaklaştırır hem de vicdanınızı rahatlatır.  Benim tercihim muhasebenin yumuşak tutulup, hesaplaşmanın  yılın sonuna doğru ötelenmesidir. Size de bunu tavsiye ederim. 
                                                    *                  *                   *
Plan yaptım, hedef koydum, gerçekleştiremedim diye moralinizin bozulduğu noktada dönün  bize bakın. Bizden kastım ekonomiyi izleyip, yorumlayanlar. Kişisel planda olmasa da biz yaşamımızı senaryolar kurarak, bunlarla uyarlı hedefler, öngörüler yaparak geçiriyoruz.
Dikkat etmişsinizdir herhalde,  ekonomi yorumlarıyla uğraşanlar  daha yılın başında, tahminlerini, öngörülerini açıklamak durumunda kalıyor. Yapılan işin gereği bu. Çoğu kez bu çabaları zihinsel bir egzersiz boyutunda tutmak da mümkün olmuyor. Hemen  yazılı malzeme haline geliyor bunlar. 

Sonra encamımızı hep beraber izlemeye başlıyoruz. Yıl boyunca söylediklerimizin gerçekleşme boyutunu takip ediyoruz. Öngördüklerimizin hiç biri bütünüyle, öngördüğümüz gibi gerçekleşmiyor tabii.  Söylediklerimizden ne kadar sapılırsa, karizma o kadar çiziliyor. Bu da stresli bir durum sayılır.
                                                       *                   *                      *
Dikkat ettiyseniz geçen yılın son üç yazısında ben de bunu  yaptım. Giden yılı değerlendirdim. Yeni yıl için de bir senaryo yaptım. Genelde ekonominin işsizlik- enflasyon olarak tanımladığım ikileme sıkışacağını öngördüm. Eğer 2012' den devralınan büyüyememe sıkıntısı sürecek olursa işsizliğin rahatsız edici boyutlara çıkacağını,  bunun da genişlemeci türde bir politika müdahalesine yol açabileceğini  söyledim.  Bu tür bir politika müdahalesi olursa bu defa, müdahalenin  dozuna bağlı olarak, uysal seyreden enflasyonun  hızlanıp, rahatsız edecek boyutlara çıkabileceğine  işaret ettim. Bana kalırsa 2013 yılının hikayesi bu ikilem çerçevesinde yazılacak diyerek  de söylemi tamamladım. 
 

Şimdi bu senaryonun yıl içindeki gelişmeler karşısında nasıl duracağını hep beraber izleyeceğiz.  Büyük olasılıkla önemli sapmalar olacak. Örneğin, belki,  özel harcamalar artacak ve  maliye politikasında gevşemeye ihtiyaç kalmadan büyüme  hızlanacak ve işsizlik kontrol altında kalacak demektir.  Bu durumda, döviz kurundan fiyatlara olumsuz bir geçiş  olmasına izin verilmezse (ki TCMB bunu yapıyor) enflasyonun hızlanma olasılığı özel harcamalardaki genişleme boyutuna bağlı kalacak demektir. Mali disiplinin korunacağı bu koşullarda özel harcamaların enflasyon etkisi de kontrol edilebilir.
 

İşsizliğin fırlayıp gitmesine imkan vermeden enflasyonun görece daha uysal boyutta kalmasının sağlanabileceğini söyleyen bir senaryo bu. Benim kurduğum senaryonun tam tersi yani. Gerçekleşme olasılığı da var üstelik.  Gerçekleşirse benim yavaş büyüme, sakin enflasyon ama artan işsizlik öngörülerim berhava olacak demektir.
Ne yapayım? Şimdiden sıkılmaya, kasmaya başlayayım mı? Yoksa hesaplaşmak için önce makul revizyon imkanlarını sonra yıl sonunu mu bekleyeyim? Bence beklemek  daha makul. Ben öyle yapacağım. Siz de öyle yapın.

Tüm yazılarını göster