2010, bireysel yatırımcı için zor geçecek ama beş yıl sonra herşey iyi o

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Pimco CEO'su Muhammed El-Erian "Pilot, 'Büyük motoru olan bir uçaktan, çok sayıda küçük motoru olan bir uçağı geçeceğim' dediğinde, bu geçiş sürecinde uçakta olmak ister misiniz? İstemezsiniz. Değişim süreci gerçekleştikten sonra uçakta olmayı tercih edersiniz. Sonuçta zor günler olacak, ama uzun vadede, ki bu yaklaşık beş yıl sürecek, hepimiz daha iyi konumda olacağız" diyor.

Dünyanın en büyük tahvil fonlarından biri olan Pacific Investment Management Co. CEO'su Muhammed El-Erian, 2010 yılının bireysel yatırımcılar için zor bir yıl olacağını söylüyor. İşsizlik oranlarının yüksek olması, tüketimdeki düşüş ve dünya ekonomisindeki geçiş süreci bunun başlıca nedenleri arasında.

15 yıl boyunca Uluslararası Para Fonu (IMF) bünyesinde çalışan Muhammed El-Erian, 1999 yılından bu yana Pimco'da çalışıyor ve yatırım dünyasının "rock yıldızı" olarak değerlendiriliyor. Dünyanın en büyük tahvil fonlarından biri olan Pimco özellikle son iki yıldır yatırımcıların kaliteye yönelmeleri sonucunda büyük kazançlar sağladı ve bugün 1 trilyon dolarlık fon yönetiyor. Dubai krizinin küresel ekonomi krizinin geciken bir etkisi olduğunu söyleyen El-Erian, ekonomik büyümenin yeniden inşaa edilmesinde zorlanılan bir ortamda, en önemli iki unsurun istihdam yaratma ve mali politika değişiklikleri olduğunu söylüyor. "Global ekonomi yüksek büyüme üretmeli, global ekonomi istihdam üretmeli" diyen El-Erian,  bunun sağlanmasıyla yıllarca sürecek bir düzeltmeye girileceğini ifade ediyor.

El-Erian'a göre ekonomik kriz gerçekten sona erdi. Üçüncü çeyrekte yüzde 2 oranında bir büyüme yaşandığını; dördüncü çeyrekte ise bu oranın yüzde 3 civarında olacağını kaydeden El-Erian, "Asıl soru, bu büyümeyi 2010 yılında da sürdürebilecek miyiz? Bunun gerçekten zor olmasından endişe ediyoruz" diyor.

Yatırım gurusundan yatırımcılara tavsiyler

. Uçak büyük motordan, küçük motorlara geçti, beş yıl sonra daha iyi durumda olacağız

Çok yüksek seviyede uçmakta olan bir uçak hayal edin. Tüketiciler bu uçağın dev motorunu oluşturuyor; borç ise benzinini. Yeterince benzininiz olduğu sürece, uçak yüksekten uçmaya devam eder. Fakat hanehalkının üstlenebileceği borçlanma seviyesi sınırlı olduğundan dolayı, benzin azaldığında, uçak seviye kaybetmeye başlayacaktır. Bunun sonrasında ise uçağı tekrar stabil hale getirmek çok zor. Tüketicinin önündeki en olumsuz tablolardan biri işlizliğin yüksek olması. İşsizlik karşısında, tüketici daha az harcıyor. Düzenli geliri olanlar bile daha dikkatli davranmayı tercih ediyorlar. Emeklilik sistemine yönelik endişeler de arttığı için, özellikle ABD tüketicisi tüketimden elini eteğini çekmiş ve daha çok tasarrufa yönelmiş durumda. Tasarruf kötü bir şey değil. Böylece ABD bağımlı bir dünyadan çok kutuplu bir dünyaya geçmiş oluyoruz. Uçağın motorunu da diğer ülkelerin tüketicileri oluşturuyor. Bu da iyi bir şey. Zor olan geçiş dönemi. Şimdi uçak resmine geri dönelim. Pilot, 'Büyük motoru olan bir uçaktan, çok sayıda küçük motoru olan bir uçağı geçeceğim' dediğinde, bu geçiş sürecinde uçakta olmak ister misiniz? İstemezsiniz. Değişim gerçekleştikten sonra uçakta olmayı tercih edersiniz. Sonuçta uzun vadede, ki bu yaklaşık beş yıl sürecek, hepimiz daha iyi konumda olacağız.

. 2010 sonunda ciddi bir enflasyon riski söz konusu

Yaşadığımız dünyada bir yandan talep ciddi bir şekilde artarken, diğer yandan arzda ciddi kesintiler gündeme gelecek. Eskiden krediye özgürce ulaşabiliyorduk, fakat bundan sonrasında krediye ulaşım kolay olmayacak. Talep artarken, arz düşecek. 'Resesyon sürecindeyiz; uçak biletini ucuza alabilirim' diye düşünebilirsiniz. İlk başlarda böyle olacak. Fakat daha sonra çok sayıda uçağı kullanımdan kaldıracaklar. Böylece arz oranı düşecek ve enflasyon geri gelmiş olacak. 2010 yılının sonuna doğru gerçek bir enflasyon riski ile karşı karşıya kalabiliriz ve bazıları buna kesinlikle hazırlıklı değil.

. Her konuda endişe duyanlar, altında birleşiyor

Çok kutuplu bir dünya, daha dengeli bir dünya olacak. Birçoğumuz çok sayıda motoru olan bir uçakta olmayı tercih ederiz. Sonuçta, nereye yatırım yapacağımızı bilirsek, çok daha iyi bir dünyada yaşayabiliriz. Fakat bu tabii ki eskiye oranla daha farklı hareket etmemiz anlamına geliyor. Enflasyon riskine karşı yatırımcıların özellikle enflasyondan etkilenmeyen devlet tahvillerini tercih etmelerinde fayda var. Bazıları devlet tahvillerinin yeterince güvenli olmadığını düşündüklerinden, altına yönelebiliyorlar. Aslında enflasyon, jeopolitik konular ve dolar gibi her konuda endişe duyanlar, altında birleşiyor.

. Doğru bir yatırım çerçevesi belirlemek için üç anahtar

Doğru bir yatırım çerçevesi belirlemek zor değil. Bu çerçeve üç bölümden oluşuyor. Öncelikle yatırım yaptığınız hisselerin geri değil, ileriye dönük olması gerekiyor. İkincisi, hisse dağıtımının doğru araçlara yapılması. Üçüncüsü ise alçakgönüllük. Risk yönetiminin zor olduğunu kabul etmeniz gerekiyor. Fakat riskleri ortadan kaldırmak için, hisselerin çeşitlendirilmesi, farklı enstrümanlara dağılımı yeterli değil. Hedeflerinizi çok iyi belirleyin. Yatırım nedenlerinizi çok net olarak ortaya koyun. Farklı hedefler, farklı yatırım modelleri gerektirir. Öte yandan hangi hataları tolere edebileceğinizi de iyi belirlemeniz çok önemli.

. Hız sınırının düşeceği bir dünyaya doğru gidiyoruz

Anayolda gittiğinizi düşünün. Her zaman hız sınırının çok yüksek olduğunu biliyorduk, fakat bu konuda birşey yapmadık. Bugün ise hız sınırının düşeceği bir dünyaya doğru ilerliyoruz. Bu önlem kaza sayısını azaltacak olsa da, kazaların tamamen ortadan kalkmasını sağlamayacak. Bir kaç yıl içinde insanlar gelip şu soruyu sorabilirler: 'Hız sınırı çok düşük. İnsanlar gitmeleri gereken yerlere hızlı bir şekilde gidemiyorlar. Hız sınırını yeniden yukarı çekelim.' Önümüzdeki dört sene içinde, hükümetlerin başarısız olduğunu, düzenlemelerin çok fazla olduğunu bile tartışıyor olabiliriz.

. Sistem çöktü, çünkü herkes güvenini kaybetti

McDonald's'a gidiyorsunuz. Hamburger siparişi veriyorsunuz. Bir pencereden ödeme yapıp, diğer pencereden siparişinizi alıp gidiyorsunuz. Bunu normalde 30 saniye içinde yapabilirsiniz. Bir pencereden ödeme yapıyorsunuz; bir diğer pencereden siparişinizi alıyorsunuz. Şimdi şunu hayal edin: İlk pencereye gittiğinizde sizden 5 dolar istiyorlar. Siz, "Hamburgerim nerede?" diyorsunuz. "Diğer pencerede" cevabını veriyorlar. "Dün Lehman'da olanları duydum. Lehman'da biri para verdi ama alması gerekini alamadı. Dolayısıyla yemeğimi şimdi istiyorum" diyorsunuz. Tüm sistem güven üzerine kurulu.  Peki bu sisteme ne oldu? Öncelikle, paranız olmasına rağmen, restorandan aç olarak ayrıldınız. İkincisi, pencerede hamburger vardı, fakat bunu satamadıkları için hamburger çürüdü. Sistem çöktü, çünkü herkes birinci pencereden ikinci pencereye gitmek için gerekli olan güveni kaybetti. Lehman'dan sonra yaşanan buydu. Her zaman kesin gözüyle baktıklarımıza, bir anda kimse inanmamaya başladı. Bunun sonucunda da tüm bu çöküşler yaşandı.

Tüm yazılarını göster