'Hastanenin yanına çukur kazalım!'

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Fındıkla yatıp kalktığımız bir dönemde, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Başkan Vekili Halim Mete ve Nevşehir TSO Başkanı Arif Parmaksız ile önceki akşam Trabzon'da, dün ise Ordu ve Giresun'daydık.

 * * *

'Kriz varsa, çare de var' gibi kampanyalarla yıpranmış psikolojileri onarmaya yönelik adımların atılmasına önayak olan Hisarcıklıoğlu'na bu kentlerde gösterilen yoğun ilgi ve verilen desteğin ayrıntılarını sonra paylaşacağım.

 * * *

Hisarcıklıoğlu'nun gezisi aslında, sorunları, alana gitmeden, alanı bilmeden, merkezden çözmeye çalışıp, yüzümüze gözümüze bulaştırmayı huy edinmiş bir millet olarak, alanda olmanın önemini bir kez daha hatırlattı.

Neleri mi gösterdi alan?

Fındıkta herkes kazanabiliri gösterdi.

Hükümetlerin, üreticilerin, sektörü temsil eden sivil toplum kuruluşlarının yanlışlarıyla herkesin kaybettiği anları yaşadığımızı gösterdi.

 * * *

Herkes farkında ama,

Hükümetler yanlışlarının farkında mı?

- Mesela, fındık politikaları, sezonluk belirleniyor. Günü kurtarmakla yetiniliyor. Uzun dönemli politikalardan uzak durularak, spekülatif hareketlere prim tanınıyor. Bu kısır döngüyle üretim dinamitleniyor. 2 milyar dolara çıkan ihracat rakamı (- ki bence fındık, Türk ekonomisi için, girdi maliyetleri dikkate alındığında, 20 milyar dolarlık otomotiv ihracatından çok daha fazla önemli hale gelmişti) bu çabalarla yarı yarıya düşürülüyor.

- Mesela, 3 yıl önce, "Üretici korunmalı. Bunu TMO yapacak." şeklinde demeç verip TMO'yu bu iş için zorlayan Başbakan, 3 yıl sonra tam tersi bir söylemle, "TMO bu işten zarar ediyor. Ülke zarar ediyor. TMO'nun işi fındık olmamalı" diyebiliyor.

Deneme yanılma yoluyla politikalar uygulanıyor. Bu yöntem ile Türkiye zaman kaybediyor. Kaybedilen zaman aralığında ekonomisi de yara alıyor.

Neden?

Kimse cevap veremiyor. 

 * * *

Herkes farkında ama,

Üreticiler yanlışlarının farkında mı?

- Mesela, devlet 26 yıldan beri fındık dikim alanlarını sınırlandırmaya çalışıyor.

1983'te yürürlüğe giren 2844 sayılı "Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun"a  rağmen dikim alanları genişliyor.

Fındık dikim alanı 1980'de 425 bin hektar iken tüm yasaklamalara rağmen 2008'de 633 bin hektara çıkıyor.

- Mesela, yılda maksimum 20 günlük çalışmayla alınan ürünün, tüm ailenin bir yıllık ihtiyaçlarını karşılaması bekleniyor.

Neden?

Kimse cevap veremiyor.

 * * *

Herkes farkında ama,

Sivil toplum örgütleri yanlışlarının farkında mı?

Fındık rekoltesi için yapılan tahminlerdeki büyük farklılık spekülatif hareketlere zemin hazırlıyor.

- Mesela 2008'de fındık rekoltesi için TZOB 700 bin ton üretim tahmininde bulunuyor.

TMO'nun tahmini 750 bin ton.

FİSKOBİRLİK'inki 731 bin ton.

Ulusal Fındık Konseyi'ninki 850 - 900 bin ton.

Karadeniz ve İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği'ninki 900 bin ton.

Fındıkta sağlıklı bir politika oluşturulmasını engelleyen, bu spekülatif tahminlerin önüne geçilemiyor.

Neden?

Kimse cevap vermiyor.

 * * *

Kısacası, otomotiv gibi ekonomiyi sırtladığına inandığımız bazı sektörlerden çok daha önemli olan bir sektörümüzü elbirliğiyle bu pozisyona getirdik.

Tarım Bakanlığı'nın açıkladığı fındık politikasını ise:

Arz fazlası spekülasyonlarıyla fındık fiyatı düşürülemeyeceği için;

Hazineye zarar yazdırmayacağı için;

Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu ve şu anda arz eksiği olan ürünlerin üretimine de zemin hazırlayacağı için olumlu buluyorum.

Piyasaların düzenlenmesi, denetlenmesi gibi teknik konulardaki belirsizlikleri ise politikanın eksik bacağı olarak görüyorum.

Hiçbir şeyi dört dörtlük beceremediğimiz için de üzülüyorum!

  * * *

Halim Mete'nin, hava muhalefeti nedeniyle sıkıntılı geçen uçak yolculuğumuza neşe katan ve aslında bugünkü dramatik durumumuzu anlatan fıkrasıyla bitireyim:

Karadeniz'in bir kasabasında oluşan çukura düşen ve yaralanan insanların sayısı artınca belediye meclisi karar almak için toplanır.

Çukurun kapatılması fikri maliyet nedeniyle kabul edilmez.

Yaralıların hastaneye kaldırılması amacıyla ambulans alınması fikri de, çukurun yanına hastane yapılması fikrine yenilir.

Son fikir kabul edilmek üzereyken Temel atılır:

'Hastane yapımı çok daha maliyetli olur arkadaşlar. Biz en iyisi buradaki çukuru kapatıp, aynısından hastanenin önüne kazalım!'

Meclis bu fikri kabul eder!   

Tüm yazılarını göster