2007'ye dönüş mü?

UZMAN GÖRÜŞÜ dunyaweb@dunya.com

Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım

Mayıs ayında yaşanan satış dalgasının ilk işaretlerini Avrupa kredi piyasalarında görmüştük. Ülke borç sorunları kaynaklı (haklı veya haksız) endişelerin kısa vadeli kredi piyasalarında güven sorununa yol açtığına ve bunun da risk primlerini etkileyerek "güvenli limanlar" hariç tüm piyasaları etkilediğine şahit olduk.

Yaşananların 2008'de ortaya çıkan ve özellikle Lehman Brothers iflasıyla derinleşen küresel kriz ile benzerlikler kurulması anlaşılabilir.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Avrupa'da yaşanan sıkıntıların 2008 yılındaki gibi ciddi bir kriz ile sonuçlanmasının kaçınılmaz olduğu şeklinde bazı yerlerde moda olmaya başlamış görüşlere de kesinlikle katılmıyoruz. Ayrıca, Avrupa bankalararası finansmanında güven sorunu olduğuna dair sinyallerden daha önce bahsetmiş olmamıza rağmen bu konunun da son zamanlarda biraz abartıldığını düşünüyoruz.

Öte yandan illaki bir benzetme yapılacaksa, 2007 ilkbahar/yazına yani subprime mortgage konusunun ilk defa biraz daha ciddiye alınmaya başlandığı zamanlara benzetilmesi bizce daha uygun. Buna benzer bir görüşün BIS tarafından son yayınlanan raporda da dile getirildiğini eklemeliyiz. ("BIS Quarterly Review June 2010 International banking and financial market developments")

Hatırlanacağı gibi 2007 ilkbahar ve yaz aylarında, yaşanan sorunların subprime ile sınırlı olduğu ve öyle kalacağı görüşü hakimdi. Bu görüşünün bu kadar etkin olmasının sebeplerinden biri ise çok yaygın olarak kullanılan analitik çerçevelerde genel olarak finansın çok az ve tali bir yer tutması.

Bu bağlamda Keynes, Minsky ve Richebächer gibi "eski" iktisatçıların bazı açılardan güncel meslektaşlarına nazaran daha "modern" analitik çerçevelere sahip olduklarını düşündüğümüzü belirtmek istiyoruz.

Aslında çok uzağa da gitmeye gerek yok. Yurtiçi özel sektör finansal denge = cari işlemler dengesi-kamu sektörü dengesi denkleminin ifade ettiği basit fakat hala yaygın olarak ifade edilmeyen bir gerçeği dile getirmek istiyoruz. Bu anlamda kamu ve yerli özel sektörün aynı anda kemer sıkmasının, cari dengelerinde iyileşme yaratılmadığı sürece mümkün olmadığını belirtmeliyiz. Özellikle de birçok Avrupa ülkesinin cari dengelerinde iyileşme yaratmasının oldukça zor olduğunu ve bu çabaların küresel ekonomi açısından mahsurlu olabileceğini düşünüyoruz.

Tüm bunların yanında şu an çok dile getirilmeyen bir konunun önümüzdeki aylarda gittikçe daha fazla tartışılmaya başlanacağını tahmin ediyoruz. Devam eden ve özellikle AB'de yeni alınacak kemer sıkma tedbirlerinin özel yurt içi gelir akışını olumsuz etkilediği ve hanehalkı ile işletmelerin mevcut borç yüklerini hizmet etme kapasitelerini olumsuz etkileme potansiyeli.

Bütün bu yazdıklarımızdan ise Avrupa kaynaklı sorunların kesinlikle 2008 benzeri küresel bir kriz ile sonuçlanacağı gibi bir yorum çıkarmak doğru olmayacaktır. Bu yazımızda finansal sistemdeki gelişmeleri oldukça önemsediğimiz ve zamanında yeterli önlemlerin alınmaması durumunda ekonomi ile finansal sistem arasında fasit daireler oluşturma potansiyeli olasılığını ciddiye aldığımızı anlatmaya çalıştık.

Tüm yazılarını göster