2012'de kriz var mı?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Aslında genel algıyı, beklentiyi yansıtması açısından kötü bir durum; ama son zamanlarda en çok karşılaştığımız soruların başında bu geliyor: "2012'de kriz var mı?" Anlaşılan 2012'ye genel olarak temkinli, hatta kuşkuyla, kaygıyla bakılıyor ki bu soruya cevap aranıyor. Yeni yıl, ekonomik anlamda umut getirmiş olsaydı, sorunun içeriği de kuşkusuz farklı olurdu.

Peki, böyle bir soruya cevap vermek kolay mı? En azından bizim açımızdan değil. Başkalarının da bu soruya öyle kolay kolay cevap verebileceğini pek sanmıyoruz ya…

Bu soruya şöyle bir karşı soruyla yaklaşmak gerekiyor galiba: "Krizden ne anlamak gerekiyor?" Öyle ya, herkesin krizi kendine… Çünkü herkesin kriz algısı farklı.

Bu yıl kriz yaşanıp yaşanmayacağını soranlara, "Siz bir kriz tarifi yapın, o tarife dayanarak sorunuzu cevaplamaya çalışayım" demek en doğrusu gibi.

Genel olarak dile getirilen 2001 benzeri bir kriz. Aradan on yıl geçti ama, belli ki 2001 krizi beynimize kazınmış ve benzeri bir kriz yaşayıp yaşamayacağımız merak ediliyor. Bu soruya kesin bir kararlılıkla hayır yanıtı verilebilir:

"Türkiye bir daha kolay kolay 2011 benzeri bir kriz yaşamaz". Neden mi?

"2001 öncesinde bankacılık sistemi çok zayıflamıştı ve bir dizi sorun vardı. Bundan daha da önemlisi Türk Lirası,

uygulanan yöntemden ötürü çok değerli kalmıştı, Merkez Bankası daha önceden ilan edilmiş kuru uygulayarak dileyen herkese döviz vermek zorundaydı, (ya da o günkü kurdan döviz getiren herkese TL vermek) bu da zaten zayıf olan rezervlerin hızla erimesine yol açtı ve Merkez pes etmek zorunda kaldı. Oysa şimdi döviz kuru politikası tümüyle farklı. Kurun yükselmesinin getirdiği bir dizi olumsuzluk olsa da, Merkez Bankası yarın piyasadan çekilebilir ve rezervini korur. Ya da faiz artırılarak çok farklı bir önlem uygulanabilir.

Bankacılık sistemi de 2001'de çürüklerinden arındırıldıktan sonra çok sıkı denetlendi, başlıca rasyolarda Avrupa'nın çok çok ilerisindeyiz; dolayısıyla bu açıdan da bir sorun yaşanması olasılığı neredeyse hiç yok. BDDK, bankaların deyim yerindeyse her an tepesinde. Yani sonuç olarak, 2001 krizini maziye gömmek gerekiyor. Bu krizin benzerinin bir daha yaşanabileceğini düşünerek kaygılanmak gereksiz görünüyor."

Ama bizde kriz denilince akla yalnızca 2001 gelmiyor ki… Çok daha yakın tarihli 2008 var. Ama kabul edelim 2008 krizi bizim "icat" ettiğimiz, bizim "yarattığımız" bir kriz değildi. 1994'te de, 2001'de de durup dururken krizleri adeta biz yarattık, uyguladığımız yanlış politikalarla ve inat yüzünden. Ama 2008'de bizim dahlimiz yoktu. Ta ABD'de patlak veren sorun dalga dalga tüm dünyaya yayıldı ve bizi de etkiledi.

2012'de ABD'den değil de, AB'den yayılacak bir sorunun bizi etkilemesi olasılığı çok güçlü. Aslında AB kaynaklı sorunların daha da artması olasılığı, demek daha doğru; çünkü bu sorunlar geçen yıl da vardı, bu yıl biraz daha artış görebiliriz. Bu yıl, bu etkiler tahminlerin ötesinde artar mı, işte kaygı duyulan bu.

AB'nin durumunun, bizi 2008 benzeri bir krize sürükleyeceği pek sanılmıyor. Bir etkilenme var, daha da olacak; bu kaçınılmaz, ama etkinin boyutu açısından 2008'deki kadar büyük bir olumsuzluk yaşanmayacak gibi. En azından öyle olacağını umuyoruz…

Baştaki soruya dönelim yeniden; krizden ne anlamak gerektiği sorusuna. Makro ölçekte de yaşanabilir kriz, ülke toptan bir krize girer; daha küçük ölçekte de sorunlar, krizler ortaya çıkabilir. Tüm ülkeyi kasıp kavuran bir kriz ortamından herkes nasibini alır kuşkusuz. 2008 krizi sürecinde şubat 2009'da işsizliğin nasıl yüzde 16.1'e ulaştığı hala zihnimizde tazeliğini korumuyor mu… Bu yıl da Avrupa'nın etkisiyle üretimimiz, ihracatımız sekteye uğrarsa örneğin işsizliğin yönünü yeniden yukarı çevirmesi sürpriz olmaz.

İşte, eğer kamuda çalışmıyorsanız, yani işinizi kaybetme riskiniz varsa, demek ki sizin için 2012'de kriz olasılığı yüksek, en azından kriz olasılığı var.

İç piyasa tahminlerin ötesinde daralırsa, ürettiğini satmakta zorlanacak bir KOBİ için de kriz var demektir.

Çok yüklü miktarda döviz borcu olan bir holding, tüm hesabını kurların daha düşük seyredeceği varsayımına göre yapmışsa, bu kur düzeyi o holding için kriz anlamına gelebilir; hatta borçların ödenememesine ve iflasa bile yol açabilir.

Şimdi siz söyler misiniz, 2012'de kriz var mı, yok mu?

Tüm yazılarını göster