2011'de hisse senedi stratejisi

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Ben ve arkadaşlarım, Araştırma bölümü olarak, 2011'de İMKB-100 endeksinin 55.000-80.000 aralığında dalgalı bir seyir izleyeceğini, yıl sonunda yaklaşık yüzde 10 yükselişle 75.000 seviyesinden kapanış yapabileceğini düşünüyoruz. 2011 yılını borsa açısından dört aşamada inceliyoruz.

İMKB-100'ün Dow değeri

1- 2010'u pozitif kapatma çabasının ardından yılın ilk aylarında Avrupa krizinin başını çekeceğini düşündüğümüz global bir satış dalgası gelebilir.  Avrupa'da İspanya ve Portekiz bankalarıyla ilgili endişelerin EUR/USD'ı aşağı çekerek risk alma iştahını azaltması beklenebilir. Bu süreçte 2010'da sadece yüzde 11 yükselmiş olan Dow Jones pozitif ayrışabilir. İMKB 2010'da yüzde 25, MSCI Gelişmekte olan ülkeler endeksi yüzde 14 yükseldi. İMKB'nin Dow değeri 6,34'e çıktıktan sonra son olarak 5,73'te bulunuyor. 2-Bahar aylarında AB'de kriz baskısının yerini daha belirgin bir görüntüye bırakması ve Fed'in yeni niceliksel genişleme stratejisi beklentisiyle piyasalarda yeni alım fırsatları oluşabileceğini, iç piyasada seçimlere yönelik pozitif beklentiler ve not artış beklentisinin fiyatlanabileceğini tahmin ediyoruz. 3- Yaz aylarında tekrar düzeltme ve kar realizasyonlarıyla yatay bir seyir bekliyoruz. 4- Yılın son çeyreğinde ise hem yurtiçinde hem de yurtdışında enflasyon, faiz artışı gibi değişiklikler ve

beklentilerle hisselerde olumsuz bir seyir oluşabileceğini tahmin ediyoruz. 5- Büyüme gelişmiş dünyada da geri geliyor aslında; sadece net bir trend izlemiyor ve kriz öncesine dönme hızı çok yüksek değil. Emtianın yılı olabilirse, Rusya, Brezilya borsaları izlenmeli. Ancak Asyalı yatırımcıyı çekebilirsek İMKB 2011'de de yüksek getiri vaat ediyor olacak. 

2010 yılında bankalar kazandırdı ve uzun süre getiride önde gittiler. Fakat Merkez Bankasının zorunlu karşılıkları arttırması ve hükümetin kredi genişlemesini daraltmaya yönelik önlem alacağını açıklamasıyla banka hisselerine satış gelmesiyle banka endeksi sanayi endeksinin gerisinde kaldı. Kredi genişlemesinin sınırlandırılması ihtimali banka hisselerinde yılın son ayında kar realizasyonu getirdi. Merkez Bankası kredi büyümesinin yüzde 25'e kadar olduğu bir ortamda cari açık/GSYH oranının Orta Vadeli program hedefi olan yüzde 5,4'e kadar yükseleceğini açıkladı. Bankacılık sektöründe büyüme sorunu olmasa da kar marjlarında daralma beklentisi hisseler üzerinde baskı yaratabilir.

Bankalar 2011 için kredi büyüme hedeflerini %20-25 aralığına çekerken, kar marjını ve karlarını korumak zorlaşacak, mevduat tarafında da büyüme hedeflerini daraltacak ve fiyat rekabetinden kaçınacaklar. Fonlama maliyetindek artıiş kredi maliyetlerine yansıtılmaya çalışılacak. Mevduatta daha düşük oranlı büyümeye karşılık kredi büyümesi esas olarak, Hazine'nin borç çevirme oranının düşmesinin de etkisi ile menkul değer portföyünden çözülecek kaynaklardan finanse edecek. Bankaların fonlama maliyetini düşürecek şekilde 2011 yılında da yurtdışından kaynak temini uygun faiz koşulları ile devam edebilir, ancak bankaların bilanço içi döviz açık pozisyonunu dengelediği bilanço dışı döviz fazla pozisyonunda etkili olan bilanço dışı işlemlerde büyüme BDDK tarafından sektör üstünde risk arz etme ihtimaline karşı takibe alındı. Kriz döneminde yükseltilen sorunlu kredi karşılık oranları düşürülebilir. Genel karşılık olarak ayrılan tutarlarda da gerileme izlenebilir. Karlılığa katkı sağlayacak diğer bir hamle olarak banka portföylerinde değişken faizli devlet tahvilleri ve özel sektör şirket tahvillerinin payı artabilir. Faiz dışı gelir ve gider kalemlerinin önemi daha da artmıştır. 2010 yılında sektörde net faiz dışı zarar / karşılık gideri sonrası net faiz karı oranı yüzde 20 seviyesinde dalgalanırken, sorunlu kredi dönüşlerinden kaynaklanan diğer gelirlerde de azalma beklenmesi ile bankalar BDDK'nın sıkı takibinde olmasına karşılık başta komisyon ve hizmet gelirleri olmak üzere faiz dışı gelirlerini artırma ve personel gideri, şubeleşme gibi faiz dışı giderlerini kontrol altında tutma çabasında olacaklardır

Sanayi hisselerinde ise yatırımcı ilgisinin hisse bazlı olarak devam edeceğini, ilginin 2010'daki yükselişe nispeten az katılmış hisselerde yoğunlaşacağını tahmin ediyoruz. 2011'de enerji, telekom ve GYO sektörlerini avantajlı olarak görüyoruz. Aksa Enerji ve Turkcell ile GYO sektöründe yeni halka arz edilmiş hisseleri izleyeceğiz.

2010 yılında Türkiye'ye 22,6 milyar doları portföy yatırımı, 5,9 milyar doları yabancı doğrudan yatırım olmak üzere toplam 28,4 milyar dolarlık sermaye girişi oldu. Bu rakam 2009'a göre yüzde 20 düşüş ifade ediyor. IIF verilerine göre 2010 yılında gelişmekte olan ülkelere 253 milyar dolarlık sermaye girişi oldu. Bunun 97 milyar doları portföy yatırımı, 156 milyar doları yabancı doğrudan yatırım olarak gerçekleşti. Türkiye gelişmekte olan ülkelere olan portföy yatırımlarının yüzde 23'ünü, doğrudan yatırımlarınsa sadece yüzde 4'ünü çekti. IIF verilerine göre 2011'de gelişmekte olan ülkelere 61 milyar dolarlık portföy yatırımı, 171 milyar dolarlık doğrudan yatırım bekleniyor. Türkiye'nin portföy yatırımlarının yüzde 30'unu, doğrudan yatırımların yüzde 5'ini çekeceği varsayımıyla toplam 27 milyar dolarlık sermaye çekmesini bekliyoruz.

Tüm yazılarını göster