Normalleşme süreci 5 milyar dolarlık dış ticaret hacmine göz kırpıyor

 Türkiye ve Suriye yönetimlerinden karşılıklı yapılan açıklamalar, donan Ankara-Şam normalleşme sürecinin yeniden canlanmasına yönelik adımlar olarak yorumlanırken, bu durum ekonomi tarafında da ‘olumlu’ karşılandı. İki ülke arasındaki dış ticaret hacminin 2012 hedefi olan 5 milyar dolara doğru hızlı yol alması yönünde beklentiler arttı.

Dünya Gazetesi | Abone ol

Nurdoğan A. ERGÜN

Türkiye ve Suriye arasın­daki siyasi ilişkilerde­ki normalleşme sinyal­leri, ekonomi tarafında da yeni bir sürecin öncüsü olarak görü­lüyor. Her iki ülke yönetiminden de en üst düzeyde yapılan açık­lamalar, 2023 ortasında donan Ankara-Şam normalleşme süre­cinin yeniden canlanmasına yö­nelik beklentileri artırdı.

Siyasi normalleşmenin sonucu olarak ticari ilişkilerde de bir canlanma beklenirken, dış ticaret hacmi­nin 2011 öncesi rakamlara döne­bileceği, hatta 2012 hedefi olan 5 milyar dolara doğru hızlı yol ala­bileceği düşünülüyor.

Bilindiği gibi Türkiye ve Suriye arasında imzalanan STA’larla 2000’li yıl­ların başında iki ülke arasında­ki dış ticaret hacmi 2 milyar do­ları geçmiş, 2012 yılında hacmin 5 milyar doların üzerine çıkma­sı hedeflenmişti. Ancak, 2011 yı­lında başlayan Suriye iç savaşıy­la birlikte gerilen siyasi ilişkiler ve yaptırımlar nedeniyle ekono­mik ilişkiler de zayıflamıştı.

Sa­vaş yıllarında başta gıda ürünleri olmak üzere Türkiye’nin bölgeye ihracatı devam etse de çalkantılı süreç, gerçek potansiyelin önü­ne geçti. Bugün ise, Türk müte­ahhitlik firmaları açısından ül­kenin yeniden yapılandırması noktasında ciddi bir potansiyel bulunuyor. İhracat açısından da başta Güneydoğu Anadolu Bölge­si olmak üzere hububat, bakliyat, her türlü yemeklik yağ, yaş seb­ze-meyve ihracatı açısından böl­ge önemini koruyor.

Süreç nasıl başladı, neler yaşandı?

Türkiye-Suriye hükümetle­ri arasında 2000’li yıllarda artan diyalog sonucu birçok önemli an­laşmaya imza atılırken, serbest ticaret anlaşmasıyla iki ülke ara­sındaki gümrük vergisi bazı mal­larda sıfırlanmıştı. İki ülke ara­sında toplu konut, sivil havacı­lık, turizm ve sağlık gibi alanlarda 50’den fazla işbirliği anlaşması imzalanırken Suriye ile Türkiye arasındaki yıllık ticaret hacmi, 2009 yılı sonunda 2 milyar do­ları geçmişti.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin 2012 yılı sonu­na kadar 5 milyar doları geçme­si hedefleniyordu. Ancak, Suri­ye’de 2011 yılında başlayan yöne­tim karşıtı gösterilerin başlaması ve iç karışıklığın çıkması, göste­rilerin bastırılması için aşırı güç uygulanması ABD ve AB gibi ül­kelerin Suriye yönetimine karşı yaptırım uygulamaya başlaması­na neden oldu.

30 Kasım 2011’de Türkiye de Suriye’ye çeşitli eko­nomik yaptırımlar uyguladı. Söz konusu gelişmeler sonucunda Türkiye’nin Suriye’den ithalatı ortalama 100 milyon dolar civa­rında gerçekleşirken, Suriye’ye ihracat ortalama 1,7 milyar dolar seviyesinde kaldı. 2020 yılında 1,6 milyar dolar olarak gerçekle­şen ihracat 2021 yılında yüzde 32 artarak 2,1 milyar dolara yüksel­di.

İthalat ise yüzde 24 daralarak 187 milyon dolar oldu. 2023 yılı­na gelindiğinde ise Türkiye’nin ihracatı 2 milyar doları aşarken bunun 432 milyon dolarını bakli­yat, hububat, yağlı tohumlar gibi gıda ürünleri oluşturdu.

2023’te bölgeden ithalat ise 363 mil­yon dolar olarak kayıtlara geçti. 2024’ün ilk 5 ayına geldiğimizde dış ticaret verilerinde küçük çap­lı kıpırdanmalar yaşandığı görü­lüyor. Ocak-mayıs döneminde Türkiye’nin Suriye ihracatı 869 milyon dolar olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde ra­kam 836.5 milyon dolar olmuştu.

İlk 6 ayda un ihracatı yüzde 4 arttı

Türkiye’nin Suriye’ye ihraç ettiği en önemli kalemlerin ba­şında un geliyor. Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçı­lar Birliği (IAOM) Avrasya Baş­kanı Dr. Eren Günhan Ulusoy’un verdiği bilgilere göre, Türkiye 2000 yılından beri Suriye’ye un veriyor ve 2009-10-11 yıl­larında yaşanan kısa süreli dü­şüşün haricinde en çok ihra­cat yapılan ilk 25 ülke arasında bulunuyor.

Ulusoy, “Düşüşün ardından ise 2013 yılında bir önceki sezona göre miktar ba­zında yüzde 856’lık bir artış kazanarak en çok ihracat yap­tığımız ikinci ülke olarak yeri­ne aldı. 2013 yılından itibaren sezon atlamaksızın 11 sene bo­yunca en çok ihracat yaptığı­mız ilk 3 ülke arasında yer aldı. Bu yıl itibarıyla da en çok ih­racat yaptığımız üçüncü ülke olan Suriye, ihracat pazarları­mızın önde gelen ülkelerinden biri olmaya devam ediyor” de­di.

Kısa vadede yıl içerisindeki aylık verileri aktaran Ulusoy, şu bilgileri verdi: “Ocak ayında 23 bin ton, şubat ayında yüzde 11 artışla 25 bin ton, mart ayın­da yüzde 37 artışla 35 bin ton, nisan ayında yüzde 20 düşüşle 28 bin ton, mayıs ayında yüz­de 4 düşüşle 27 bin ton ve ha­ziran ayında yüzde 29 düşüşle 19 bin ton ile ikinci sırada ol­duğunu gözlemliyoruz.

Türki­ye’nin toplam ihracat miktarı bu sene haziran ayında bir ön­ceki senenin haziran ayına gö­re yüzde 36 düşüş gösterirken, Suriye’ye ihraç edilen miktar bazında ise yüzde 21 düşüş ya­şandı. Türkiye’nin toplam ihra­cat miktarı ocak-haziran ayları arasında bir önceki senenin iliş­kin dönemine göre yüzde 15 ar­tış elde ederken, Suriye’ye ihraç edilen miktar bazında ise yüzde 4 artış görüldü.”

İhracatın büyük kısmı Güneydoğu’dan

Suriye’ye en fazla ihracat ya­pılan bölge Güneydoğu Anadolu olurken, Suriye bölge ekonomisi için önemli bir pazar.

Türkiye’nin bu yılın ilk yarısında Suriye’ye 700 milyon dolar dolaylarında ihracat yaptığını dile getiren Gü­neydoğu Anadolu Hububat Bak­liyat Yağlı Tohumlar ve Mamul­leri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, “İhracatçı sek­törler arasında yüzde 35,7 pay ile hububat, bakliyat, yağlı tohum­lar ve mamulleri ilk sırada yer al­dı.

Bu dönemde Suriye’ye yapılan 251 milyon dolarlık hububat ih­racatının yarıdan fazlası ise Gü­neydoğu Anadolu’dan gerçekleş­tirildi. Irak’la beraber, uzun yıl­lardır toplam ihracatımız içinde üst sıralarda gelen Suriye ile tica­ri ilişkiler, bölge ekonomimiz için büyük önem taşıyor” dedi. Suri­ye’nin başta buğday unu ve bit­kisel yağlar olmak üzere pek çok temel gıda ürününü Türkiye’den tedarik ettiğini anlatan Kado­oğlu, 2023 verilerine göre Suri­ye’nin ayçiçek yağı ve buğday unu ithalatının yüzde 70’ini Türki­ye’den yaptığını iletti.

Yeni pazarlara açılmak için güçlü partner

Savaş koşullarına bağlı olarak, milyonlarca insanın evlerini terk etmesinin ülkenin ekonomisi­ni olumsuz etkilediğini söyleyen Kadooğlu, “Ülkeden ayrılanlar arasında alım gücü yüksek grup­lar da ön sıralarda yer aldı. Suriye ekonomisinde yaşanması muh­temel iyileşmelere bağlı olarak, şekerleme ve kakaolu mamuller gibi diğer ihracat kalemlerimizde de artışlar görebiliriz. Suriye’nin bölgenin önde gelen ülkelerinden biri olarak, coğrafi konumu itiba­rıyla da jeostratejik bir önemi var.

Bu potansiyeli açığa çıkarmak ve Orta Doğu’da yeni pazarlara açıl­ma noktasında da bizim için güç­lü bir partner olabilir” vurgusu yaptı. İki ülke arasındaki siyasi ilişkilerde yeni bir sayfa açılma­sından, normalleşmeyi ön plan­da tutan temaslar kurulmasın­dan bölgedeki iş insanları olarak büyük memnuniyet duyacakları­nı ifade eden Kadooğlu, “Tarihsel olarak köklü bağlarımız ve ticari anlamda güçlü bağlantılarımızla, bu sürece elimizden geldiğince katkı sağlamaya da hazırız” dedi.

Savaş sürecinde de kısmen tedarik devam etti

“Suriye’nin en hızlı ve en uygun maliyetle gıda tedariğini yapa­bileceği tek bir yer var o da Tür­kiye” diyen İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Ma­mulleri İhracatçıları Birliği (İH­BİR) Başkanı Kazım Taycı, şöy­le devam etti: “Savaş sürecinde bile kısmen de olsa gıda tedari­kimiz Suriye’ye devam ediyordu. Şimdi karşılıklı siyasi ilişkilerin normalleşmesi ile birlikte bu­nun genel ticaret hacmimize da­ha olumlu yansıyacağına inanı­yoruz.” Özellikle gıda sektöründe hububat, bakliyat, yağlı tohum­lar ve her türlü yaş meyve-sebze, su ürünleri ve benzeri ürünlerin çoğunu Türkiye’den tedarik ede­ceklerini anlatan Taycı, “Dolayı­sıyla bölgedeki siyasi normalleş­me her iki tarafa da ticaretten de olumlu yansıyacağına inanıyo­ruz” yorumunu yaptı.

“Yaşanan olaylarda süreç iyi yönetildi”

Şu anki rakamların Suriye ile işlerin toparlandığına işaret et­tiğini söyleyen Züccaciyeci­ler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, son yaşanan olay­lara atıfta bulunarak, “Tabii ül­kemizde yaşanan olaylar, tem­muz itibarıyla rakamlarda ha­fif bir düşüş yaratacaktır. Ancak sevindirici olan kısa vadede ka­patılması. Devletimiz süreci iyi yönetti. Esat ile ilişkilerin nor­malleşmeye başlamasıyla dış ti­caretimizin gelişeceğini söyleye­biliriz” diye konuştu.

Türkiye gıda ürünleri dışında Suriye’ye çimento, elektrik ener­jisi, izole edilmiş tel, kablo, diğer izole edilmiş elektrik iletkenleri, fiber optik kablolar, petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar, sentetik devamsız lifler, plastik tüpler, demir-çelik­ten inşaat ve aksamı, demir-çelik ihracatı da yapıyor.

Eren Günhan Ulusoy: Bu yıl en çok ihracat yaptığımız 3. ülke olan Suriye, ihracat pazarlarımızın önde gelen ülkelerinden biri olmaya devam ediyor

Celal Kadooğlu: Pek çok temel gıda ürünü Türkiye'den tedarik ediliyor. Geçen yıl ayçiçek yağı ve buğday ithalatının % 70'i Türkiye'den yapıldı.

Kazim Taycı: Suriye’ye gıda tedarikimiz kısmen devam ediyordu. İlişkilerin normalleşmesi genel ticaret hacmimize daha olumlu yansıyacaktır.

Mesut Öksüz: Türkiye süreci iyi yönetti. Esat ile ilişkilerin normalleşmeye başlamasıyla dış ticaret gelişecektir.

ALES 2 başladı: Sınav ne zaman bitecek, kaç dakika sürecek? Bakan Yerlikaya duyurdu! Göz açtırılmadı Milli kürekçi Elis Özbay, Paris 2024'te çeyrek finale yükseldi TBMM Genel Kurulunda 3 uluslararası anlaşma kabul edildi Abbas, Türkiye'nin davetine karşılık vermemiş