Enerji fiyatları madenlerde rekabet gücünü düşürüyor

Genç Maden İşletmecileri Derneği Başkanı Cemil Ökten, elektrik ve yakıt maliyetlerinin yüksekliğinin Türkiye’nin madencilikte diğer ülkelerle rekabet gücünü zayıflattığını söyledi

Abone ol

MEHMET HANİFİ GÜLEL 

İSTANBUL - Türkiye’de çok çeşitli maden yatakları bulunduğunu, ama bunların yeraltında bulunuş şekilleri ve işletilebilirlik açısından kıyaslandığında ülkemizden daha ekonomik işletilebilir rezervlere sahip birçok ülke olduğunu vurgulayan Genç Maden İşletmecileri Derneği Başkanı Cemil Ökten, madeni özelliklerine göre işleyip, elektrik ve yakıt gibi maliyetler düşürüldüğünde dünya ile rekabet edebilecek maliyetlerde üretimin mümkün olduğunu söyledi. 

Sanayide yeniden kömüre dünüş başladı 
Maliyetleri artıran ÖTV, KDV gibi vergilerin kaldırılması, devlet hakkı oranlarının azaltılması ve sektörün desteklenerek kaynakların ekonomiye kazandırılmasının sağlanmasını isteyen Ökten, madencilikte en önemli maliyet kaynaklarından birinin enerji olduğunu, enerji fiyatlarının yüksek olması nedeniyle sanayide yeniden kömüre dönüş olduğunu söyledi. 

Ökten, dünyada kömür, petrol ve doğalgaz dışında yenilenebilir enerji payının yüzde 20-25 olduğunu, bunun enerjinin yüzde 75-80’inin petrol, nükleer santral veya doğalgazdan üretildiğini gösterdiğini belirterek, “Ülkemizde doğalgaz ve petrol olmadığından, elimizde kömür kalıyor. Bu durumda enerji üretiminde ikinci sırada yer alan kömüre dönüş normal karşılanmalı” ifadesini kullandı. Ülkemizde doğalgazın en önemli ithale dayalı enerji hammaddesi olduğunu, bunun stratejik olarak doğru olmadığını vurgulayan Ökten, “Bütün sanayi ve elektrik sistemimizi tek bir boru hattına bağlamış durumdayız. Rusya’nın dönem dönem Ukrayna’yı gerekçe göstererek doğalgaza müdahale ettiği ne kadar gerçekse, bu olasılık da o kadar gerçek bir tehdit” yorumunda bulundu. 

İthal kömüre dayalı santrallerde patlama var 
Ökten, Türkiye’nin kömürden üreteceği elektrik enerji maliyetinin, ithal kaynaklardan çok daha düşük olmasına karşın bir dönem verilen teşvikle doğalgazın sübvanse edildiğini ve sanayicinin de doğalgaza geçiş yaptığını anlattı. Ökten, “Enerji maliyetlerinin yükselmesiyle, son beş yılda sanayide kömüre önemli ölçüde dönüş var. Gerekli teknoloji kullanılarak havayı kirletmeden kömürü çevreyle barışık şekilde kullanılabilir. Dünya kömürü önemli ölçüde kullanırken, bizim hala hatalı politikamızdan vazgeçmemiş olmamız anlaşılır değil. Bırakın vazgeçmeyi; şimdi ithal kömüre dayalı santrallerde patlama yaşanıyor. Hatalı politikadan daha hatalı politikalara geçiş yapıyoruz” dedi. 

Hızlı alınan kararlarda düzeltme ihtiyacı doğuyor 
Maden mevzuatlarında hızla alınan kararların hatalı olması yanında sonrasında düzeltilme ihtiyacı doğduğunu daha önce de belirttiğini aktaran Cemil Ökten, Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan düzenlemenin daha önce mevzuatta yer alan şekli ile Türkiye’yi sadece AB ülkelerinde üretilen patlayıcı ortamlarda kullanılan ekipmanlar ve koruma sistemlerinin ATEX emniyet sertifikası taşıyan ürünlerin ithalatına mahkum eden bir mevzuatın sonradan düzeltilmiş olması anlamında doğru bir örnek teşkil ettiğini söyledi. 

Yapılan düzenlemenin uluslararası standartlara getirilme süresinin 2019’a kadar ertelenmesi olmadığını vurgulayan Ökten, sertifikasyon yönünden önceki mevzuatta yer alan hatalı ifade nedeni ile sadece AB ülkelerinde üretilen ürünlerin kullanılmasını zorunluluk haline getiren ön koşulu ortadan kaldıran bir düzenleme olduğunu dile getirdi. Burada da yer aldığı ürünlerin sahip olması gereken standardı tanımlayan şartların varlığı olduğunu aktaran Ökten şöyle konuştu: “ATEX’de aranan güvenlik şartlarını sağlayan ürünlerin kullanımının zorunluluğu devam etmekte olup, bu özelliklere sahip olmasına karşılık ATEX sertifikasına sahip olmayan ürünlerin 2019’a kadar bu şartları sağladıklarını ispat etmek şartı ile kullanılmasının önünü açılmaktadır. Türkiye’de iki kuruluşun ATEX sertifikası vermeye yetkisi bulunuyor. Türkiye bu süre zarfında bu ürünleri kendisi de üretip iç ve dış piyasaya satabilir yeterliliğe en kısa zamanda kavuşmalıdır. Mevzuatın en doğru şekli ise ATEX sertifikasının şartlarını sağlayan ürünlerin belgelenmesi kaydı ile 2019’dan sonra da kullanımlarının devam etmesi şeklinde olmalıdır.”

Libya’da 8,1 milyon ton kapasiteli DRI tesisi yatırımına imza attı Kapasite fazlasına karşı strateji geliştirilmeli Filistin Büyükelçisi: Türkiye ilk ve en önemli ortağımız Katar ve FIFA'dan, 50 milyon dolarlık sosyal destek Borsa günü yatay tamamladı