Ülkemizde sigorta algısı istenilen seviyede değil. Yıllardır bu algının oluşması için çaba sarf ediliyor. Patlayacak denen sigorta sektöründen henüz “çıt” çıkmadı. Her sene sigorta sektöründe poliçe sayısında yüzde 4’ler seviyesinde bir artış gerçekleşiyor, ama o da çok yetersiz. Kişi başına düşen ortalama prim 150 dolarlar seviyesinde, ama o da doların hızlı artışı ile muhtemelen tekrar geriledi. Özetle, sigorta sistemine duyulan güven eksikliği, sigortalılık oranının artmasının önündeki en büyük engel gibi görünüyor. Dinimizde sigorta kavramı için ise birçok söylem var. Sigorta yaptırılmasında dinimizce bir sakınca görünmüyor.
Eureko Sigorta Genel Müdürü Okan Utkueri, Şemsiye Dergisi’ndeki röportajında, “Biz sigortacılar bir nesle kendimizi iyi anlatamadık belki, ama gelecek nesle onların anlayacağı çağdaş araçları kullanarak sigortalılık bilincini edindiririz” demiş. Utkueri aynı röportajında, “Sigorta yaptırmanın, her sabah yüzümüzü yıkamak gibi hayatımızın bir parçası olması gerekir” diyerek yeni nesillere gönderme yapmış. Gerçekten de sigorta hayatımızı kolaylaştıran bir olgu ise hayatımızın da bir parçası olmalı. Sigorta bilinci ne yazık ki 1900’lü yılların başında bile gayet iyi bir durumdaymış. O yıllarda insanlar özellikle hayat sigortaları yaptırırlarmış. Sigortacılık tarihi konusundaki yazıları ile tanıdığımız Araştırmacı-Yazar Fatih Kahya ulaşabildiği belgelerde sigortacılık konusunda 1900’lü yılların başlarında büyük çaba sarf edildiğini belirtiyor. Din adamlarının verdikleri fetvalar da çeşitlilik arz ediyor bu dönemlerde.
Sürekliliğe önem verilmiş
Araştırmacı-Yazar Fatih Kahya sigorta sektörüne odaklanmış durumda. Geçtiğimiz aylarda sahaflarda gezerken 1953 yılında yayınlanmış “Sigorta Gazetesi”ni bulmuş. Gazete, tam 23 adet ve haftalık dört yaprak olarak çıkarılmış. Gazetenin sahibi Tarık Mengü. Sayın Fatih Kahya, gazetenin 1972 yıllarındaki sayılarına da ulaşmış. Gazetenin içeriğinde dünyadan sigortacılık haberleri, ülkemizden haberler, kulisler… Ne isterseniz var. Gerçek gazetecilik yapılmış, haberler doğrultusunda görevden alınan genel müdürler olmuş. Özetle o dönemde oldukça etkin bir yayım. En prestijli ilanlar gazetelerde yer almış. Sahibi ve Başyazarı Tarık Mengü’nün bir makalesinden anladığımız kadarıyla gazete 1953 yılında iki yaşındaymış. Ve dünyada L’Argus isimli bir gazetenin örnek alındığını yazılardan anlıyoruz. O da 70-80 yıllıkmış. Başyazar diyor ki: “Özellikle sektörel gazetelerin etkin olabilmesi için yıllardır çıkması gerekir L’Argus gibi, bizimki henüz çocuk, iki yaşında.”
“Mallarım salimen yerlerine varacak mı?”
Gazetede yer alan bir ilanın içeriğini sizlerle paylaşsam, 1953 yılından bu yana sigortacılık ülkemizde ileri mi gitmiş, gerilemiş mi siz karar verin. İlanda, “Nakliyat Sigortaları Emirlerinizi Beklerken yazısı yer alırken, hemen altında “Acaba mallarım salimen yerlerine varacaklar mı” diye üzülüp kendinizi canlı bir istifham haline sokmayın” yazıyor. Yani nakliyat sigortanızı yaptırın, stres yapmayın diyor günümüzün tabiri ile… Bu arada Araştırmacı-Yazar Fatih Kahya’ya bu çabalarından dolayı sektör adına teşekkür etmek isterim.
O tarihteki bu çabaların kat be katını bugün göstermek zorundayız. Özellikle yeni nesle dijital çağın gereçleri ve iletişim varyasyonları ile ulaşıp, bilgilendirip, onlar için Sayın Utkueri’nin deyimi ile sigortayı yüzümüzü yıkamak gibi hayatımızın bir parçası yapabiliriz.