Yüksek nakitli şirketler gözde
Global ekonomi ile ilgili gelişmeleri dikkate alan her analiz, 2012'yi kritik yıl olarak görüyor. Peki borsa yatırımcısı ne yapmalı? Uzmanların cevabı şöyle: Nakit pozisyonu artıda olan şirketlere yönelmek gerekiyor. Borsa verilerine göre 135 şirket artıd
Abone olJülide YİĞİTTÜRK GÜRDAMAR
İSTANBUL - Euro bölgesi ülkelerinin borç krizine girmesiyle resesyon tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımız 2011 yılını geride bırakırken, 2012 yılına da pek iyimser beklentilerle girilmiyor. Özellikle tam anlaştı denilirken bu defa İngiltere'den çıkan çatlak sesler ya da piyasaya çok umut saçmayan açıklamalar 2012'de de zor günlerin işareti olarak görülüyor.
Uzmanlar yatırımcıları dikkatli olmaları konusunda uyarırken, özellikle hisse senedi seçerken temkinli davranmalarını öneriyorlar. Borsacılar, "2012'de 2011'e göre çok daha yavaş bir büyüme bekliyoruz. Avrupa'da sorunlar devam edecek. İşlerin daha kötüye gitmesi, yani Türkiye'nin önemli ihracat pazarlarının toparlanamaması risk teşkil ediyor. İMKB şirketleri arasında nakit pozisyonu yüksek, defansif, yüksek temettü dağıtacak, gelirlerinde yabancı para olan, marjlarında iyileşme olabilecek şirketler ön plana çıkacak. Ayrıca şirket-spesifik büyüme beklentisi ya da hikayesi olan hisseler ile bilançosu güçlü olan şirketler tercih edilmeli" diye konuştular.
Borsacıların işaret ettiği nakit pozisyonu yüksek şirketlere bakıldığında ise Turkcell, Enka İnşaat, Doğan Holding, GSD Holding, Eczacıbaşı İlaç, Yazıcılar Holding İş Yatırım Menkul Değerler, Tüpraş, İpek Doğal Enerji ve Koza Madencilik gibi şirketler ilk 10'u paylaştı. Net nakit pozisyonu artıda 135 şirket listeleniyor.
2012 global ekonomik durum açısından tüm sektörler için zor bir dönem olacağını ifade eden borsacılar, Avrupa borç krizi nedeniyle 2012 yılının ilk yarısına pesimist beklentilerle girileceğini kaydediyorlar. Uzmanlar, DÜNYA'ya 2012 yılında ön plana çıkacak şirketleri ve nedenlerini anlattılar.
Alper Tolga Selimoğlu / AKBANK
Yüksek temettü ödeyen şirketler ön plana çıkacak
Akbank KOBİ Bankacılığı Bölüm Başkanı Alper Tolga Selimoğlu, 2012 yılı için nakit pozisyonu yüksek, bilançosu güçlü, sektörü defansif karakterde olan, temettü ödemesi yüksek şirketlerin ön plana çıkabileceğini öngördüklerini belirtti. Selimoğlu, ayrıca, güçlü büyüme hikayesi olan ve ciddi operasyonel kar üreten şirketlerin de yatırımcıların tercih edecekleri firmalar arasında yer alacak gibi göründüğünü ifade etti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) raporuna göre, uzun dönemde ihracatta sırasıyla ilk üç sektörün makine, otomotiv ve demir çelik olmasının hedeflendiğini ifade eden Selimoğlu, sektörel beklentileri şöyle özetledi: "Makine sektöründe şu an dünya ihracatından %0,5 pay alıyoruz. 2018 yılında bu payın %1.4'e yükseltilmesi hedefleniyor. Dünya ihracat sıralamasındaki yerimiz ise 29. Sektörde Çin %15,6 pay ile birinci durumda. TİM tahminlerine göre 2023'de makine sektörü ihracatının 100 milyar $ ile 1. sıraya gelmesi bekleniyor.
Otomotiv alanında ise motorlu araç üretiminde dünyada 16., AB'de 5. sıradayız. Dünya ihracatından aldığımız payın 2018'de %2.7'ye yükseltilmesi hedefleniyor. 2015 projeksiyonuna göre dünyada toplam üretimde ilk 10, AB'de ilk 3 ülke arasında yer alacağız.
İhracatımızın % 13'ünü oluşturan Demir-çelik sektöründe dünya ihracatından aldığımız payın 2018'de %8'e yükselmesi planlanıyor. Sektörde ihracatın ithalatın karşılama oranı yaklaşık %70-80 gibi yüksek bir rakam. Sektörün toplam katma değerden aldığı pay da yıllar itibariyle artıyor."
Bu üç sektör dışında, yüksek istihdam sağlayan giyim sektörünün uzun vadede de önemini korumaya devam etmesi beklendiğini dile getiren Selimoğlu, "Hedef, 2018'de 32 milyar dolar ile dünya ihracatından aldığı payın %4'e yükselmesi. İhracatın 2009-2023 yılları arasında %10 (CAGR) büyüyerek 52 milyar dolara çıkması bekleniyor. Gıda sektörü ise her zaman önemini koruyor. İmalat sanayi içerisinde en fazla doğrudan yatırım çeken sektörlerden biri. İstihdam içindeki payı itibariyle de tekstil ve giyimden sonra 3. büyük sektör konumunda. Ayrıca, doğrudan yatırımlar ve katma değer bakımından da en yüksek payı alıyor" diye konuştu.
Selimoğlu, 2023 yılında 15 milyar dolar ile dünya ticaretinden %1 pay alması beklenen sektörleri şöyle sıraladı; Uzay Havacılık, Savunma Sanayi, Bilgi ve İletişim Teknolojileri, Tıbbi Hassas Optik Aletler, Hastane Ekipmanları ve Sarf Malzemeleri,Yenilenebilir Enerji, Çevre Teknolojileri ve Malzeme Teknolojileri.
Onur MUTLU / GEDİK YATIRIM
Nakdi yüksek, borcu düşük şirketler cazip olacak
Gedik Yatırım Menkul Değerler Araştırma Müdürü Onur Mutlu, 2012 global ekonomik durum açısından tüm sektörler için zor bir dönem olacağını söyledi. Mutlu, ancak gübre sektörü, çimento, kağıt-ambalaj, dayanıklı tüketim malları, madencilik sektörlerinin faaliyetleri açısından diğerlerine göre daha olumlu sonuçlar açıklamasını beklediklerini kaydetti. Mutlu, şunları söyledi: "Yurtiçi, yurtdışı talep ve gübre fiyatlarının 4. çeyrekte yatay seyretmesi nedeniyle gübre sektöründe 2011'e benzer sonuçlar yaşanmasını bekliyoruz.
Gübre Fabrikaları, 2011 3. çeyrekte cirosunu ve FAVÖK'ünü artırırken kısa döviz pozisyonu nedeniyle bu olumlu etkiyi karına yansıtamadı. Şirketin dövizde daha fazla zarar yazmayacağını ve faaliyetlerinden de olumlu sonuçlar almasını bekliyoruz. Bagfaş 3. çeyrek 2011 cirosunda önceki yıla göre hafif düşüş yaşansa da, FAVÖK'ünü artırmayı başardı.
2012'de çeyrekler bazda değişim olsa da 2011' e göre daha iyi bir FAVÖK marjı bekliyoruz. Dayanıklı Tüketim Malları sektöründe iyi sonuçlar açıklamasını beklediğimiz hisse ise Arçelik'dir. Beyaz eşya sektörü verilerine göre sektördeki hacim artışı 4. çeyrekte de devam ediyor. Madencilik sektöründe yüksek seyreden altın fiyatları sert düşüşler yaşamadıkça Koza Altın'ın iyi bilanço açıklamasını bekliyoruz. Bakır fiyatları 3. çeyrekteki seyrini koruyamasa da geçen yıla göre yüksek seviyelerdedir.
Park Madencilik 2012 sonuçlarının 2011'e benzer performans sergileyeceğine inanıyoruz."
Avrupa'da borçlanma krizinin derinleşip çözümsüzleştiği, küresel büyüme endişelerin olduğu, faizlerin yükseldiği, finansman bulmanın zorlaştığı mevcut durumda özkaynak kullanımının önem kazanacağını kaydeden Mutlu, nakdi bulunan şirketlerin bu olumsuzlukların ortadan kalkmasıyla yeni şartlara daha hızlı adapte olacağını kaydetti.
Mutlu, nakdi yüksek borcu düşük şirketlerden merceklerine aldıklarını şöyle özetledi: "Turkcell; 2011'de temettü dağıtmayan ve 2010 yılı karını da bilançosunda barındırıyor. SPK'nın ilgili tebliği sayesinde yönetimsel sıkıntılarını aşabilirse hisse açısından olumlu olacaktır. Doğan Holding; şirketin nakitleri 3.3 milyar dolar iken piyasa değeri 1.3 milyar dolar civarındadır. Şirketin nakitleri daha piyasa değerinin çok üzerinde iken mevcut fiyat seviyeleri alım için uygun seviyelerdedir. Eczacıbaşı İlaç; Şirketin nakitlerinden KVYK'ı çıkardığımızda dahi 450 milyon TL net nakdi görünüyor.
Koza Grubu'nun Şirketlerinden İpek Doğal Enerji, Koza Altın hem nakit yönünden zengin olması hem de nakitlerini FAVÖK'e oranının uygun seviyelerde olması, şirketlerin bedelli sermaye artırımı haberi nedeniyle düşen fiyatı yatırımcılara alım fırsatı sunmuştur. Alım için hisse üzerindeki bedelli baskısının kalkması beklenebilir.
Trakya Cam; Şirketin yurtiçi faaliyetleri yanısıra yurtdışı pazarını ve kapasitesini artırması olumlu. Ayrıca Şirketin bağlı ortaklığı Trakya Polatlı Cam Sanayii AŞ yaklaşık 320 milyon dolar yatırım bedelli ve toplam 580 bin ton kapasiteye sahip iki düzcam hattı kurmayı planlıyor. Yüksek nakdinin yatırıma dönüşeceği beklentisi hisseye olumlu yansıyabilir."
Adem Özen / ETİ YATIRIM
2012 yılına pesimist beklentilerle giriyoruz
Eti Yatırım Araştırma ve Kurumsal Finansman Yönetmeni Adem Özen, 2011 yılının ilk çeyrekten itibaren global ekonomik verilerin bozulmaya başladığı ve yeniden resesyon endişelerinin arttığı bir dönem olduğunu kaydetti. Özen, özellikle Avrupa Birliği'nde birçok ülkenin mali yardıma ihtiyaç duyması, politika yapıcıların aldıkları kararları hayata geçirmekte zorlanmasının yarattığı tedirginliğin 2012 yılının ilk yarısına pesimist beklentilerle girilmesine neden olduğunu söyledi. Özen, bu durumun, şirketlerin yeni yatırım kararlarını gözden geçirmesine sebep olurken, yatırımcılar açısından da kriz dönemlerine has daha defansif şirketlerin tercih edilmesinin önünü açtığını vurguladı.
Özen, şayet 2012 yılına bu zayıflıklarla girilirse (ki oldukça olası) yatırımcıların nakit ve döviz pozisyonu artıda olan şirketlerin yanı sıra üretim kaybını minimum derecede hissedeceği, gelirlerini çeşitlendirmiş şirketler ve sektörler arasından tercih yapacağının muhtemel olacağını ifade etti.
Özen, 2012 şirketlerini şöyle özetledi: "Bu çerçevede, ekonomik daralmaya kendi öznellerinde daha az tepki verebilecek gıda, perakende, petrokimya, savunma, madencilik, ilaç gibi sektörler içerisinden nakit pozisyonları ve gelir yapılarıyla ön plana çıkabilecek Koza Altın İşletmeleri, Park Elektrik Madencilik, Eczacıbaşı İlaç, Tüpraş, Petkim, Borusan, Pınar Süt, BİM ve Bizim Toptan Satış Mağazaları gibi şirketler de 2012 yılı ilk yarısında nispeten konservatif olarak değerlendirilebilir.
9 aylık bilançolara göre Enka İnşaat, Turkcell, Doğan Holding, Yazıcılar, Ford Otosan, Alarko Holding, Tekfen ve Trakya Cam gibi şirketler yüksek nakit pozisyonu taşıyor olsa da bu şirketlerin bir kısmının global ekonomik daralmaya çok daha fazla tepki verebileceğini düşünerek (inşaat, taahhüt, otomotiv, bankacılık vb) bu gruptaki şirketlerin tercihinde daha temkinli olmakta fayda olduğunu söylüyoruz.
Şirket seçimi yaparken gelirler ve maliyetlerin TL / döviz yapısını irdeleyerek, aracı kurumların araştırma bölümlerinden bu konuda destek alınmasını da tavsiye ediyoruz. Aşağıdaki tablolardan da görüleceği üzere %50+50 Euro – Dolar sepetinin 3.çeyrekte ilk yarıya göre %10.8 artış göstermesi, Turkcell, Doğan Holding, Ford Oto, Alarko Holding gibi şirketlere ekstra kar yazdırmış olsa da, bu karlılığın faaliyet dışı gelirlerden oluşması, sürekliliğinin olmaması hisse tavsiyelerimizde bu şirketleri bir adım geride tutmamıza neden oluyor. Yine de bu şirketlerin mevcut nakit pozisyonlarının (Şişe Cam, Soda Sanayi) olası resesyonlara karşı bir süre koruma sağlayacağı göz ardı edilmemelidir.
Gökhan Uskuay / GLOBAL MENKUL
Krizin tekrarlanması sistematik risk
Global Menkul Değerler Stratejist Gökhan Uskuay, geçtiğimiz son üç sene parasal ve maliye politikaları ile ayakta tutulmaya çalışılan bir dünya izlendiğini kaydetti. Uskuay, "2012 yılı da kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir dünya olarak lanse edilse de geçtiğimiz son üç seneden pek bir farkı olmayacaktır. 2011'in ikinci yarısında AB'de görüldüğü üzere; krizi bilinen politikalar ile atlatılmasına olanak yoktur. 2008 krizine benzer bir kriz bir daha yaşanmayacaktır. Çünkü 2008 yılında yaşanan likidite kriz düşük kaliteli menkul kıymetler nedeniyle gerçekleşmişti. FED'in ve ABD Hazine'sinin işi bugün AB'nin mücadele etmeye çalıştığı sorunlardan daha büyüktü.
AB'nin ve AB'nin sorunlu bankalarının likidite sıkışıklığının nedeni zamanında yatırım yapılabilir seviyede olan,likit varlık kabul edilen ve finans literatüründa risksiz varlık kabul edilen devlet tahvilleri! ECB ve AB'nin kurduğu fonlar sorunlu devlet tahvillerine likidite sağlayacak bir çözüm ile dünya 2012'de de ayakta tutulacaktır.
2011'in son çeyreğine benzer dalgalanmaları 2012'nin ilk yarısında da gerçekleşmesini bekliyoruz. 2012'in ikinci yarısından sonra tekrar kendi ayakları üzerinde yürümeye çalışacak. 2013 ile birlikte ekonomiler eski sağlıklarına kavuşmaya başlayacak. Krizin kendini gelecek yıllarda tekrarlaması riski ise sürekli bir sistematik risk olarak süre gelecektir" dedi.
Türkiye 2012 yılında en büyük sorununun cari açık yada enflasyon olacağını dile getiren Uskuay, varlıkların 2012'de hızlı bir şekilde gelişmekte olan ülkelere yönelmesi durumunda %10'nun üzerine çıkacak olan enflasyonun 2012'nin yıl sonunda %5-7 aralığına hızla gerileyebileceği, fakat diğer taraftan büyüyemez denen Türkiye'nin büyümesini %6'ya ve cari açığı kriz düzeyine getirebileceğini söyledi.
Uskuay, "Fonların yer değiştirmesine göre cari açık ve enflasyon karşımıza risk olarak çıkacaktır. Büyümeyi bir risk olarak görmüyoruz ve %4 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. TL'de cari açık nedeniyle aşırı değer kazanımına ve kaybına yönelik politikaların izleneceğini varsayıyoruz.
2012 yılında dünya ekonomisi, 2011 yılına göre yarısı oranında büyüyecek. Bu yüzden Türkiye'de iç talepte (özel tüketim) baskılar devam edecek. Kur ve faizde yaşanan yükseliş özel yatırımları geriletecek. İhracatın net büyümeye etkisi artacak. 2012'de bankacılık sektörüne bakışımız %1,4'lük kar artışı beklentimiz nedeniyle nötr. Sanayi sektörüne bakışımız büyüme beklentimize paralel pozitif. İMKB'nin 2012'nin genelinde pozitif kapatacağını düşünüyoruz. Yükselişin takvimsel olarak 2012'nin ikinci yarısında gerçekleşmesini bekliyoruz. Fitch'ten beklenen ama görünümün durağana düşürülmesi ile ertelenen not artırımının ise 2012'nin ikinci yarısında gerçekleşeceğini bekliyoruz" diye konuştu.
Aykut Sarıbıyık
Defansif şirketler tercih edilmeli
Finansinvest Araştırma Grup Yöneticisi Aykut Sarıbıyık, 2012'de büyüme potansiyelinden ziyade karlılığı artan ve temettü verimi yüksek sektör ve firmalarda olmak gerektiğini söyledi. Sarıbıyık, bu anlamda, iç ve dış tüketimde ve dolayısıyla ekonomik aktivitede bir yavaşlama beklediği 2012'de, iş modeli ve iş kolu mertebesinde defansif şirketleri ön plana çıkarttıklarını dile getirerek, "Banka ve finansal kurumlar, bu anlamda daha az tercih edilirken, rekabet ortamı açısından rahat, regulasyon ve yasal teşvikler beklediğimiz, karlılığı yüksek sektörlerin yatırımcılardan ilgi görmesini bekliyoruz. Bu sebeple 2012 için
Telekomunikasyon, Yiyecek-İçecek, Petrol ve Gaz sektörü, Finansal Kiralama şirketleri yanında enflasyona endeksli gelirleri mertebesinde karlılığın sürmesini beklediğimiz bankaları yatırımcılarımıza öneriyoruz" diye konuştu. Sarıbıyık, önerdikleri şirketleri ve nedenlerini şöyle özetledi:
- İş Bankası C: 2011yılının ikinci yarısında ve genel olarak 2012'de ,kredi mevduat spreadinin en fazla İş Bankası'nda genişlemesini düşünüyoruz. Bankanın enflasyona endeksli menkul kıymetlerden yarattığı faiz gelirlerinin, artma eğilimindeki enflasyona paralel olarak artmasını bekliyoruz.
- Halkbank: Öz kaynak karlılığının, önümüzdeki yılda sektördeki en yüksek rakam olan %20'lerde seyretmesini bekliyoruz. Bankanın kredilerdeki Pazar payının 2012'de de artarak devam etmesini bekliyoruz.
- Akbank: Banka son çeyrekte beklenen TÜFE'deki artışa bağlı olarak, portföyünde bulunan enflasyona endeksli bonoların ağırlığı sebebiyle faiz gelirlerini diğer bankalara oranla daha fazla artırabilir.
- Tüpraş: Tüpraş'ı kötümser piyasa koşullarında hisse senedi fiyatının piyasaya göre dirençli durmasını bekliyoruz. İkinci çeyrek finansallarının güçlü olması, Fuel Oil Dönüşüm Projesi için finansmanın Ekim itibarıyla bitecek olması ve 362 milyon dolarlık net nakit pozisyonuna sahip olması, tüpraş hisselerini ön plana çıkartıyor.
- Anadolu Efes: SAB Miller ile yapılan anlaşmanın şirketin büyümesine ve karlılığına olumlu katkı sağlayacağını düşünüyoruz. 2011yılında hasadın olumlu geçmesini, şirketin 2012 yılı arpa maliyetlerine olumlu yansımasını ve marjlarının da bu sayede iyi olmasını bekliyoruz.
- Türk Hava Yolları: Sürdürülebilir yolcu büyümesinin yakalandığı ve Faaliyet kârlılığının yükselişe geçtiği düşüncesiyle THY'yi beğeniyor ve giderek artan yolcu getirileri, artan doluluk oranı ve yakıt fiyatlarındaki görünümün yatay olması sayesinde 2012-2015 yılları arasında faaliyet performansının iyileşeceğine inanıyoruz.
- İş Finansal Kiralama: Herhangi bir vergi sübvansiyonu olmadan da 2008 yılından beri yakalanan yıllık %40'lık iş hacmi büyümesi, 2012 yılında kiralama spreadlerinin mevcut %1,5 seviyesinden %2lerin üzerine normalize olması yönünde beklentimiz ve modellerimize baz oluşturmasa da yakında yasalaşması beklenen sektöre yönelik KDV desteği gibi bir katalistin bulunması, İş Finansal Kiralama'yı öne çıkaran şirketlerden biri yapıyor.